Her mahalle sıfır maliyetler ve birbirini besleyen birleşik kaplar kuramının uygulama alanlarıdır.
Komşu teyzele gidecekleri yerlere, babanın iş yolu üzerindeyse planlar yapar denkler düşürür.
İnerken; teşekkürlere minnetler eklenir, kazasız belasız yolculuklar dilenip hoşça kal eylemi birer uzun münacatlara dönüştürülür.
Mahallenin terzisi mahalle bakkalından Edirne Ezinesi’ni alır, bakkal oğlunun paça boyunu on dört yıllık komşusu terziye yaptırır. Yoktur bu mahallede mevsim sonu indirimler, promosyonlar, üç al iki öde…
Herkesin kredisi ya memleketten gelen genel kredi ile yada mahalledeki hal ve gidişattan gelen bireysel kredilerdendir. Herkes birbirini bilir, bakkal veresiyeyi ayakkabıcı ve zücaciyeci taksiti bu krediye göre verir, çöpler kapıya iki günde bir çıkarılır, muhtar mahallelinin yedi ceddini bilir, makbul yemek pişti mi komşuya da tattırılır, aşure ayı atlanmaz, ölüm ve evlenme olaylarında sosyalleşme tavan yapar, ödünç üç yumurta istenir, komşuya tabağı boş verilmez.
Bu küçük uyumlu dip dibe yaşanıp; birleşik kaplar misali birbirinden beslenen mahallede, insanlığa ait her sorun da yaşanır. Fabrika kapanır emekliliğine az kalan Ali Amca işsiz kalır, ama böyle küçük yerlerde aç kalınmaz.
Askerden gelen Hüseyin aylarca iş arar bulamaz. Mahalle bank da borçlara ne faiz işler, ne de postacı imza karşılığı temerrüte düşenlere ihtarnamelerini elden verirdi. Semtin karakolu anlaşma uzlaşma mercii gibi çalışır komiser bey mahallede çıkan vakada kimin parmağı var bilirdi. Kahveye gelen öğretmene minnetle çay ısmarlanır sağlık ocağına atanan genç doktora ev bulunurdu.
Hayat bu mahallede kendi hayat zincirini örerek üretirdi.
Küçük mahallede küçük metre kareli küçük balkonlu evlerde işsizlik cana tak etmez yolun sonu gelmez herkes herkesin derdini dinleyip bilince, dert dertlikten çıkıp hayatın katlanılası gerçekliği olup normalleşir tahammül boyutları antidepresan almadan genişlerdi. Her gecenin sabahı her derdin çaresi olurdu. Çıkmazların çözümleri büyük riskler taşımaz, hayat zorluklarla akarken karda umut kardelenleri yeşeriverirdi.
Küçük mahallede küçük metre kareli evler ve esnafların olduğu böyle mahallelerde her kişi birbirinin toprağı suyu havası olur birbirini yaratır. Bu yaratmada uyum zinciri birbirini besleyerek var ederdi.
Bu mahalleler bazen bir otoban kıyısında, bazen şehir merkezinin bir durak arkasında, çoğunlukla köylerde olur. En büyük kapasiteli, en büyük ,en geniş, mefhumları buralarda ütopik gereksizliklerdir.
Bu yerlerde yeterince, karınca kararınca, olanla idare ederek yetinme, kanaatkarlık gün doğmadan neler doğar, büyük şirketin kampanya sloganı değildir. Küçük köylünün, küçük mahallelerde küçük metre karelerde yaşayan insanların birbirleriyle uyumunu saylayan güvence daimleridir. Doğal ve dengeli olanın üretim alanlarıdır.
Büyük olmak, daha büyük olmak gelişmek ,dönüşmek,ilerlemek daha mutlu,daha güzel ,daha uzun.
Artık gözlerimiz arar oldu sokak çıkışlarında birbiriyle sohbet eden gençleri. Toplanma, cem, beraberlik selamlaşma, oturma odası rahatlığı ile koyulaşan aşinalığın güven ve rahatlığını sunan kesişen sokak başları muhabbetleri yok artık. Caddeler insan otobanı sokaklar mecburi gidiş geliş istikametlerine döndü. Artık komşu teyze, ailelerin birbirini tanıdığı gençler, emekliler, yaşlıların toplanma yerleri alışveriş merkezleri, hastane yada banka önleri olmuştur. Mahalle önlerinde toplanıp mahalle esnafından çekirdek meyve suyu tost alıp, finansman döndüren muhabbeti koyultan gençler, tanıdıkları muhitte otokontrolleri elden bırakmadan delikanlılık yarışı yapama gereği bile duyamıyorlar. Bu gençlerin çoğu şimdi tedirgin kızgın yetersiz hırçın ve gittikçe de mutsuz gençler topluluğuna dönüşmede yol almakta..
Alışveriş merkezlerinin katları asla ait olup uzanamayacakları basamakların tescili…
Babası ve annesi kadar dahi üretim bilinci gelememiş gencin istediği kadar harcayamadığı için yetersizlik anaforunda dönerken hırçınlıkları hepimize batan dikenlerdir. Harcayabildiğin ve tüketebildiğin kadar mutlusun telkinleriyle bombardıman olan o beyinler mahallenin yumuşak normalitesinde hedefleri kendi gibinin aşinalığı ile mutlu, güvenli, istikrarlı yaşamlar uygunluk ve uyum zincirleri oluşturamıyorlar. Alış veriş merkezlerinin sanal tropik ağaçlı suni oksijenli meydancıklarında o gençlerin vücut dilleri neler neler anlatır bir bilseniz..Aynı sancı toprağımızın her karesine sinsice yayılmakta..
Büyük çiftlikler, dedesinin dedesinden kalan topraklarda inek besleyip tavuğundan civciv çıkararak çoğaltıp, kendi yaşam zincirini üreten köylüyü bu topraklardan göçmek zorunda bırakılmamalıdır.
Ötekinin en en –mega extra –büyüklüğü arka mahalleleri ve köydeki yaşam alanlarını yutmamalıdır.
Dönüşmek her canlının var olabilme hakkıdır, fakat diğerini yok etme niyeti ile olmadığı sürece geçerli bir haktır.
En, en kelimeleri bu günün insanları için başarı tariflerinin içinde yer alsa da yeterince masum kelimeler değildir. Daha büyük fabrika aile işletmesini, daha büyük site arkasındaki mahalleliyi daha büyük çiftlik öbür çiftçiyi, mega süper market mahalle esnafını yok etmemeli.
Mega –büyük –en kocamanların beslendiği kılcal damarlar unutulmasın ki arka mahalleden küçük çiftçiden orta ölçekten beslenir .Normalite doğal olandır. Kabul edilebilir ve makul olandır.
Yararlı su kanalıdır yaşam pınarını besleyen. Meşhur kalkınma planları yararlı su kanallarını, var olmayı besleyen kılcal damarların ezici büyüklüklere karsı, var olma dinamiğini ortadan kaldırmamalıdır.
Daha büyük en kocaman her yerde uygun değildir. Tsunamidir, çığdır, depremdir, yaşam dengelerini normal düzeni doğal afetler gibi altüst ederler. Ezerler.
Küçük güzel, küçük uygundur, uyumludur; yaşam her sabah, her mevsim, yeniden yeşerir ürer normalin zorlukları kendini ince çarklarla ihtiyaçlara cevaplar üretir.
Küçük güvenlidir…..küçük sıcaktır…küçük daimdir.