Biz köyünde, kentinde insanca, kardeşçe, deniziyle, güneşiyle, havasıyla, suyuyla barış içinde yaşamaya çalışan insanlar olarak bu mektubu kaleme almaktayız.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, Türkiye’nin enerji açığı diye tanımlamakta olduğunuz açık, sermayenin cebinin açığıdır. Biz Hes’ler, Termik’ler, Nükleer’ler olmadan yaşayarak, sözde enerji ihtiyacı sebebiyle doğamıza, havamıza, suyumuza, yaşamlarımıza, toprağımıza dokunmanıza, sermayenin cebinin açığını hayatlarımızla doldurmanıza izin vermeyeceğiz.
Bu politikalarınızın karşısında, tüm akademik dürüstlükleriyle direnen binlerce bilim insanıyız biz, milyonlarca öğrenciyiz hükümetinizin duruşmalarda süründürdüğü, cezaevlerinde çürüttüğü.
Sokakta polisinizden dayak yiyerek, biber gazınızdan kalp krizi geçirip hayatlarımızı geride bırakanlarız biz.
Seyyar grup derken binlerce yıllık göçebeliğimizi kastediyorsanız; evet tabi bir seyyarlık var hepimizin köklerinde. Ancak bu tanımınız, gelip geçici tepkiler verdiğimiz yönündeyse yanılıyorsunuz.
Biz hiçbir şeyimizi size, hükümetinize, cebinize terk edip gitmeyeceğiz.
Biz her yerdeyiz, akademide, köyde, hapiste, sokakta, büroda, okulda, çeşme başında, masa başında.
Prof. Dr. Beyza Üstün ve onun gibi özgür bilim insanlarıyla uğraşmayı bırakın!
Suyumuzu bırakın!
Kirli enerjileri bırakın !
Bizi bizimle bırakın Sayın Bakan!
Bir huzur verin artık !
Ekoloji Kolektifi