Türkiye’nin dört bir yanında doğanın yağmalanmasına karşı ve HES’lere karşı mücadele sürerken, Kaş’ta yaşayan Hintli eğitimci Weston Hindistan’da HES’ler ile ilgili süreci anlattı.
Emekçi Kadınlar Günü’nde Kaş’ta düzenlenen “Su ve Kadın” etkinliğine, Kaş’ta yaşayan Hintli eğitimci Shireen Weston da katıldı. Weston, on yıl önce Türkiye’dekine benzer bir süreç yaşayan Hindistan’da HES’ler yüzünden bir milyon insanın evsiz kaldığını belirtirken, “kadınlar para kazanabilmek için vücutlarını satmak zorunda kaldılar” dedi. Yusuf Yavuz’un konuya ilişkin haberi şöyle:
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Kaş Kültür Evi’nde düzenlenen ‘Su ve Kadın’ etkinliğinde HES’ler tartışıldı. Etkinliğin açış konuşmasını yapan Kaş Kültür Evi yöneticisi Dilek Diker, su ve kadının ayrılmaz birer unsur olduklarını söyleyerek, kadınlar gününde bu gerçeğin altını çizmek istediklerini belirtti.
“Anadolu’nun İsyanı” ağlattı
Kaş Belediye Başkanı Abdullah Gültekin’in kadınlara yönelik yaptığı kısa konuşma ve kutlamanın ardından, HES’lerin neden olduğu doğa kıyımını anlatan Anadolu’nun İsyanı adlı belgesel film gösterildi. Ülkenin değişik yörelerinde yaşanan HES kıyımları ve yerel halkın tepkilerinin yansıtıldığı film kadınlardan yoğun ilgi gördü. Filmden etkilenerek gözyaşlarını tutamayan Müzehher Bora, Türkiye’de insanların giderek daha çok duyarsızlaştığını söyleyerek, “ağaçların kesilmelerine dayanamıyorum. Çocuğunuza zarar verilmesi gibi bir duygu bu. Kelimelere dökülmesi imkansız” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Filmin ardından konuşan Alakır Kardeşliği Platformu üyesi Bedia Tülüer, kadının yaratıcı gücünün doğayla özdeş olduğunu belirterek, HES’lerin neden olduğu doğa kıyımlarından örnekler verdi. Türkiye’nin bütün derelerinin eşzamanlı olarak özel şirketlere satıldığını belirten Tülüer, “erkeğin iktidar duygusu ve hırsı doğaya kıyıyor. Yaşanan bir ego katliamıdır” diye konuştu. Doğanın da bir dayanma gücü olduğunu vurgulayan Tülüer, kadınların yaşananlara sessiz kalmasıyla bu suça ortak olunacağını öne sürdü. Konuşmasında Nisan ayında yapılacak olan Büyük Anadolu Yürüyüşü’ne de değinen Tülüer, “yaşam alanlarını savunan bütün kadınları Ankara’ya yürümeye çağırıyoruz” dedi.
“Kadın toprağa benzer”
Geçtiğimiz günlerde üzerine yapılacak olan HES projesiyle gündeme gelen Kaş Kıbrıs Deresi kıyısındaki Kemer köyünde yaşayan Hatice Sarısaltuk da, yaptığı kısa konuşmada köylerine HES kurulmasına karşı olduklarını dile getirdi. Kadını toprağa benzeten Sarısaltuk, “kadın olmazsa hiç bir şey olmaz. Ben çocuklarımı köyümüzden geçen bu su ile besleyip büyüttüm. Özellikle kadınlar birlik olup, suyumuzu vermeyeceğiz. HES’i istemiyoruz. Bunun için bu yaşımda Ankara’ya kadar yürümeye razıyım” dedi.
“Hindistan’a para geldi, doğa gitti”
Su ve Kadın etkinliğine katılan çok sayıda kadının arasında dikkat çeken Hint asıllı İngiliz yurttaşı Shireen Weston, etkinliğin ardından Hindistan’da HES’lerin neden olduğu sorunlarla ilgili sorularımızı yanıtladı. Eğitimci olan Weston, yedi yıldır Kaş’ta yaşadığını belirtti. HES’ler konusunda yaklaşık on yıl önce Hindistan’da da Türkiye’dekine benzer bir sürecin yaşandığını anlatan Weston, büyük şirketlerin baraj projeleri sonucunda kırsalda yaşayan yaklaşık bir milyon insanın evsiz kaldığını söyledi. Hindistan’da yaşanan bu sosyal sorunlara karşı hükümetin sessiz kaldığını vurgulayan Weston, uluslararası büyük şirketlerin yatırımları bulunan Hindistan’daki HES sürecinin halen devam ettiğini dile getirerek, “büyük şirketler daha çok para getirdiler ancak yaşam kalitesi düştü ve Hindistan’ın doğası tahrip edildi” diye konuştu.
“Hintli kadınlar vücutlarını satmak zorunda kaldılar”
HES yatırımlarının ardından kırsalda yaşayan Hintli kadınların büyük çoğunluğunun kentlere göç etmesiyle birlikte işsiz kaldıklarını anlatan Weston, mikro kredilerle desteklenen kadınların yaşamlarını devam ettirmekte zorlandıklarını belirterek, “kadınlar para kazanabilmek için vücutlarını satmak zorunda kaldılar. Ancak bazı kadınlar da farklı alanlardaki yatırımlarla birlikte hızla zenginleşerek materyalist oldular” dedi.
Kaynak : sol.org.tr