Üzüm-Sen 18 Ekim 2016 tarihinde Alaşehir’de yapılan “Üzüm Üreticilerinin Sorunları ve Gıda Egemenliği Forumu” kararlarını üreticilerle paylaşmak için köy köy dolaşıp afiş, bildiri dağıtıyor, toplantılar yapıyor. Söz konusu kararların anlatıldığı afişte üzüm üreticilerinin sorunları ve talepleri dile getiriliyor.
Afişte yer alan kararlar şöyle:
“Üzüm Üreticilerinin Sorunları ve Gıda Egemenliği Forumu” Kararları
1-JEOTERMAL Elektrik Santralleri havayı, suyu, toprağı kirletmekte ,iklimi değiştirmekte, üzüm üretiminde yarattığı hastalıklar nedeniyle bizlere daha fazla ilaç kullanmak zorunda bırakmakta, üzüm kalitemizi ve rekoltemizi düşürmektedir. Giderse bu ovalarda herhangi bir ürün üretemez hale gelinecektir. Bu nedenle; Enerji politikalarının yarattığı sorunların üzerine gideceğiz. Bağlarımıza zarar veren, doğayı ve tarımı yok eden enerji politikalarına karşı mücadele edeceğiz.
2- Eşme Kışladağ’da “siyanürlü linç yöntemi” ile altın çıkartılması atmosferde zararlı gazlar oluşturmakta yağmurları “asit yağmuru” olarak bağlarımızın üzerine düşürmekte Sarıgöl ovasındaki üzümlerimizde bozulma meydana getirmektedir. Ürünlerimizi koruyabilmek için daha fazla ilaç kullanmak, bağlarımıza petrol ürünü naylon örtüler örtmek zorunda kalmaktayız. Bu durum aşırı maliyet ve doğada kirliliğe yol açmaktadır. Bu nedenle: Maden çıkartma faaliyetlerinin tarımsal üretime verdiği zararlara karşı mücadele edenlere destek olacak mücadeleyi büyütmek için çaba sarf edeceğiz.
3- Bütünşehir/Büyükşehir yasası küçük üreticiyi ve köyleri yok etmeye, ortak mülkiyetlerin özelleştirilip satılmasını kolaylaştırmaya dönük çıkarılmış bir yasasıdır. Başkanlık sisteminin önünü açan bir yasadır. Bütün köylülerin, üreticilerin aleyhinedir. Bu nedenle, Bütünşehir/ Büyükşehir yasasının değiştirilmesi için yaptığımız mücadeleyi daha da etkin kılmak ve büyütmek önceliklerimizden olacaktır.
4-TARİŞ v.b kooperatifler gerek siyasiler, gerekse de yöneticiler tarafından anti demokratik bir şekilde yönetilmektedir, buda yetmezmiş gibi şimdide şirketleştirip tasfiye edilerek mal varlıkları satılmak, az da olsa var olmaya devam eden piyasayı dengeleme işlevi tamamen yok edilmek istenmektedir. Üretimden pazara kadar olan zinciri üreticiler lehine kurmak TARİŞ’i üreticilerin söz ve karar sahibi olarak yönettiği, denetlediği bir kooperatif haline getirmek için mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacaktır.
5-Tüccarlar ve ihracatçılar çoğu zaman yazıya bile dökmeden tek tek üreticilerle sözleşme yapmakta, üreticileri tek yanlı bağlamaktadır. Bu yöntem aynı zamanda dolandırıcılığı da kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle, Üreticilerin alıcılarla sağlıklı pazarlık yapabilmesini sağlamak ve dolandırıcılığı engelleyebilmek için tüccarların ve şirketlerin tek tek üreticilerle sözleşme yapması engellenmelidir. Şirketlerin ve tüccarların üreticilerin demokratik olarak örgütlendikleri örgütleriyle (ister sendika, ister kooperatif isterse köy derneği adıyla olsun) sözleşme yapmalarını zorunlu kılan ve devletin garantör olmasını sağlayan yasaların çıkartılması için mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacaktır.
6-Hükümetler köylülere/çiftçilere eğitim ve teknik destek vermekten vazgeçmiştir. Halbuki üreticilerin nasıl sağlıklı ürün yetiştireceklerini bilmeleri , sağlıklı ürün yetiştirmelerine engel olan problemleri (sanayi, enerji, maden v.b yatırımları da dahil) öğrenmeleri, çözüm önerileri sunmaları önemlidir. Bu nedenle; Üreticilerin uygulanan sanayi, enerji, maden, tarım v.b politikalarının ne olduğunun bilgisini alacakları, tartışacakları, çözüm önerisi sunacakları, nasıl sağlıklı ürün yetiştirebileceklerine dair teknik eğitim alacakları Agroekoloji eğitimi ve sendikal eğitim çalışmaları yapmak önceliklerimiz arasında olacaktır.
7- Küresel iklim değişikliği tarımsal ürün yetiştirilmesinde de olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Eğer devletler iklim değişikliğini gidermek istiyorlarsa küçük aile tarımını, geleneksel aile tarımını desteklemelidirler. Küresel iklim değişikliğine sebep olan etmenlere ve politikalara karşı mücadele etmek de önceliklerimiz arasında olacaktır.
8- Tarımsal ürünler içinde ihracat geliri en fazla olan ürünlerden biridir üzüm. Komşu ülkelerle yaşanan sorunlar, komşularımızda süren savaşlar tarımsal ürün ihracatının yapılmasını güçleştirmektedir.Bu durum üzüm üreticilerine büyük mağduriyetler ve zararlar yaşatmaktadır. Üzüm fiyatlarının düşmesine neden olan savaş üreticilerin aleyhinedir. Bu nedenle; Barış için mücadele etmek de önceliklerimiz arasında olacaktır
9- Üreticiler aleyhine olan “Hal Yasası”nın üretici lehine yeniden düzenlenmesi gerekir. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.
10-TARSİM (Tarım sigortası) üretici için pahalı ve kapsamı dardır. Örneğin jeotermal elektrik santrallerinin ve maden çıkartma faaliyetlerinin yarattığı olumsuzlukları kapsamamaktadır. TARSİM in üretici lehine olacak tarzda kapsamının genişletilmesi ve ucuzlatılması için mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacaktır.
11-Çiftçilerin kullandığı mazota yüksek Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınırken, özel yatlarda kullanılan mazottan ÖTV alınmamaktadır. Çiftçilerin kullandığı mazottan ÖTV alınmaması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
12-Gıda tekellerine, dünyadaki ekolojik yıkıma, küresel iklim krizine karşı v.b “Gıda Egemenliği” mücadelesinin sadece üzüm üreticileriyle, sadece üreticilerle başarılamayacağını biliyoruz. Bu nedenle;
Bizimle aynı kaygıları taşıyan tüketicilerle, balıkçılarla, göçerlerle, akademisyenlerle v.b dostlarla sadece Türkiye’de değil Dünya ölçeğinde birlikte olmak için çaba sarf etmeye devam edeceğiz, onlarla dayanışma göstereceğiz.
“Üreten Biziz, Yöneten de Biz olacağız” diyorsak “Yeni bir Toplumsal Düzen” için mücadele etmek de önceliklerimiz arasında olacaktır.