Sermaye, su politikalarının tek bir elde toplanması amacıyla 1996 yılında Dünya Su Konseyi’ni kurdu. Su politikaları konusunda konseyin politikaları çok açık; “ kaynak iyi yönetilmeli, bu alana yatırım yapılmalı, ama finansman sorunu var, çözüm: özelleştirme”.
Peki özelleştirme her derde deva ve su kaynakları ve hizmetleri özelleştiren ülkelerde sorun çözülmüş mü? Hayır!
Bolivya’nın Cochamamba kentinin su hizmetlerinin özelleştirilmesini takip eden hafta içinde şirket henüz hiçbir harcama yapmadan suyun fiyatını %200 artırdı. Ortalama ücretin 60-100 dolar olduğu ülkede halk, sadece suya ayda 20 dolar ödemek zorunda kalınca pek çok abonenin suyu kesildi. Halk su problemini dama koyduğu kap kacak ile yağmur sularını toplayarak çözmeye kalkınca, şirket meclise çıkarttırdığı yasa ile yağmur suyunu dahi toplamayı yasaklattı ve kap kacağı damlardan toplattı.
Görüldüğü üzere şirketler halka hizmet vermek üzere işte bu kadar hevesliler!
Aynı şeyler Güney Afrika’da da yaşandı. Suları kesilen insanlar umumi tuvaletlerdeki sulardan ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kaldılar. İşte bu nedenle ve bir hiç uğruna kolera ve tifüs gibi suyla bulaşan hastalıklar nedeniyle her yıl binlerce kişi hayatını kaybediyor.
Hindistan’da özelleştirilen bir nehrin iki yanına şirket silahlı adamlarını dizdi ve ülkede kutsal kabul edilen inekler dahi artık ücreti ödenmediği sürece bu nehirden su içemiyorlar.
Gelişmiş ülkelerde ise sivil toplum örgütleri şirketlerin elinde bulunan tesislere muhtelif zamanlarda yaptıkları baskınlarda arıtma tesislerinin çalıştırılmadığını tespit ediyorlar. Zira, arıtmanın çalıştırılması şirketin en yüksek düzeyde kar etme olanağını tırpanlamaktadır. Şirket bu her şeyi yapar. Bu tesisleri onun eline teslim edenler utansın!
Su hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesinin temelinde yatan tartışmalardan en önemlisi bu hizmetlerin devlet eliyle mi yoksa şirket eliyle mi yürütülmesi gerektiği noktada düğümleniyor.
Bu konuda Greenwich Üniversitesinin önemli bir araştırma raporu mevcut. Araştırmayı birkaç cümleyle şu şekilde özetlemek mümkün; “kimi yerlerde kamu, kiminde ise özel sektör diğerine göre üstün, ancak özel sektörün başarısı pek çok yerde devletin altyapı yatırımlarını iyi hazırlanmasından kaynaklanıyor.”
Dünyanın sayılı çokuluslu şirketlerinden biri SUEZ (Fransız şirketidir) yaklaşık 100 yıldır Paris’in su hizmetlerini sunuyor. Ama Paris belediye başkanı Bertrand DELANOE 2008 yılı sonunda yaptığı bir açıklama ile halkına daha kaliteli ve daha ucuza su sağlamak üzere 2010 yılından itibaren bu hizmeti belediye eliyle vereceklerini belirtiyor.
Demek ki şirketin işin içine girmesi hizmetin daha iyi, kaliteli ve ucuza sunulacağı anlamını taşımıyor.
Su temel bir insan hakkıdır. Halkın suyla buluşturulması ise bir kamu hizmetidir ve hizmet de kamu eliyle verilmelidir!
* TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı