Gıda krizine önlem olarak zengin ülkelerin ve büyük şirketlerin yoksul ülkelerin büyük tarım alanlarının kullanım hakkını satın almalarına Birleşmiş Milletler’den eleştiri geldi: “Bu yeni sömürgeciliktir.”
Küresel mali krizle birlikte gündemdeki yerini kaybeden buna rağmen etkileri artarak devam gıda krizine önlem olarak zengin ülkeler ve büyük şirketler gıdaya erişim haklarını güvence altına almanın yeni yollarını geliştirdiler. Bu yollardan biri, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca hektarlık tarım alanının kullanım hakkını satın almak. Birleşmiş Milletler tarım örgütü bu trendi yeni sömürgecilik olarak nitelendiriyor.
Özellikle yoksul ülkelerde etkileri derinden hissedilen, açlık ve toplumsal patlamaları da beraberinde gıda krizinin en önemli nedenlerinden biri olarak gıda kaynaklarının biyo-yakıtlara aktarılması gösteriliyor. Tarım alanlarının biyo-yakıta ayrılması ile gıda stokları tükenirken, tarım ürünlerinin fiyatları da giderek artıyor. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde tarıma yatırım da yapılmayınca azalan kaynaklar artan nüfusu doyurmaya yetmiyor ve dünyayı büyük bir kıtlık bekliyor.
Yaşananlar bir taraftan kıtlık tehlikesini ortaya koyarken diğer yandan da yoksul ülkelerle zengin ülkeler arasındaki uçurum daha da açılıyor. Bu durumu Birleşmiş Milletle Tarım Örgütü (FAO) Başkanı Jacques Diof şöyle açıklıyor: “İnsanlara balık vermektense balık tutmayı öğretmenin daha iyi olduğunu, ileride sorun yaşayacağımızı söyledik durduk. Kulak asan olmadı. Şimdi sorun geldi çattı.”
Özellikle zengin ülkelerin, gıda krizine karşı sundukları öneriler krizi daha da derinleştirecek nitelikte… Son dönemde zengin ülkeler ve şirketler, gelişmekte olan ülkelerden milyonlarca hektar tarım arazisi satın aldı. Bu gidişatın dizginlenmemesi durumunda, yoksul ülkelerin kendi nüfuslarını aç bırakmak pahasına zengin ülkeler için gıda ürettiği yeni bir sistem oluşacağını vurgulayan Jacques Diof, bu sistemi neo-kolonyalizm (yeni sömürgecilik) olarak adlandırıyor: “Kabul edilemez koşullarda çalıştırılacak tarım işçileri ve işlenmemiş tarım ürünlerine erişim hakkı sağlayan yeni bir sömürgecilik anlaşması yaratılması riski var.”
Geçtiğmiz ay Güney Kore şirketi Daewoo Lojistiks, Madagaskar’da bir milyon hektar tarım arazisini 99 yıllığına kiralamayı planlandığını duyurdu. Hedef 2023 yilina kadar 5 milyon tonluk mısır üretimi kapasitesine ulaşmak. Şirket, ayrıca yine Güney Kore pazarı için palmiye yağı üretmek üzere, yine Güney Afrika’da 120 bin hektarlıik bir arazi daha bakıyor.
Tarıma elverişli toprakları yüzde birle sınırlı olan Katar da, ay başında Kenya’dan 40 bin hektar toprağın kullanım hakkini istedi. Anlaşma, petrol ve doğal gaz zengini bu körfez ülkesinin Kenya’nın turistik Lamu Adası’nda inşa edeceği 5 milyar dolarlık limanın parçası olarak sunuldu.
Katar daha önce pirinç yetiştirmek üzere Kamboçya’dan, mısır ve buğday yetiştirmek için Sudan’dan, sebze üretimi için de Vietnam’dan toprak almıştı.
5 milyon kişinin gıda yardımına muhtaç olduğu Sudan’da hükümet, 900 bin hektar arazinin kullanım hakkini satılığa çıkarmış durumda. Katar dışında Kuveyt’in de bu arazilerle ilgilendiği biliniyor.
Suudi bin ladin grubu basmati pirinci yetiştirmek üzere Endonezya’yla pazarlık halinde.
Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri ise Kazakistan’da, büyük tarım projelerine yatırım yapıyor.
Libya Ukrayna’da 250 bin hektarlık bir alanın sahibi.
Çok geniş topraklara sahip olan Çin bile, susuzluk sorunu nedeniyle güneydoğu Asya’da toprak anlaşmaları yapmaya başladı. Laos tarım alanlarının yüzde 15’ine karşılık gelen 2 buçuk milyon hektarlık bir alanın kullanım hakkini bu ülkeye sattı.
Yapılan pazarlıkların, varılan anlaşmaların ayrıntıları gizli tutuluyor, bu nedenle toprakları satışa çıkan yerel halkların hakları korunuyor mu ya da ne ölçüde korunuyor bunu kestirmek güç.
24/01/2009
ntvmsnbc
Bir Yorum
ışılay karkılı
Dünyada her ülkenin kapısını çalacak olan açlık felaketine karşı zengin ülkelerin, Çin Katar, Birleşik Arap Emirlikleri vs.. yeni geliştirdikleri yeni sömürgecilik faaliyetlerine karşı dünya halklarını içine alan uluslararası düzeyde bir imza kampanyası başlatılmalıdır.