Çay hasadının başlamasına günler kaldı. Bu sene çay sezonu da birçok alanda olduğu gibi koronavirüs pandemisinin yarattığı endişelerle başlıyor. Çay üreticileri bu sene ilk sezon öncesi yaptığı gübrelemesini gerçekleştiremedi. Budamasını da yapamadı. Hatta şehir dışında yaşayan binlerce üretici tarlalarına ulaşamamanın kaygısını yaşadı. Mart ayından itibaren çay üreticilerinin nasıl çaylarını toplayacakları, bu sene sezonun nasıl geçeceği, üreticilerin tarlalarına nasıl gideceği çokça tartışıldı. Üreticiler taleplerini dile getirdi. Yanında göremediği ÇAYKUR’u ve devleti hiç olmazsa bu zor günlerde kendisine sahip çıkmasını istedi. Ancak sonuç yine büyük bir hayal kırıklığı oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üreticilerin dört gözle beklediği yaş çay taban fiyatını geçtiğimiz günlerde bizzat kendisi açıkladı. Bir müjdeymişçesine duyurduğu fiyat beklentileri karşılamaktan çok uzak olduğu gibi tarihin en düşük yaş çay taban fiyatı olarak da tarihe geçti. Bu zamana kadar seslerini duyurmaya çalışan üreticilere verdiği tek iyi haber, 19 Mayıs’tan sonra hasada gidebilmeleri için özel izinli seyahat belgesinin uygulama konulacak olmasıydı. Ancak ne üreticilerin salgın ortamında çayını nasıl toplayacağına dair alındığı söylenen önlemlerden ne de üreticinin önünü nasıl göreceğine dair bir açıklama yapılmadı. Çünkü bu sene üreticiler için mevsimlik işçi yok, yeterli emek yok, zaten zorluklarla geçen çay üretimi bu koşullarda bu sene daha zor şeyler bekliyor.
Destekleme primi değişmedi, taban fiyatı artışı 37 kuruş!
Bu sene yaş çay taban fiyatı 3 lira 27 kuruş yaş çay alım fiyatı ve 13 kuruş destekleme primi ile birlikte 3 lira 40 kuruş olarak açıklandı. Geçtiğimiz yıl 2 lira 90 kuruş yaş çay alım fiyatı ve 13 kuruş destekleme primi ile bu yıl yaş çay alım fiyatına sadece 37 kuruş zam yapılırken, destekleme primi ise 13 kuruş ile sabit kalmıştır. Toplamda yapılan artış ise 24 kuruş ile sınırlı kalmıştır! Üreticilerin beklentisi olan 4-5,5 liranın yanından bile geçmeyecek bu zam ile ÇAYKUR tarihinin en düşük fiyatlarından birisini vermiştir.
Olağanüstü koşullardan geçtiğimiz bugünlerde bu fiyat, yaş çay üreticilerinin ertesi yılı nasıl çıkaracağını belirsizleştirirken, bir yandan da bu yıl yaşanabilecek olası verim kaybını da karşılamaktan oldukça uzak. Enflasyon rakamının yüzde 12,6 olarak gerçekleştiği bir ortamda yüzde 12,21’lik bir artışın hiçbir ihtiyacı karşılamadığı açıkça ortadadır. Alım gücünün giderek azalmasıyla birlikte açıklanan yaş çay taban fiyatı ile 1 gram altın için geçtiğimiz yıl 83 kilo, bu yıl 113 kilo çay toplanması gerçeği, çayın değerinin azaldığına önemli bir işaret. Aynı zamanda da ülkemizde dünyada çay tarım alanları genişliği bakımından 7’inci sırada, üretimdeki %4,3’lük payla kuru çay üretiminde 5’inci sırada olan çay üretiminden vazgeçildiğinin göstergesi. Çünkü tarlasından beklediğini alamayan üreticilerin üretimden vazgeçmesi kaçınılmazdır. Aynı zamanda verilen bu fiyat çayını ÇAYKUR’a veremeyen üreticinin geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu fiyatın çok altında özel sektör çay fabrikalarına satmaya mecbur bırakacaktır.
