Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah İnci, hayvan sayısındaki düşüşe bağlı olarak artan et fiyatlarına karşı en kısa zamanda gerekli politik iradenin ortaya konulması gerektiğini belirterek, ”Devletin, yem bitkisi üretimine ve meraların ıslahına özel önem vermesi, çobanların sosyal güvenliğe dair her türlü giderini sübvanse etmesi, içerisinde sıcak suyu da akan tam donanımlı aile ve bekar lojmanları tahsis etmesi lazım” dedi.
İnci, Ankara Keçisi’nin 1970’li yıllarda tiftik-yapağı bakımından dünyanın bir numaralı biyolojik varlığı olmasına rağmen bugün sayılarının yok denecek kadar azaldığını söyledi.
O dönem Ankara Keçisi’nin 1 kilogram yapağının bir çeyrek altın değerinde olduğunu ifade eden İnci, şöyle devam etti:
”O dönemde Türkiye Tiftik Yapağı Birliği vardı, Süt Endüstrisi Kurumu vardı, Yem Sanayi Kurumu vardı, Et Balık Kurumu yaygındı. Bunlar hayvancılığın taşıyıcılarıydı. Liberal ekonomiye geçiş sürecinde bu kurumlar engel olarak görüldü ve bir bir yok edildi. Böylelikle bugün ki acı sona getirildik. Bunda köylü ile yetiştiricilerin suçu yok mu? O da tartışılır.”
İnci, köylü ile yetiştiricinin de birbirinden iyi ayırt edilmesi gerektiğini belirterek, köyünde 1-2 baş hayvan yetiştirenlere değil, yeni bir büyüklük tanımı içerisinde, 50-60 başlık sığırı bulunan aile işletmelerine, kooperatiflere ya da büyük işletmelere kredi verilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye’de yetiştirilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanların et ve süt verimlerinin çok düşük olduğuna dikkati çeken İnci, şunları anlattı:
”İsrail’de yıllık 18 ton süt veren bir inek, Anadolu yaylalarında bu rakamın beşte birine ulaşamıyor. Türkiye;de bir ineğin yıllık süt verimi yaklaşık 3 tondur. Bu kabul edilemez. Orada 400-500 kilogram karkas ağırlığında kesilen besi danası, Türkiye’de 200-250 kilogramda kesiliyor. Bu da mı kader? Bu verimli topraklarda, bu güzel iklimde yaşayacağız ve bizim her türlü olumsuzluk kaderimiz olacak. Olamaz. O zaman ne yapmalı?
Devletin yem bitkisi üretimine ve meraların ıslahına özel önem vermesi, çobanların sosyal güvenliğe dair her türlü giderini sübvanse etmesi, içerisinde sıcak suyu da akan tam donanımlı aile ve bekar lojmanları tahsis etmesi lazım. Çoban, ailesine, çocuğuna dair hiçbir kaygı duymamalı. Önüne 500 başlık koyun sürüsünü katacağız, bu adam evindeki çocuğunun hastalığını, açlığını-tokluğunu düşünecek. Bu çobandan verim alamayız ki, hayvanlardan alalım. Böyle bir şey olamaz. Bunu çözdüğümüz zaman hayvan sayımızdaki düşüş trendini durdurur ve yükselişe geçeriz.”
İnci, hayvanlarda maksimum verim kabiliyetine ulaşabilmek için de başta iç ve dış parazitler, infeksiyözlerle mücadele edilmesi gerektiğine işaret ederek, ”Bu olay bir bütündür ve bilimsel bir olgudur. Buna bilimsel bir yaklaşım gerekir. Bu konuda Devletin ilgilileri ihtiyaç duyarlarsa her türlü bilgi birikimiyle biz yardımcı olmaya hazırız. Yeter ki bu projenin arkasına politik iradeyi geçirebilelim” diye konuştu.
Kaynak: Dünya Bülteni