Tarım ve Orman Bakanlığı 19 Ekim 2018 tarihinde “Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik” yayımladı.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu bu konudaki eleştiri ve görüşlerini ayrıntılı bir şekilde dosya halinde “TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu” üyesi Milletvekillerine gönderdi. Ayrıca basın açıklaması yaparak görüşlerini Kamuoyu ile paylaştı. Açıklama şöyle:
Basına ve Kamuoyuna
İnsanların, tohumu üretimde kullanmaya başlamasıyla tarım yapılmaya, gıda üretilmeye başlandı, insanlar yerleşik düzene geçti ve medeniyet başladı.
O günden bu güne üretici köylü ve ekoloji birlikteliğiyle tohumlar ıslah edilerek geliştirildi.
Geliştirilen bu tohumlar sayesinde köylüler ürün ürettiler, ürettikleri ürünler ile de insanları beslediler. İnsanlar giyimlerini de tohumlardan elde ettikleri ürünlerden sağladılar.
Fakat 2006 yılında AKP Hükümeti çıkarttığı 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile tohumun kontrolünü şirketlerinin birliği olan Tohumcular Birliği’ne verdi.
Herkes bilir ki, eğer toprağa tohum ekmezseniz, istediğiniz kadar gübre saçın, ilaç atın, hiç ama hiç ürün elde edemezsiniz. Ama tohum ekerseniz gübre saçmasanız da, ilaç atmasanız da çok fazla olmasa da mutlaka ürün elde edebilirsiniz. İşte bu durumun somut gerçekliği bize tohuma sahip olanın, tarım ve dolayısıyla ürüne (gıdaya) sahip olacağını, gösteriyor.
Oysa ki; köylülerin tohum konusunda evrensel hakları var.
Bu haklar ve devletlere öngörülen görevler “BM Köylü Hakları ve Köyde Yaşayan Diğer İnsanların Hakları Bildirgesi” ‘nin 19. maddesinde “Tohum Hakkı” başlığıyla yer almıştır.
Bakalım.
Madde 19. Tohum Hakkı
1. Köylüler ve kırsalda çalışan diğer insanların tohum hakkı vardır, bu hak aşağıdakileri kapsar:
√ Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarıyla ilgili geleneksel bilginin korunması hakkı;
√ Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarının kullanımından doğan faydaların paylaşımına adil katılım hakkı;
√ Gıda ve tarım için bitki genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımıyla ilgili konularda karar verme sürecine katılma hakkı;
√ Atalık tohum/üretme ve çoğaltma malzemelerini saklama, kullanma, takas etme ve satma hakkı.
√ Köylüler ve kırsalda çalışan diğer insanların tohumlarını ve geleneksel bilgilerini sürdürme, kontrol etme, koruma ve geliştirme hakkı vardır.
2. Devletler:
√ Tohum hakkına saygı duymalı, onu korumalı ve gerçekleştirmeli ve ulusal mevzuatlarında bu hakkı tanımalıdır.
√ Köylülere yeterli kalitede ve miktarda tohumun, ekim için en uygun dönemde, uygun bir fiyat ile sağlanmasını garanti altına almalıdır.
√ Köylülerin ellerindeki tohumları veya tercih ettikleri yerel olarak ulaşılabilir diğer tohumları kullanmak ve yetiştirmek istedikleri ekine ve türlere karar verme haklarını tanımalıdır.
√ Köylülerin tohum sistemlerini desteklemeli, köylü tohumlarının kullanımı ve tarımsal biyoçeşitliliği teşvik etmelidir.
√ Tarımsal araştırma-geliştirmenin köylüler ve kırsalda çalışan diğer insanların ihtiyaçlarına yönelik olmasını sağlamalı; deneyimlerini dikkate alarak, bu kişilerin, önceliklerin tanımlanması ile araştırma-geliştirme sürecine aktif katılımın sağlamalı ve köylüler ve kırsalda çalışan diğer insanların ihtiyaçlarını karşılayan nadir ürünlerin ve tohumların ar-ge’sine yatırımı artırmalıdır,
√ Tohum politikalarının, bitki çeşitliliğinin korunması ve diğer fikri mülkiyet haklarının, belgelendirme programlarının ve tohum pazarlama mevzuatının köylülerin haklarına, özellikle de tohum hakkına saygılı olmasını ve onların ihtiyaç ve gerçekliklerini dikkate almasını sağlamalıdır.
Köylülerin tohuma ilişkin evrensel hakkı olan “19. Madde: Tohum Hakkı” böyle.
Köylülerin evrensel haklarının tohumlar ilgili 19. maddesi bize AKP Hükümetinin 2006 yılında çıkarttığı 5553 sayılı kanunun köylülerin tohum hakkındaki haklarını gasp ettiğini gösteriyor. Bu nedenle kanunun siyasi irade tarafından kaldırılması gerekmektedir.
