Hem yüksek oynaklık gösteren hem zaten yüksek olan hem de tüketici sepeti içinde önemli ağırlığa sahip bir gıda grubunun, manşet enflasyonu sadece yukarı çekmekle kalmayıp, tahmin edilmesi çok zor bir hale getirdiği açıktır.
Güncel politik durum ve genel gidişat, bölgemizdeki jeopolitik riskler gibi büyük resim ile ilgili konular dışında bence bu senenin üç önemli temasından biri enflasyon. Diğer iki temanın hâlâ büyüme ve mali kural olacağını düşünüyorum. Büyüme konusunda yazacak çok şey olacak ve yakında açıklanacak olan 2009 yılı reel büyüme oranı ile önümüzdeki haftalarda iyice belirgin hale gelecek olan ilk çeyrek büyüme tahminleri, bu sene için oldukça önemli fikir verecek. Geçen sene sonu veya ocak başına göre büyüme konusundaki tahminlerin giderek düşürüleceğini düşünüyorum. Diğer bir tema da mali kural olacak. Henüz son şeklini almamış olan mali kuralın yakında belirmesi ile sağlıklı bir değerlendirme yapabileceğiz.
Oynaklık çok yüksek
Enflasyona dönersek, şubat ayında ortaya çıkan yüksek oranın gıda yüzünden olduğunu herkes gibi ben de belirtmiştim. Ancak bu, sadece şubat ayı için değil oldukça uzun bir süredir devam etmekte olan bir sorunun devamı niteliğindeydi. Bu konuda Merkez Bankası’nın yaptığı bir çalışma en son yayımlanan Enflasyon Raporu’nda da detaylı bir şekilde irdelendi. Gıda, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek artış yanında söz konusu fiyatlardaki yüksek oranlı oynaklığın (yani standart sapmanın) da oluşu, Türkiye’de manşet enflasyonun tahminini diğer ülkelere göre daha da zor hale getiriyor. Bunun başlıca nedenleri arasında yüksek fiyat oynaklığının yanında gıda grubunun enflasyon sepeti içindeki payının da yüksekliği geliyor. Merkez Bankası’nın yaptığı bu çalışmadan esinlenerek ve diğer ülkelerle yapılan karşılaştırmayı biraz daha genişleterek benzer bir egzersizi de çalıştığım kurumda replike ettik.
Türkiye açık ara önde
Doğal olarak sonuçlar aşağı yukarı aynı çıkmakla beraber yaptığımız analizde diğer ülkelerin fiyatlama konusundaki iç dinamiklerini biraz daha irdeledik. Ne gelişmekte olan ne de gelişmiş ülkeler bazında hiçbir ekonomi Türkiye’nin gösterdiği aşırı fiyat oynaklığını ya da işlenmemiş gıda fiyatlarındaki dikkat çekici yükselişi ile karşılaştırılacak bir durum göstermiyor. Gıda fiyatlarının 2009 sonu itibariyle gösterdiği artış açısından Ukrayna az farkla Türkiye’nin önünde giderken oldukça büyük bir fark sonrasında Rusya, Romanya ve Güney Afrika Türkiye’nin gerisinden geliyor. İşin ilginç olan ve rastlantı olmayan yönü, Güney Afrika dışındaki diğer ülkeler, yani Ukrayna, Rusya ve Romanya’da gıda grubunun tüketici sepeti içindeki payı Türkiye’den bile daha yüksek; oran Ukrayna’da yüzde 50 iken Rusya’da yüzde 38. Durum böyleyken bir de detaya indiğimizde Türkiye’nin işlenmemiş gıda fiyatları açısından diğer bütün ülkeler ile açık ara birinci geldiğini görüyoruz. Türkiye’de işlenmemiş gıda fiyat enflasyonu yüzde 22 civarındayken en yakın takipçimiz yüzde 5 seviyesinde.
Gereksiz artışlar önlenmeli
Çoğumuz için şaşırtıcı olmamakla beraber bir alt detaya inildiğinde de 2009 sene sonu itibariyle et fiyatlarının yüzde 35 civarında artış göstererek istatistikleri altüst ettiğini görüyoruz. Endeks içinde yaklaşık olarak yüzde 4,5 oranında bir ağırlığı olan et fiyatlarının enflasyonu yaklaşık 1.5 puan yükselttiğini görüyoruz. Bütün bu dezavantajlar yetmiyormuş gibi bir de Türkiye’de işlenmemiş gıda fiyatlarının oynaklığının diğer bütün ülkelerin üzerinde olduğunu söylemekte fayda var. Bunun anlamı şu: Hem yüksek oynaklık gösteren hem zaten yüksek olan hem de tüketici sepeti içinde önemli ağırlığa sahip bir grubun (gıda), manşet enflasyonu sadece yukarı çekmekle kalmayıp, tahmin edilmesi çok zor bir hale getirdiği de açıktır. Buradan çıkarılacak iki önemli sonuç vardır: Birincisi, gerek mikro bazda gerekse uygulama bazında alınacak idari tedbirlerle et fiyatları aşağı çekilmeli, aynı zamanda tarladan markete giden süreçte gereksiz fiyat artışlarının önü kesilmelidir. Bu konuda hükümetin bir çalışma içinde olduğunu birkaç ay önce duymuş olmamıza rağmen henüz somut bir sonuç çıkmamıştır.
Faiz değişikliği çare değil
Et fiyatları konusunda fiyat düşüşü için yapılabilecek kısa vadeli ve geçici çözümler olabilir ancak bu herkes için optimal olmayabilecektir. Ayrıca, Rusya’nın Türkiye’den beyaz et ithaline başlamış olması da et fiyatlarının düşüşünü biraz yavaşlatabilir. İkinci önemli sonuç ise Merkez Bankası ile ilgilidir. Yukarıda bahsettiğim gibi yüksek oynaklığı olan ve endekste fazlaca ağırlığı bulunan bir alt grubun manşet enflasyonu çok etkileyeceğinden dolayı tahmini güçleşmekte ve politika faizlerinin değiştirilmesi de istenen etkiyi göstermemektedir. Bu durumda enflasyonun yüksekliği için Merkez Bankası’nın yapacağı çok fazla bir şey yoktur. Zaten, şu sıralar Merkez Bankası’nın da yaptığı iletişim yoluyla beklentileri kontrol altına almaya çalışmaktır. Asıl hareketin iç tüketimin fiyatlar üzerinde baskı yaratmaya başlaması ile beraber geleceği beklenmektedir.
Kaynak : Referans Gazetesi / Tevfik Aksoy