Yanlış çözümleri savunanlara göre bazı yakıtlar “biyo” yakıt olarak biliniyor. Biyoyakıtlarla amaçlanan şey şöyle: üretilecek bu şeyin öyle bir değeri olacak ki, bizi toprağa olan bağımlılığımızdan kurtaracak, ve böylece, bitkilerden elde edilen ve her açıdan sınırsız olan bu enerjiyle beraber, ki bu durum fosil yakıtlar için geçerli değildir, sera gazı salınım miktarı azaltılacak!
Gerçekten öyle mi?
Aslında gerçek başkadır: gıda üretiminden vazgeçmek pahasına bir çok tarımsal alanın sarıp sarmalanması, bu alanların biyoyakıt üretimi için kullanılması… Bir zamanlar gıda üretimi yapılsın diye ayrılmış binlerce hektar verimli arazi, başka amaçlara uygun hale getirilerek, yerel nüfusun gıda egemenliği hakkı tehlikeye atılmaktadır. Ayrıca, köylü çiftçilerin bu topraklardan kovulması, ve bunun genelde şiddet yoluyla olması, halkın onurunun ve haklarının hiçe sayılması anlamına gelmektedir.
Toprak, her zaman ve heryerde çok rağbet görüyor. Örneğin bugün Amazon’da ve başka bir çok yerdeki ağaçların kesilmesine karar verilmiştir. Genelde karbon yutağı olarak düşünülen bu bölgelerin talan edilmesi, kayda değer miktarda CO2 salınımına yol açmaktadır.
Ek olarak, çoğunlukla kimyasal girdisine dayanan aşırı-yoğun tarım biçimleri, “biyo” için fazlasıyla yeterlidir.
Son olarak, 2007-2008’de yaşanan gıda krizi ve bu krizin tetiklediği gıda isyanları, bir çok meseleyi keskin biçimde odağımıza soktu: biyoyakıtlar gıda ürünlerinin fiyatına aşırı baskı yapmakta, ve çokuluslu şirketler bunun potansiyel mükafatını büyütmek için zaman yitirmemektedir. Mesela, pazarda büyük bir yer teşkil şirketlerden biri, (Fransa’nın en büyük tarım sendikası başkanı) Xavier Beulin tarafından yönetilen Fransız şirketi, Sofiprotéol-Avril’dir.
Kaynak: http://viacampesina.org/en/index.php/actions-and-events-mainmenu-26/-climate-change-and-agrofuels-mainmenu-75/1917-climate-real-problem-false-solutions-3-agrofuels