Kota da büyük hayal kırıklığı oldu…
Üreticilerin bir diğer talebi de kota ve kontenjanın kaldırılarak üreticiye alım garantisi verilmesiydi. Ancak bu taleplere ÇAYKUR Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim, bu yıl tarihin en yüksek kota miktarını açıklayacağız yanıtını verdi. 19 Mayıs’ta başlayacağını bildirdiği yaş çay sezonunda birinci sürgün kotasını dönüm başına 600 kg olarak açıkladı. Geçtiğimiz yıla göre 100 kilo arttırılan kota miktarının önümüzdeki sürgünlerde ne kadara düşürüleceğini ve günlük alım kontenjanının ne kadar açıklanacağı da merak konusu. Her yıl ilk sezon kota miktarını yüksek açıklayan ÇAYKUR, 2017 yılı hariç diğer sürgünlerde kota miktarını azaltmaktadır. Bu bir yana kota miktarının olması üreticileri kotasının dışında kalan çayı özel sektöre satmak durumunda bırakacak, özel sektör de daha önceki yıllarda olduğu gibi ÇAYKUR’un fiyatının neredeyse yarısına vermek zorunda kalacak. Ve bu konuda hiçbir denetim mekanizması olmadığı gibi ÇAYKUR’un kota ve kontenjan uygulaması da üreticiyi çaresiz ve yalnız bırakmaktadır.
ÇAYKUR’un geleceği de belirsiz…
Yaş çayın %50-55’ini alan ve işleyen ÇAYKUR, üreticinin güvencesi olmaktan hızla uzaklaşarak, Varlık Fonu’na devriyle birlikte, kar amacı ile işletilen özel hukuka bağlı bir kuruluş haline gelmiştir. İstikrarlı bir şekilde zarar etmeye devam eden ÇAYKUR’un Varlık Fonu’na devrinden sonra toplam zararı 1 milyar 559 milyon 921’ine ulaşmıştır. Türkiye’de çay üretiminin önemli bir kuruluşu olan ÇAYKUR, bugün asaleten genel müdür ataması dahi yapılmayan bir kurum olarak tarihe geçerken, yaptığı harcamalarla da tartışma konusu olmaktadır. Çay alım dönemlerinde üreticilere ödenecek paraları dahi banka kredileri ile ödemeye çalışan ÇAYKUR’un özkaynakları yüzde 27 azalırken, bankalara olan kredi borçları hızla artmaktadır. Ancak ÇAYKUR’un zararının ana nedeni üreticilere yaptığı ödemeler değil ne yazık ki. Pazarlama faaliyetlerini kendisi yapması gerekirken bu işleri yaptırdığı ÇAYTAŞ şirketi adına kendi kasasından ödediği paralar, bayilerin mal alımlarıyla oluşan borçların bankalar aracılığıyla tahsil edilmeye çalışılması, ek stok maliyetleri, banka kredilerinin faiz tutarlarının artması, çay stoklarının elden çıkarılmaması ve rutubet sınırına yaklaşan organik çay stoklarının yarattığı ekonomik değer kayıpları ve ilave maliyetler Sayıştay Raporlarında sayılan nedenlerden sadece birkaçı. Ayrıca Didi soğuk çayı için alım yapılan firmalara olan borçların artması, stevia bitkisi üretimi için harcanan paralar, reklam ve fuar giderlerindeki hızlı artış da diğer nedenler. Tüm bunlar Türkiye tarımının ve tarımsal kuruluşların nasıl gözden çıkarıldığının en açık göstergesi. Bu nedenlerden dolayı ÇAYKUR, ne üreticisine destek verebilecek durumda ne de kendi devamlılığını sağlayabilecek kapasiteye sahip.
Tüm bu koşullar altında çay ithalatı da hızla artmakta. Belli ki Türkiye’de çay üretiminin devam etmesini düşünen yok. Her yıl olduğu gibi bu yıl da çay üreticisi önünü göremiyor. İstikrarlı ve güven veren bir çiftçi politikasının yokluğu çayın geleceğini de belirsizleştirmekte, çay üreticilerinin umudunu başka bahara ertelemekte.
Kaynak : Medyablok