Et fiyatlarının bir süredir yüksek seyretmesine sonunda hükümet, daha doğrusu Başbakan müdahale etti. İthalat yolu açıldı. Olasılıkla kısa vadede fiyatlar inecek. Yakın geçmişte, pirinç fiyatlarında da ‘aynı filmi’ görmüştük. Yapısal sorunları çözmedikçe, ‘bir avuç spekülatör’ hep var olacak. Sonra ‘başbakan el koyacak’, aynı ‘gösterim’ farklı alanlarda tekrarlanacak, sürüp gidecek!
Önce küçük bir anımsatma: Tarım Bakanı Mehdi Eker, geçmişte pirinçte olduğu gibi et fiyatlarındaki sorunun arz dengesizliğinden değil spekülatif nedenlerden kaynaklandığını düşünüyor. Bakan Eker, yılın ilk üç aylık döneminde farklı fırsatlarla yaptığı açıklamalarda; beside olan büyükbaş hayvan envanterinden yola çıkarak arz sorunu olmadığını, spekülasyon sorunu olduğu düşüncesini anlatıyordu. Bakan Eker, amacın Türkiye’de hayvansal üretimin gerçekleştirilebileceği bölgelerde hayvansal üretimi artırma olduğunu anlatıp, ithalatın çare olmadığını vurguluyordu.
Bakan Eker’in söyledikleri, uzun vadeli bakış açısıyla doğru. Ama eksik. Tarım gibi bir alanda istenen sonuç, uzun vadeli politikalarla olabiliyor. Ancak Bakan Eker’in ‘birileri spekülasyon yapıyor’ düşüncesine hep yatkın olması da ayrı bir sorun. Çünkü soruna salt ‘arz-talep’ dengesi diye bakmak; et fiyatlarını, büyükbaş hayvan kelle hesabıyla kestirmeye çalışmak pek doğru değil. Üretimden nihai tüketiciye uzanan dağıtım kanalı ve buradaki sorunlar hangi bakanlığın ilgi alanına giriyor merak ediyoruz?
Şimdi ithalat kapısının açılmasıyla, ithalat yoluyla ülkeye girecek et arzının fiyatları gevşetmesinden öte, et pazarında spekülatif fiyat beklentilerinin kırılması sözkonusu olacak. Zaten bu kararın kısa vadedeki yararı, ithalatla birlikte arzın artacağı ve fiyatların düşeceği beklentisinin yaygınlaştırılması olacak.
Tabii ki adı üzerinde, bu bir müdahale aracı. Yapısal nedenlerle bir sorun varsa sürekli ithalat yapmadan fiyatların gerilemesi zor olacaktır. Bu durumda da, mevcut besi hayvancılığı politikasının ötesinde bir bakış açısının tartışılması gerekecektir.
Şimdi asıl tartışılması gereken konu, bu tür sorunların nasıl yönetildiği ile ilgilidir. Birincisi; Tarım Bakanlığı et fiyatlarındaki normal dışı yükselişe uzun bir süre neden müdahale etme gereği duymadı da, ‘Başbakan’ın el koyarak’ çözmesi beklendi? Başbakan soruna el koyuyorsa Tarım Bakanı işini yapamamış olmuyor mu? İkincisi, ya sorun sadece arz sorunu değilse? Tarım Bakanı’na göre arz sorunu yok, spekülatif hareketler söz konusu. Oysa Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı’nın Hürriyet’e yaptığı açıklamalara bakılırsa yapısal sorunlar var. Kaldırımcı, aslında Bakan Eker’in tersine “Bir ön araştırma yaptık ama ön araştırmamızda yapısal unsurların daha önemli olduğu, fakat örgütlü kartel dediğimiz türden rekabet ihlali tespiti yapmaya imkan verecek tablo bulunmadığı anlaşıldı” diyor. Kaldırımcı, “Çözümlerden birini ithalat oluşturabilir. Bakanlığın bu konuda bir inisiyatifi olabilir. Ama kalıcı sonuçlar için herhalde başka şeyler üzerinde durmak gerekir” diyor.
Yani, eğer konu yapısal ise ithalat izni kısa süreli olarak spekülatif hareketleri önleyecektir. Ya uzun vadede? Uzun vadede, buna zemin oluşturan yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor. Kaldırımcı’nın soruna bakışı şöyle: “Yapısal temelde verimli işletmeler ortaya çıkmadıkça, ölçek meselesi halledilmedikçe, üretim, dağıtım konusuna çözüm sağlanmadıkça iniş-çıkışlar devam edecektir. İşletmelerde hayvan sayısı az, girdi maliyetleri yüksek. Mevcut durum itibariyle şimdi müdahil olacağımız bir nokta, rekabet açısından yok.”
Üçüncüsü; bu işleri yönetmek iddiasıyla siyasal sorumluluk üstlenen siyasetçilerimiz, yakın geçmişte de pirinç fiyatları rekor seviyeye çıktığında benzer bir yaklaşımda bulunmuşlardı: ‘Bir avuç fırsatçının faaliyeti sonucu’ denilmişti. Sorunları küçümseyen, ciddiye almayan, çözmek için de yetkinlikten uzak siyasetçilerin bulduğu yoldur bu. Sorunu çıkaran hep başkalarıdır: Günü gelir ‘dış mihrak’ olur, günü gelir ‘bir avuç spekülatör’ olur. Oysa yaşamın her alanını ilgilendiren temel sorunları ve mikro reformları ötelememizin, raflarda tozlandırmamızın yansımalarından biridir bu; et fiyatlarındaki artış. Dün pirinçte, bugün ette, yarın başka bir alanda.
Kaynak : Radikal Gazetesi