Seçimler yaklaştı, kırsal alanda yaşayan halk ve tarımın sorunları siyasilerimizin aklına geldi.
Âşık Mahzuni Şerifin bir türküsü vardır; Seçim olunca köy köydür,
Ondan başka hiçbir şeydir…” diye devam eder gider.
Işıklar içinde yatsın, ne kadar da doğru söylemişti çağımızın büyük ozanı. Siyasiler O’nu her seçimde haklı çıkarırlar hep.
Kurusıkı sözlerden bir şey çıkmasa da dört beş yılda bir de olsa hatırlanmaları, televizyonlarda sorunlarının konuşulması, yazılı basında yer bulmaları köylünün, çiftçinin hoşuna gidiyordur belki de. Hele bir de siyasi parti liderlerinin mazot fiyatı üzerinde sıkı tartışmaları yok mu, bu onları eğlendiriyor, tiyatro gereksinimlerini karşılıyor da olabilir!
Köylü kentli oranını, işleyecek toprağı zaten olmayan Avrupa düzeyine getireceğiz ve AB’ye gireceğiz diye, fındık ve çay bahçeleri bozulup söküldükten, tütünümüzü değerlendirip ihraç etmek varken daha işlenmeden depolarda yaktıktan, güzelim buğdayımızın yerini bir defalık ekilip seneye tohum yapılamayan buğdaylara aldırdıktan, lezzetli muzumuzu görüntüsü güzel çikita muzu ile rezil ettikten, verimli topraklarımızı ne olduğu belirsiz gübreleme yoluyla iyice yakıp kısırlaştırdıktan sonra mazotu ucuzlatsanız ne olur ucuzlatma-sanız ne olur. Sanki köylünün ekilecek tarlası, toplanacak ürünü kalmış gibi? Bu yıl yaşanan kuraklık da cabası.
Varsayalım ki mazotu ucuzlatıp köylüye, çiftçiye nefes aldırdınız. Eğer aynı tür tarım ürünlerini ithal edip kalitesiz de olsa yerli üretim maliyetlerinden daha düşük fiyatlarla pazara soktukça yerli üreticinin ürününü satmak gibi bir şansı var mı? Öyle olunca yapılan işin bir anlamı kalacak mı?
Eğer, tarım canlandırılmak, çiftçi, köylü kazanılmak isteniyorsa tek sorun mazot değildir. Elbette önce üretim girdileri ucuzlatılıp maliyetler düşürülmeli. Ancak, bu yönde alınan önlemler ithalatta vergilemede yapılacak değişiklik ile desteklenmedikçe, dile getirilen olumlu sonuçların alınması olanaksızdır. Yapılacak vergileme değişikliği ile yerli ürünler aynı türden ithal ürünlerle rekabet edecek konuma getirilmeli ki köylü, çiftçi ayağa kalkabilsin.
Bunun için ivedilikle yapılması gereken diğer şey ise özelleştirme koşullarının oluşturulabilmesi için sürekli ihmal edilen, asıl faaliyet alanı dışına çekilen T.C. Ziraat Bankası’nın gerçek işlevine döndürülmesi olacaktır. Bu bankamızın, bazılarına rant aktarma yolu haline gelen özelleştirmelere kurban edilmemesi, hele hele bankacılık sektöründe payları her geçen gün tehlikeli bir şekilde büyüyen yabancı bankalara peşkeş çekilmemesi ülke tarımı için büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca, kırsal alanda yaşayan halkın sorunlarının çözümü için önce tarımın şimdiye kadar hiç de iyiliğine yönlendirme yapmayan bildik egemen güçlerin prangasından kurtarılması, sonra da mazot dahil ucuz girdi kullanımının sağlanması, tohumluk iyileştirilmesine gidilmesi, ucuz krediler verilmesi, var olan borçların yeniden yapılandırılması, yerinde eğitimin sağlanması gibi önlemlerle desteklenmesi kaçınılmaz zorunluluktur.
26 Haziran 2007 – Birgün Gazetesi