Jean Manuel Sanchez Gordillo, İspanya’nın Endülüs Bölgesi’nde 2 bin 700 nüfuslu küçük Marinaleda kasabasında yerel aristokratların kullanılmayan toprakların işgali ve köylüye dağıtmasıyla duyurdu adını. İş ve toprak talebiyle köylülerle birlikte verdiği mücadele boyunca hakkında yüzü aşkın dava açıldı, defalarca tutuklandı ve ölümle tehdit edildi. Tüm baskılara rağmen mücadelesini kararlılıkla sürdüren Gordillo, Marinaleda halkının sevgi ve sempatisini kazandı. 1979’da Marinaleda kasabasının Belediye başkanlığına seçilen Gordillo, halkla birlikte, Marinaleda’ya komün bir yaşam getirdi. Kapitalizme karşı inatla, dimdik ayakta duran küçük komün kasaba, yerel belediyeciliğe örnek niteliğinde.
Belediyecilik deneyimlerini paylaşmak amacıyla Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) konuğu olarak Türkiye’ye gelen Jean Manuel Sanchez Gordillo ile mücalelerini, kazanımlarını ve Marinaleda’yı konuştuk.
Sizi uzun yıllar greve ve işgale götüren nedenler neydi?
Marinaleda nüfusu küçük yoksul bir bölgeydi. Halk en temel ihtiyacı olan beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi sorunlarını dahi karşılayamıyordu. İşsizdik. Açtık. Zeytin gibi tarım alanlarında çalışan işçiler ise yılda sadece bir dönem çalışabiliyor, hasat zamanı bitince yine işsiz kalıyordu. Tüm bunlar büyük sorundu. Ama bu sorunlar karşısında bilinçliydik. Kendi örgütlü gücümüze güveniyorduk. Hakkımız olanı zenginlerden alabilmek için, ilkin ufak eylemlerle koyulduk yola. Bizim mücadelemizin esas amacı, tarım reformuydu. Her geçen gün eylemlerimizi büyüttük. Yüzlerce kere toprakları işgal ettik. Toprakları almak için üç hafta boyunca 700 kişi ile açlık grevi yaptık. Bölgede yetişebilen ayçiçeği ve diğer tarım ürünleri için su gerekiyordu. Bu nedenle ilk olarak oradaki bir gölü ve çevresindeki toprakları işgal ettik.
Direnişinize karşı İspanya hükümetinin tavrı nasıldı?
Burjuvazi, haklarını arayanlara yaşam hakkı tanımak istemez. Her direnişçilerin eylemleri gibi bizim eylemlerimiz de şiddetle bastırılmaya çalışıldı. Jandarmanın saldırılarına maruz kaldık 12 yıl süren bu işgallerimiz boyunca. Defalarca gözaltına alındık, tutuklandık.Ben de 9 kere tutuklandım, serbest bırakıldım. Ölümle tehdit edildim, suikastlar düzenlendi bana. İşgal ettiğimiz topraklar için hakkımda 150’yi aşkın dava açıldı. Halen süren davalar var.
Biliyorsunuz Türkiye’de de küçük bir Marinleda vardı. Ama darbe yönetimi Fatsa’ya yaşam hakkı tanımadı. İspanya hükümeti Marinelada’dan rahatsız değil mi?
Elbette ki rahatsızlar. Ama o dönemlerde İspanya diktatörlük rejimini yeni geride bırakmıştı. Avrupa’dan çekindiler. Avrupa’ya karşı kötü bir imaj çizmek istemediler. Darbe sürecini yaşasaydık Fatsa gibi olurdu Marinaleda’nın sonu. Ama şu gerçeği asla gözardı etmemek gerekir. Biz hep tehdit altındayız. Çünkü, Kapitalist sistem anti demokratik bir sistemdir. Şiddet ve ezme üzerine varlığını sürdüren bir sistemdir.
İşgal ve kazanımlarınızdan sonra ne tür sorunlarla karşılaştınız peki?
Belediyeyi kazandığımızdan sonra en büyük sorunumuz işsizlikti. Bunun için çeşitli yollar aradık. Tarım ve sebzecilik üzerine politikalar geliştirdik. Kasabadaki herkes bunun için seferber oldu. Kadınk- erkek çalıştık. Topraklarımızı verimli hale getirmeye çalıştık. Ürettik durmadan. Diğer sorunlar ise, eğitim ve sağlık alanındaydı. Marinaleda’da ilk önceleri sadece ilk okul vardı. Hükümet bölgemizde okul yapmıyordu. Okul ve eğitim hakkı için de bir dizi eylemler gerçekleştirdik. Eylemlerimizden sonuç aldık. Hükümet Marinaleda’da okul yapmak zorunda kaldı. Sağlık ocağı için de aynı mücadeleyi verdik. Çevre kasabalarla ortak mücadele verip tüm bu kasabaların eşit yararlanabileceği bir devlet hastanesi kurdurttuk. Sağlık ocakları açtırttık.
