Geçen günlerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ile kendisini tarım gönüllüsü(!) olarak tanımlayan iş adamı Ethem Sancak’ın ses kayıtları, Redhack tarafından ortaya çıkarıldı. Konuşma kayıtlarındaki en önemli konu meralarımızın köylüye bırakılmaması ve ellerinden alınmasının gerektiği kısmıdır.
Konuya sadece 1998 yılında yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Kanunu üzerinden açıklama getirmek istiyorum. Kanun bu hükümet döneminde birçok değişikliğe uğramıştır. Sözkonusu iş adamımız bu değişiklikleri “büyük ve sessiz devrim” olarak nitelendirmektedir.
Çayır ve meralar bir ülkenin en önemli doğal zenginliğidir. Çünkü çayır-meralar, biyoçeşitliliğin en önemli kaynaklarından birisidir ve ekolojik işlevleri gereği hayvanların önemli bir bölümünün besin kaynağını yani yemi üretmektedir. Ayrıca bulunduğu toprağı ve suyuda korumaktadır. Hal böyle olunca onu kanuna bağlamak, tespit, tahdit ve ıslah çalışmaları yapmak, bu çalışmaları yürütmek üzere komisyonlar oluşturmak iyi niyetli çabalar olarak tanımlanabilir. Ancak sözkonusu kanunun bazı maddeleri tehlike arz ederken, bazı maddeleri de tehlikeli hale getirilmiştir. Tehlike tabiki bunu kullanan, tek amacı elindeki hayvanlarının samandan başka otlarda yemesini sağlamak olan köylülerimiz içindir.
İhtiyaç belirlemede otlatılacak hayvan miktarı…
Kanunun 11. maddesinde meraların tahsis ve bu amaçla kullanılabilecek mera, yaylak ve kışlakların ihtiyacının belirlenmesinde başta bölgenin ekonomik durumu olmak üzere hayvan sayısı ile bitkisel ve hayvansal gelişme dikkate alınır denmektedir. Madde 12 de ise ihtiyaçtan fazla çıkan kısım ihtiyaç içinde olan çevre köy veya belediyelerle hayvancılık yapan özel veya tüzel kişilere kiralanabilir denmektedir. Ayrıca köyün hayvan sayısına göre her beş yılda bu kiralama durumu yeniden değerlendirilir ifadesi yer almaktadır.
Mera olarak kullanılabilecek alanlar özel ve tüzel kişilere kiralanabilir.
Islah edilmek suretiyle mera olarak kullanılabilecek alanlar, gerekli ıslah işlemlerini taahhüt eden özel ve tüzel kişilere kiralanabilir ifadesi bulunmaktadır. Ayrıca 27 Şubat 2013 de ek madde ile bu kiralanacak alanda hayvancılık için gerekli bakım, barınma ve su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir değişikliği getirilmiştir. Oysa ki meralar, eskiden yaylak ve kışlaklardan farklı olarak sadece hayvanların otlanması için ve yayılması için tahsis edilen alanlar olarak tanımlanmaktaydı.
Maden, petrol, turizm ve kamu yatırımları zaruriyeti doğarsa değiştiririz.
Madde 14 de tahsisin amacının değiştirilmesi maddesinde, (2004 yılında değişiklik yapılmıştır) tahsis amacı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının talebi üzerine Maden Kanınu ve Petrol Kanunu hükümlerine göre, arama faaliyetleri sonucunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyetleri için zaruri olan, Kültür ve Turizm Bakanlığının talebi üzerine, turizm yatırımları için zararlı olan, kamu yatırımları yapılması için gerekli bulunan durumlarda tahsis amacı değiştirilebilir ifadesi yer almaktadır.
Mera, yaylak ve kışlaklar Devletin tasarrufu altındadır. Sadece köy veya belediyeler adına mera tahsis edilebilir. Mahallelerin tüzel kişiliği olmadığından adına mera tahsisi yapılamaz.
Buraya kadar yorum yapmadan sadece Kanunun bazı maddelerine yer verdik. Kısaca resmin bütününe bir bakalım ve yapılanların devrim değil tam kelime karşılığı ile büyük bir talan olduğunu görelim. Ortaya çıkan tablodan resmin oya gibi ince ince işlendiğini, yapılan ve yapılacak hamlelerin aynı satranç oyunundaki gibi stratejik olarak tasarlandığını söyleyebiliriz. Yoksa bütün bunlar kazara mı olmuştur?
Başta köylerimizi mahallelere çeviren, Büyükşehir Yasasıyla meraların tahsisi konusunda yaşanacak sıkıntıları görebiliriz. Bizim mahallede mera yok! Köylerde artık mahalle onlarında olmasın diyebiliriz. Her geçen gün para kazanamadığı ve yedirecek yem bulamadığı için hayvanlarını satarak veya kesime göndererek hayvancılıktan vazgeçen köylülerin bulunduğu ve giderek hayvan sayısının azaldığı köylerde mera alanlarının ihtiyaç fazlası çıkacağını, özel ve tüzel kişilere kiralanacağını görebiliriz. Hele birde ıslah çalışması yapıcam, meraları iyileştiricem derse hemen kiralayabiliriz. Yine maden, petrol aramak istenirse veya harika bir turizm tesisi inşaa edilecekse meralarımızın tahsisini değiştirebiliriz. Ama başta madenlerimiz olmak üzere doğal kaynaklarımızın %98’nin yabancıların eline geçtiği söyleniyordu. Kullanımı, tahsis edilen köylülerin dışında kanunla yasak olan meralarımız bu amaçlarla yabancıların kullanımına verilebilecektir diyebiliriz.
Kısaca Mera Kanununa dikkat çekmeye çalıştım. Kanunun tamamına Başbakanlık Mevzuat Bilgi Sisteminden ulaşılabilir. Diğer maddelerdeki eksikler, iyiyi kötüye çevirebilecek eklemeler, değişiklikler okunabilir ve büyük devrimin nasılda talan olduğu anlaşılabilir.