“Elçi” adı verilen aracılar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yoksul-topraksız köylülerini ya kara trenle hayvan vagonlarında ya da kabak lastikli kamyonlara silme doldurarak Çukurova’ya getirirler. Irgat başına bir komisyon alarak pamuk ağalarının çiftliklerinde çalıştırırlar. Büyük ve ölümsüz yazar Orhan Kemal, romanlarında ağaları, elçileri ve yoksul ırgatları yüksek edebiyat lezzetiyle yazmıştır.
Okuyanlar bilir.
Elçiler zalim.
Ağalar kıyıcı.
Irgatlar çaresizdir.
Pamuk toplama mevsimi açılmadan birkaç ay önce ırgatların yaşadığı köylere; “bu yıl mahsulün az olacağını, ağaların çok az ırgat istediğini, pamuk kütlüsünü toplama ücretinin düşük tutulacağını” yayarlar. Böylece kıyıcı ağanın işbirlikçisi zalim elçisi, yoksul ırgatın gözünde “Allah’ın bir lütfuymuş” gibi görünür.
Elçi Maho!
Elçi Şifo!
Elçi Zeko!
Bunlar olmazsa ırgat Haso, Memo, Zülfo, onların karıları, çocukları Adana’da tarlada hiç iş bulabilirler mi havası “alın yazısı” gibi canlı tutulur. Çukurova’nın bu düzeni, Ege’deki pamuk tarlarında da aynen kurulmuştur; Adana’da adı “elçi” olan aracılar Ege’de “dayıbaşı” adını alırlar.
İşte bizim Meclis’imizde 2009 yılının Haziran ayının 25’inde gece saat 03.00’te çıkartılan ve “Özel İstihdam Bürosu” kurmaya imkân veren bu yasa, Çukurova’daki “elçilik” Ege’deki “dayıbaşılık” çürümüş zalim düzeninin cilalanmış, verniklenmiş, fotoşoplanmış yeni halidir.
Elçi Maho’lar!
Elçi Şifo’lar!
Dayıbaşı Dursun’lar!
Dayıbaşı Harun’lar!
Saat 03.00’te geceyarısı torbasından çıkartılan bu yasa ile şimdi şehirlerde istihdam bürosu sahibi Mahir Bey’lere, Tahir Bey’lere dönüştürülmektedir. İstihdam bürosu sahipleri, işçileri toplayacak, belli bir komisyon karşılığında fabrika sahiplerine köle satar gibi kiralayacak. Böylece işçinin iş yeri ile aidiyeti kopartılacak, işçinin sözleşme yapması, işverenle iş akdi imzalaması ortadan kalkacağı için, sigorta primini yatırma, ihbar ve kıdem tazminatı ödeme, sendika üyesi olup toplu sözleşmeye oturma gibi yükler patronların sırtından alınacak.
Türkiye’de işsiz çok.
Emek zaten ucuz.
Bu verniklenip, cilalanmış elçiler ile dayıbaşıların çalışma hayatına “emekçiyi işverene kiralama, devretme” yasal imkânıyla techizatlandırılıp sokulmasıyla iş gücü daha da ucuzlayacak. İşveren kârları artacak.
İşveren yağcısı bir yasa!
Patron yardakçısı kanun!
Gece 03.00’te çıkartıldı.
Tahmin edin!
Büyük Millet Meclisi’ne bu kanunun çıkartılması teklifini veren 2 milletvekili kimdir? Acaba vekil olmadan önce ne iş yaparlardı?
Ben size yazayım:
AKP Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, sanayicidir. Kayseri’de fabrika sahibi patron. Kayseri Sanayici ve İşadamları Derneği (KAYSİYAD) yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. AKP Yalova Milletvekili İlhan Evcin de işadamı. Müteahhit. Şirketi var. İktidar partisinden bu 2 milletvekilinin, önergesi resmi kurumlardan görüş ve öneri alınmadan ve Meclis’te konusu itibariyle ana komisyon olan 25 üyeli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Komisyonu’nda da hiç görüşülmeden, gece vakti kanun oldu.
Cumhurbaşkanı’na sunuldu.
Onaylanınca bu “dayıbaşı kanunu” ile şimdi Türkiye ekonomisi, işçi emeğini ucuzlatıp işçiyi köleleştirerek dünya küresel pazarında şahlanacak.
Dünya ile yarışacak.
Daha ucuz değil fakat çok nitelikli iş gücü, daha verimli emek, üretimde bilgi ve beceri payını yüzde 80’e çıkartmış dünyaya marka satan ülkelerle rekabet edecek. Türkiye, üretimde bilgi ve beceri payını yüzde 80’e çıkartmış ülkeleri geçecek. Dünyayı Türk markası ürünler işgal edecek. Kimin sayesinde? Gece saat 03.00’te bir hırsız gölgesi gibi çıkan “Dayıbaşı Kanunu” sayesinde…
İster inan!
İster inanma!
06 Temmuz 2009 – Vatan
Bir Yorum
Abdullah Aysu
Merhaba arkadaşlar,
Hükümet emekçiler, yoksullar ve üretici köylüler için geri vitese takmış bir kere. Orta çağ karanlığına götürecek. Emekçileri, yoksulları, üretici köylüyü köle yapacak!
Bu yasa teklifini veren ve çıkması için oy kullanan milletvekilleri ve sınıf arkadaşları da köle sahibi efendiler olacak!
Şimdi bu teklifi veren milletvekilleri ile çıksın diye oy kullanan milletvekililleri sizler haklısınız. Çünkü sizler beceriksizler ordususunuz. Burjuvazi olamayacak kadar yeteneksizler güruhusunuz. Onun için olsanız olsanız köle sahibi zalimller olabilirsiniz.
Cumhuriyetten bu yana elimizdeki avucumuzdakileri aldınız, iliklerimizi sömürdünüz yetmedi ama burjuvazi olamadınız. Burjuvazi olamadınız ama burjuva imiş gibi kasım kasım kasılıyorsunuz. Ancak çıkardığınız yasa ile ola ola köle efendisi olduğunuzu yasal bir belge haline getirdiiniz. Bu belgenizi onurla evinizin en mütenasip köşesine iftiharla asabilirsiniz. İstediğiniz kadar kasılabilir, böbürlenebilirsiniz. Çünkü sizler ve türevleriniz emekçileri, yoksulları ve üretici köylüyü elbirliğiyle köle yapmakla kalmadınız kendinizi de köle sahibi efendiler yaptınız. Köle efendisi rütbelerine ricat ettiniz!
Sanmayın öyle kalacaksınız. Biliniz ki, sizler köle sahibi olamayacak kadar her zalim gibi zavallı ve beceriksizsiniz. Oralarda tutunamayacaksınız. Gece yarılarındda pusu kurduğunuz ve zalimin kırbacı haline getirdiğiniz Meclis kırbacınızın şaklayamayacağı günler çok yakındır.
A.Aysu