Konut sorunu peki?
Marinaledalılar kendi evlerini kendileri yapıyor. Ev sahibi olacak kişiler belediyenin projesi, mimar ve ustabaşı denetiminde, ortak belirlediğimiz işgünü kadar çalışmaları gerekiyor. Konut sorununu böylece ortadan kaldırıyoruz. Herkesin bir evi oluyor. Oysa İspanya’ya baktığımızda koca koca gökdelenler boş dururken, bir taraftan da insanlar evsiz bırakılıyor. Marinaleda’da evsiz ve işsiz olan tek bir insan bulamazsınız. Herkes üretimin içinde.
Kadınlar erkeklerle eşit koşulda üretime katılabiliyor mu?
Biz tarım alanlarını genişletip geliştirdik. Konserve yapan fabrikalar oluşturduk.Fabrikadaki üretime de tarladaki üretime de kadın erkekle eşit oranda katılıyor. Hatta kadın sendikal alanda, mücadelede erkeklerden daha aktif pozisyonda. Kadını eve bağlayan nedenleri ortadan kaldırmaya çalıştık. Çok sayıda kreş açtık. Günde ortalama 6-7 saat çalışan anne ve baba iş sonrası çocuklarını alabiliyor. Marinaleda’da kadın da erkek de; yöneticiler de halk da eşit ücret alıyor. Ve işsiz insan yok.
Marinaleda kapitalizme karşı kendini nasıl koruyor?
Öncelikle mücadeleyle. Bu mücadele biçimleri değişiyor. Radyo, televizyon gibi iletişim araçları önemli bizim açımızdan. Bu araçlarla çeşitli tartışmalar yürütebiliyoruz halkla.
30 yıldır varlığını koruyan bir yerel yönetim çevre ilçelere örnek olabildi mi?Neden birkaç tane daha Marinaleda oluşamadı?
Biz bu modeli başka yerlerde de uygulamaya çalıştık. Bu yönlü çabalarımız var. Ama kolay bir şey değil Marinaleda oluşturabilmek. Çok mücadeleler gerekli. Ama bu mücadeleler verilirse neden yeni kazanımlar olmasın?Benim bundan umudum var. Kapitalizm güçlü bugün, ama bu yenilmez anlamına gelmiyor. Dünyanın her tarafı Marinaleda olması mümkün.
Politik, ideolojik olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Endülist bölgesi ideolojik olarak farklılık gösteriyor. Farklı farklı ideolojiler var. Biz Marksist partilerden geliyoruz. Ama yerel yönetim anlayışımızı ve yönetim sistemimizi soruyorsanız; biz ideolojimiz ne olursa olsun doğrudan demokrasiyi savunuyor ve onu hayata geçirmeye çalışıyoruz.Bunu başarıyoruz da. Halk kendi problemi kendisi ortaya koyuyor ve kendi çözümünü de kendisi buluyor. Yaptığımız toplantılar tüm halka açık. Yılda ortalama 80 kez büyük toplantılar yapıyoruz. Tüm Marinaledalılar katılabiliyor. Su, elektrik, konut için giderlerin ne kadar olacağı, vergilendirme sistemine halk karar veriyor.
ÖDP’nin Hatay Samandağ ve Aknehir belediyelerini ziyaret ettiniz. Gözlemlerinizi paylaşır mısınız?
ÖDP belediyelerinde halk bizi büyük bir ilgi ile karşıladı. Bu ziyaret için çok memnunum. Samandağ’da yaptığımız toplantıya yüzlerce kişi katıldı. Çok soru sordular. Çok ilgi çekti Marinaleda. Bundan sonra da bu belediyelerle hem siyasi hem de kültürel anlamda ilişkimizi sürdüreceğiz. ÖDP de Marinaleda’yı ziyaret edecek.
Türkiye’de yeni bir Fatsa umudu görüyor musunuz peki?
Bence umut var. Çünkü sistem bir kriz içerisinde. Aslında bugün yaşanan kriz süreci aslında bir fırsat. Devrimciler ve sendikalar bu kriz döneminde mücadeleyi daha da büyütebilirler. Halklar bu krize cevap vermeye hazır.
Peki bu mücadele biçimleri neler olabilir? Silahlı mücadeleyi meşru görüyor musun mesala…
Şu anda dünyada ekonomik, egemen güçler, halka karşı şiddet kullanıyor. Neden halk da kullanmasın? Burjuvazi iki yüzlüdür. Bir taraftan barıştan söz ederken, diğer yandan dakikada milyonlarca silah üretiyor. Halk da tüm mücadele biçimlerini kullanabilir. Bu meşrudur.