2 Mayıs 2008 tarihli Hürriyet Gazetesinde Merve Erdil tarafından yapılan haberin başlığı “BAT: Tekel’i 1932’de düşündük 76 yıl sonra aldık” Haber şöyle devam ediyor. “BAT Başkanı Plessis, British American Tobacco’nun 30 Nisan’da Londra’da düzenlenen yıllık toplantısında (2008) yaptığı konuşmada, Tekel ihalesiyle ilgili ilginç bir detayı açıkladı. BAT firmasının internet sitesinde yayınlanan konuşmaya göre Plessis, BAT çalışanlarına sabır ve uzun vadeli hedeflerden söz ederken, Türkiye’yle ilgili şu örneği anlattı: “Sabır ve uzun vadeli hedeflerden bahsederken, arşivlerimizden çıkan 1932 yılında yapılan bir Yönetim Kurulu tartışmasını bilmek isteyeceğinizi düşündüm. Burada BAT’ın yaptığı bir teklifi, tartışma tutanaklarından tırnak içinde aktarıyorum, ’Yıllık gideri 10 bin pound olan Türk Tütün Monopolisinin idaresini üstlenmeliyiz.’ O tarihte bunun tatmin edici bir anlaşma olacağı düşünülüyordu. Bence yaptığımız modern anlaşma daha iyi ve her ne kadar bazı şeyler daha pahalı olsa bile, kesinlikle 76 yıl beklemeye değer…” “
TEKEL ihalesini kazandıktan sonra BAT yöneticisi itiraflarda bulunmaktan çekinmiyor.
Tütün Sen Raporu
Tütün Üreticileri Sendikası (Tütün Sen) olarak 17 Temmuz 2006 tarihinde, 2002 yılında çıkan “Tütün Yasası”nın üreticileri düşürdüğü perişan durumu ve bu durumdan çıkılabilmesi için yapılması gereken çözüm önerilerini anlatan raporumuzu, TBMM’ de grubu bulunan siyasi partilerin grup sözcülerine ve diğer siyasi partilere vermiştik. Raporda şöyle diyorduk: “Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile birlikte 1925 yılında Reji Şirketi dört milyon T.L bedelle satın alınarak Devlet Tekeli oluşturulmuş, tütün ve tütüncülüğümüz yeniden yapılandırılmıştır. Reji’nin kaldırılışından günümüz değin, tütün ekonomik bağımsızlığın sağlanması yolunda önemli bir gösterge olarak kabul edile gelinmiştir.”…..
“Tütünün üretimi, işlenmesi ve pazarlanması işi Rejinin elinden alınıp devlet tekeline geçirilmesinden sonra bile batılı şirketlerin ve yerli işbirlikçilerinin tütün ekimini, denetimini ve pazarlamasını tekrar ellerine geçirme hayalleri ve umutları hiçbir zaman kaybolmamıştır. Ta ki İsmet Paşa’nın 8 Kasım 1928’de Türkiye Büyük Meclisinde yaptığı konuşmaya kadar. İsmet Paşa diyordu ki:
“Tütün ürünümüz için bir özel noktayı arz edeceğim. Haklı şöhreti bütün dünyaya yayılmış olan tütünlerimizden yararlanmak isteyen bir çok ülke vardır ki; bu konuda uzmanlığı bilinen Tekel idaremizle işleme girişmek istiyorlar.
Bilirsiniz ki, Türkiye’de Tekel konusu özel bir yasa ile birkaç yıldan beri deneyim dönemindedir. Deneyimler Tekel usulünün bu ülke için en doğru olduğunu kanıtlamıştır.
Beş yıl önce ülkeye 4-5 milyon TL gelir bırakan Reji, devlet elinde, içinde bulunduğumuz yılın gelirini 22 milyona bağlamak yolundadır. Görülüyor ki, devlet tekeli konusu bizim için çözüme kavuşturulmuştur. Durum böyle iken, Tekel’in geleceğinin belirsiz olacağı sanısı ile yararlı çalışanları sekteye uğratmak anlamsız ve zararlı oluyor. “
İnönü’nün bu tarihi konuşmasından sonra Tekel üzerinde arzu ve emelleri olan yabancıların ve onların yerli işbirlikçilerinin umutları kırılmış ama hiçbir zaman tükenmemiştir. Cumhuriyet ile birlikte, tütünümüzün, tütüncümüzün ve Tekel’in gelişmesinin önü açılmıştır. Tekel her geçen gün daha da büyümüş ve gelişmiştir.
Ama çokuluslu şirketlerin tütünümüzü ele geçirme arzu ve hülyaları bitmez. Çünkü tütün yaklaşık dünyanın 120 ülkesinde üretilen, ama dünyanın her ücra köşesinde dahi tüketilen cazip bir üründür.”
Çok uluslu sigara şirketlerin tütün ve sigara piyasamızı ele geçirme planları 70’li yılların ikinci yarısından sonra sigaralarını ülkemize kaçak yollarla pompalamakla tekrar başlar. Ondan sonrada hangi hükümet gelirse gelsin çokuluslu şirketler lehine tütüncülüğümüz aleyhine her türlü kararı almaktan çekinmez. Sonuçta TEKEL özelleştirme kapsamı içine alınır ve Tütün Yasası çıkar. Tütün ve tütüncülüğümüzün çokuluslu şirketlerin denetimine girer. Tütün üreticileri şirketlerle kölelik şartları altında “sözleşme” yapmaya mahkum edilir.
Yine raporda demiştik ki; tütün ve tütüncülüğümüzün yaşaması için, esas olan, TEKEL’in özelleştirme kapsamı dışına çıkarılması ve piyasayı çiftçi lehine düzenlemesi için destekleme alımları yapmasıdır.
Tabi ki, her zaman olduğu gibi üreticilerin, TEKEL çalışanlarının, tarım örgütlerinin, odaların, sendikaların sözleri değil çokuluslu şirketlerin talepleri dinlenir; TEKEL satılır.
Mutlu musunuz?
Şimdi TEKEL’i satan hükümete, tütün ve tütüncülüğümüzü bu noktaya getirecek kararları alan geçmiş hükümetlere ve bu kararlara oy veren, kararların alınmasında rol oynayan milletvekillerine soruyoruz: BAT’ın 76 yıllık hayalini yerine getirmekten mutlu musunuz?
* Tütün Sen Genel Başkanı