Köylülerin tohum hakkındaki haklarını teslim etmek için kanunu kaldırmak yerine Tarım ve Orman Bakanlığı 19 Ekim 2018 tarihinde hazırlanan, “Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik” çıkardı ve Bakanlık çıkarttığı ‘Yönetmelik’le yerel tohumların köylüler tarafından kullanımını ve erişimini daha da güçleştiriyor.
Söz konusu yönetmeliğin Madde 4-(1)” Yerel çeşit tohumluklarının çoğaltımı ve ticareti, Yerel Çeşit Kayıt Listesine kaydı ile mümkündür.” demektedir.
İlk bakışta 4. Madde köylülerin ürettikleri yerel tohumu kayıt ettirmek koşuluyla ticaretinin önünü açıyor gözükmektedir.
Fakat yönetmeliğin 5. Maddesi öyle dememektedir;
“Madde 5-(1) ilgili olmak kaydıyla; meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamu araştırma kuruluşları, yerel idareler ve üniversiteler, yerel çeşitlerin kayıt altına alınması amacıyla başvurabilir.” diyor.
Yani yerel tohumu bugüne kadar üreten ve üretimde kullanan çiftçilere böyle bir hak tanınmıyor. Kaldı ki, böyle bir hak tanınsa bile kayıt altına alma koşulları çiftçilerin ekonomik olarak karşılayabilecekleri ve zaman açısından baş edebilecekleri bir durum değildir.
Kayıt altına alma ile ilgili yapılması gereken harcamalar 5553 sayılı Tohumculuk Kanunun 9. Maddesi’nde şöyle belirlenmiştir:
Madde 9- Sunulan hizmetler ile onaylanan ve düzenlenen belgeler karşılığında aşağıda belirtilen ücretler alınır.
a) başvuru inceleme ücreti
b) tescil ücreti
c) üretim izin ücreti
d) standart tohumluk kayıt ücreti
e) genetik kaynaklar kayıt ücreti
f) sertifikasyon hizmetler ücreti
1-tarla kontrolleri ücreti
2-laboratuvar kontrolleri ücreti
3-belgelendşrme ücreti
4-etiket ücreti
g) yayın ücreti
h) diğer ücretler.
Ne ücretleri ödeyebilecek, ne de bu mevzuatı takip edip gerçekleştirebilecek çiftçi bulunur. Yerel tohumlar bir ülkenin hazinesi niteliğinde varlıklardır. Ayrıca Türkiye coğrafyası 3 bini endemik toplam 13 bin bitki çeşidine sahip olan adeta bir gen bankasıdır. Biyoçeşitliliği koruma ve geliştirme ve kayıt altına alma işi öncelikle kamunun sorumluluğunda olmalıdır.
Yönetmelikte konuşulması gereken daha pek çok sorunlar var. Fakat bu yönetmeliğin düzeltilmesiyle çözülebilecek sorunlar değil.
Çıkarılan yönetmeliğin atıfta bulunduğu 5553 sayılı kanun ve diğer kanunlardaki şirket yanlısı maddeler değiştirilmeden, bu yönetmeliğin şirketler aleyhine, köylü haklarından yana olması kaçınılmaz olarak mümkün değildir. Çünkü yönetmelikler var olan kanunlara uygun olmak zorundadır. Esas olan köylülerin tohum konusunda evrensel haklarının kanunlarda güvence altına alınmış olmasıdır. Bu yönetmeliğin köylü haklarından yana olması beklenemez, beklenmemelidir de.
Sonuç:
Yönetmelik, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’yla başlayan tohumun köylülerden koparılması ve şirketlere devir edilmesi sürecini tamamlayan niteliktedir. Çiftçilerin yerel tohumlar ile üretim yapmasını olanaksızlaştırmaktadır. Yönetmelik geri çekilmelidir. 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu da “BM Köylü Hakları ve Köyde Yaşayan Diğer İnsanların Hakları Bildirgesi” ‘nin 19. Maddesine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Yerel tohumlar, adıyla sanıyla belirlenmeli, “yöresel isimleriyle” belirlenip kamu tarafından kayıt altına alınmalıdır. Kayıt altına alınan bu yerel tohum çeşitleri ortak varlık olarak tescil edilmelidir. Ortak varlıkların hiçbir koşulda özelleştirilmemesi için yasal güvence sağlanmalıdır. Böylece ülkenin hiçbir koşulda dokunulamayacak modifiye edilemeyecek bir yerel tohum envanteri ortaya çıkartılmış biyoçeşitlilik korunmuş olur.
Saygılarımızla.
ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
YÖNETİM KURULU
Bir Yorum
Pingback: AKP bu kez de küçük çiftçinin emeğine göz dikti: “Tarım Bakanlığı yerel tohumları özelleştiriliyor” - Apsny News