2010 yılında Birleşmiş Milletler 2013 yılını “Su Dayanışma” yılı olarak ilan etmiştir. “Su Dayanışma” yılı olarak ilan edilmesindeki amaçlar ise; Suyun doğru kullanılması, işbirliğinin arttırılması, su yönetiminde karşılaşılan sorunlar, suya erişim, su paylaşımı ve su hizmetleri konularında farkındalık yaratmak olarak belirlenmiştir.
Su, tüm dünyada gün geçtikçe krize dönüşen bir konudur. Krizi oluşturan etmenlerin başını kıtlık ve adaletsizlik çekiyor. Artan krize çözüm olarak önerilen birtakım yöntemler ise krizi daha da derinleştirmektedir. Dünyada suya yönelik gelecek planlamaları yapmak, artan krize çözümler üretmek amacıyla başta Dünya Bankası görevlileri olmak üzere, şirket yöneticileri, hükümet temsilcileri her üç yılda bir toplanarak “Dünya Su Forumları” nı gerçekleştirmektedirler. Her gerçekleştirilen Su Forumunda, su politikaları konusunda geri dönülmeyecek kararların alındığını görüyoruz. Örneğin 2000 yılında Lahey’de gerçekleştirilen İkinci Dünya Su Forumunda; “su hizmetlerinin tam maliyete göre fiyatlandırılması” yani tüketicilerin yalnızca kendi sularının maliyetini değil, yatırımcıların karını kapsayacak şekilde ödeme yapmaları tavsiyesinde bulunuldu. Yine aynı Forumda ve Kyoto’daki Forumda suyun bir” insan hakkı” olarak tanınması reddedilerek, “insani bir ihtiyaç” olduğu konusunda ısrar edildi. Israr etmelerindeki asıl neden, “hak”ın alınıp satılamaz ve doğal bir şey olduğunu, parası olmayanlara kullandırılmasının engellenemeyeceğini biliyor olmalarıydı…
Hepimizin bildiği gibi su kıt bir kaynaktır! Suyu en iyi şekilde değerlendirebilmek için ekonomik kaynak olarak kabul etmek, piyasaya açmak yani ticari bir meta haline getirmek ve özelleştirmelerin yapılması son 30 yıldır uygulanan ve yaşanan krizi çözmeye yönelik etkili bir araç olarak gösterilen uygulamalardır. Özelleştirmelerin olumsuz sonuçları olan; Artan su ücretleri, su kesintileri, su kalitesinin düşmesi, işçi çıkarmaları, yağmurların bulut tohumlama yoluyla çalınması, zenginlerin çok büyük topraklar alarak arazideki su kaynaklarının mülkiyetini ele geçirmeleri, sulama yapacak çiftçilerin birbiriyle kavga etmeleri ve dünyanın her yerinden gelen muhalefet gibi pek çok konu belgeleriyle ispat edilmiştir. Bunları bilmemize rağmen bir süreden beri ülkemizde de farklı yöntemlerle su kaynaklarımız ve su hizmetlerinin ticaretleştirilmesi, özelleştirilmesi süreci yaşanmaktadır. Örneğin yetkili bir ağzından yapılan, Devlet Su İşleri’ nin elindeki baraj ve HES’leri tamamladıktan sonra DSİ’nin baraj yapmayacağını, HES’lerin tamamen özel sektör marifetiyle yapılacağını açıklamasını gazetelerde okumuştuk. Yine hazırlanan “Su Kanunu” tasarısı bu haliyle geçecek olursa su kaynaklarımız 49 yıllığına özel şirketlere devredilecek, borular içine alınarak başka bölgelere taşınabilecek. Tarlasını, bahçesini sulamak isteyen köylülerimiz bu şirketlere para ödemek zorunda bırakılacak. Kuyuların başına takılacak sayaçlarla ürettiği ürünlerden yeterli geliri elde edemeyen küçük çiftçilerimizin, sulama için kullandığı elektriğin parası zaten külfet iken su parasını da ödeyemeyeceği için zamanla üretimden vazgeçmesine ve arazilerini satmasına neden olacaktır. Ayrıca özel sektörün elinde olan suyun ve hizmetlerinin ihtiyaç duyulan yerlere değil, parayı ödeyenlere yapılacağı
gerçeğini de unutmamamız gerekiyor… Eğer bu süreç Uruguay’da olduğu gibi suyun kamusal olarak dağıtılması ihtiyacını anayasal değişiklikle güvence altına almazsak, suyu bir insan hakkı olarak tanımazsak doğanın yok olmasına dur diyecek herhangi bir koruma tedbiri alınması bir tarafa, Bolivya’da yaşanan yağmur suyunu biriktirenlerden bile para istenmesi gibi olayları bizlerde yaşayabiliriz.
Geleceğimiz için tüm insanların ortak varlığı olan su konusunda, insan haklarının ön koşulu olarak “su hakkını” tanımamız, ekonomik bir boyutu olmasına karşın, ticari bir mal olmadığını kabul etmemiz, akılcı ve sürdürülebilir şekilde paylaşımı ve yönetimini sağlamamız gerekiyor. Kamu yararının öncelenmesini ve gerçekten yurttaşlarımıza hizmet edeceklerle dayanışma içerisine girmeyi hedeflememiz gerekiyor.
Bu kapsamda hepinizin Dünya Su Gününü kutlarım!