Tyndall’ın (1859), bazı gazların yoğunluklarındaki değişikliklerin iklim değişikliğine yol açabileceğini söylemesinden beri 150, Arrhenius’un (1896) “fosil yakıtların dünya yüzeyinde ısınmaya neden olabileceğini ve 2 yoğunluğu iki katına çıkarsa, bunun 5 ° C sıcaklık artışına yol açacağını” ileri sürmesinin üzerindeCOn 110 yıldan fazla bir süre geçti. Duyarlı bilim insanlarının çığlıkları sonucu, 1970’lerden itibaren, “sanayileşme sonrası insan etkinliklerine bağlı olarak atmosferde biriken CO2’nin yol açtığı küresel ısınma konusunda” fikir birliği oluşmaya ve çözüm arayışları başladı. Ancak, süreç, yerine getirilmeyen ve her gün biraz daha sararan sayfalarda kalan sözler ve sözleşmelerle geçti. Yeni pazarlar arayışı içindeki sermayenin istekleri doğrultusunda, küresel ısınmayı önlemeye yönelik olduğu söylenen çok sayıda ticari mal ortalığa saçıldı. Ama yaşamı kurtarmak için yol alınamadı. Tıpkı çocukluğumuzda dinleyerek uyuduğumuz masallardaki tekerleme gibi: “Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz.”
Her geçen gün söndürülmesi giderek zorlaşan büyük bir yangın, yaşadığımız dünyayı kavuruyor. Söndürüldüğünde geride insanı dehşete düşürecek boyutlarda onarılamaz hasar bırakacağından korkuluyor. “Şimdiden dünyanın % 30’dan fazlasının yenilenme kapasitesinin aşıldığı; doğanın aşırı sömürüsünün bu hızla sürmesi halinde, 2030 yılında ikinci bir gezegene daha ihtiyacımızın olacağı” söyleniyor (67). Yani bu gidişle 2000’li yılların ilk çeyreğinden itibaren, her geçen gün dünyamızın çok büyük bir kısmı giderek daha yaşanamaz hale gelecek. IPCC tarafından, sıcaklık artışının sanayi devrimi öncesine göre, en az 2°C dolayında tutulabilmesi için, CO2 salımının 2015 yılına kadar 2000 yılındaki salım miktarına göre %50-85 oranında azaltılmasının gerektiği bildirildi. 2°C’lik artış bile, pek çok geri döndürülemez hasarı daha ekleyecek kayıplar arasına. Bu yüzden, sıcaklık artışının 1°C dolayında tutulması; 380 ppm dolayındaki atmosferik CO2 yoğunluğunun, en çok 300 ppm dolayına çekilmesinin gerektiği öngörülüyor. Yani artık masal havasındaki konuşmaların zamanı çoktan geçti ve yangını söndürmek için tüm toplumsal güçlerin dayanışma halinde acil eyleme geçmesi gerekiyor.
Gerçek anlamda küresel ısınmayla mücadele için, doğasever teknolojilere ve temiz enerji kaynaklarına yönelmelidir. Gereksiz tüketim önlenmeli ve CO2 salımı, doğanın emme kapasitesinin altına düşürülmelidir. Doğanın insan eliyle yıkımı durdurulmalı ve gerekli onarım yapılarak CO2 emme kapasitesi artırılmalıdır. Ve doğadaki insan ve diğer tüm canlı varlıkların hakları korunmalıdır. “İnsan haklarını garanti altına almak ve doğayla uyumu yeniden inşa etmek için, Doğa’nın haklarının etkin bir biçimde tanınması ve yürürlüğe konması gerekir.”(68) Oysa ticari beklentilere yönelik anlaşmalar ve bunlara dayalı salım azaltımı uygulamaları, bu gereklilikleri karşılamaktan uzak olduğu gibi, doğa ve insan açısından pek çok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı ( UNEP), 2012 yılında yayınladığı raporunda: “2010 yılı küresel sera gazı salımlarının (50.1 GtCO2e), 2 °C’nin altında sıcaklık artış hedefi ile uyumlu 2020 yılı salım düzeyinden (44 GtCO2e) ortalama % 14; 2000 salımlarından (41 GtCO2e) % 20 daha yüksek olduğunu ve artışın sürdüğünü; 2 °C altındaki sıcaklık artış olasılığı için, tahmini açığın (8-13 GtCO2e) kapatılarak 2020’de salımların 44 GtCO2e dolayına çekilmesinin; daha sonra yılda ortalama % 2,5 dolayında azalmaya gidilmesinin; 2030 yılında en çok 37 GtCO2e’ye; 2050’de 21 GtCO2e’ye yani 1990 yılı salım düzeyinin ( 36 GtCO2e) % 40, 2010 salım düzeyinin % 60 altına çekilmesinin gerektiği” bildirildi (69). Uluslararası toplantılardaki tüm taahhütlere karşın 1990 yılında 36 GtCO2e olan sera gazı salımının yaklaşık % 72 artışla, 50.1 GtCO2e düzeyine yükselmesine yol açan kapitalist üretimden, sera gazı salımını, yani aşırı boyutlara ulaşmış üretimi ve üretimden kaynaklanan enerji tüketimini azaltmaya yönelik anlamlı bir çaba beklemek hayalcilik olur. Kapitalizm, varlığını insan emeği üzerinden elde ettiği artı-değere, doğal kaynakları ele geçirip tüketmesine ve gerekliliği tartışılabilecek yeni gereksinimler yaratarak, daha çok tükettirmesine borçludur. “Amaç, insanları üretileni, üretilecek olanı, insanı ve doğayı; yani bildiği, gördüğü ve düşleyebildiği her şeyi tüketmeyi düşünecek kadar tüketime koşullandırmaktır. Yaşamın amacı ve mutluluğun kaynağı, alışveriş ve tüketim olmalı, dünyayı bile tüketecek büyük bir tüketim açlığı yaratılmalıdır… Sermayenin kârlılığa dönük yatırıma ayrılabilmesi, mal ve ticari hizmet akışının tüketimini artırmayı amaçlar. Üretim, insanların gereksinimlerine değil, ödeme gücü olanlara çekici gelecek mal ve hizmetlere yönelir. Hedef, bireyleri çok fazla tüketmeye alıştırmak; yeni gereksinimler yaratarak tüketimi artırmak olarak belirlenmiştir” (70).
Yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan açlığın, yokluğun, sağlıksız koşulların, savaşların ve küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin sorumlusu olan bu ekonomik sistem, insanlığın ve doğadaki diğer tüm canlı türlerinin geleceğini de tehdit etmektedir. “Çoğu sivil, 250 milyondan fazla insan, 20. yüzyılın vahşi savaşlarında kitle imha silahlarıyla öldürüldü. 21. yüzyıldaki savaşlarda üç milyondan fazla insan öldü. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının 2,6 milyar insanın, geliri günde iki dolardan daha az. 850 milyondan fazla insan, aç veya yetersiz besleniyor.. Günün Her saati, 180 çocuk açlık, 1200 çocuk önlenebilir hastalıklar; Her yıl gelişmekte olan ülkelerde yarım milyondan fazla kadın, gebelik ve doğum komplikasyonları nedeniyle ölüyor. Bir milyardan fazla insan, gecekondu bölgelerindeki sağlıksız koşullardaki evlerde yaşıyor. 1,3 milyar insanın güvenli suyu yok. 3 milyon insan su ile ilgili hastalıklardan her yıl ölüyor. 2007-2008 Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu, Durdurulamayan iklim değişikliği nedeniyle dünyanın en yoksul ülkeleri ve onların en yoksul vatandaşlarını yüz milyonlarcasını kötü beslenme, su kıtlığı, ekolojik tehditler ve geçimini sağlayamama ile karşı karşıya bırakacağı konusunda uyarıyor.” Çevresel bozulma ve iklim değişikliği göçleri, 50 milyon civarında, 2050 yılına kadar iklim değişikliğinden kaynaklanan durumları ile 200 milyon ve 1 milyar arasında kişi yerinden olacak.”. (71)
Kapitalizm, çağımızda ulaştığı büyük ekonomik, siyasi ve askeri güçle, dünya halkları üzerinde büyük bir baskı uygulamaktadır. İçinde bulunduğu çıkmazı aşmak için -yaşamın sürdürülebilirliğine aldırmadan- sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir büyüme, yeşil ekonomi ve yeşil sermaye çığlıklarıyla doğanın tümünü ele geçirmektedir. Kapitalizm, ekonomik büyüme ve kalkınmadan, çoğunluğun beslenmesi, korunması ve kültürel etkinlikleri gözardı edilerek ve içinde yaşadığımız sonlu gezegenin yaşamsal döngülerinin yenilenme kapasitesinin sınırları zorlanarak, şirket yatırımlarının, üretimin ve tüketimin yani kârın artırılmasını anlar. Oysa toplumsal kalkınma, herkesin tek tek insanca yaşama olanaklarına kavuşturulması ve gelecek kuşaklara bırakılabilecek çok daha yaşanılır bir doğa ve toplum anlamında ele alınmalıdır.
Küresel şirketler, bir yandan yeşil ekonomi postuna bürünürken; diğer yandan açlığın ve yoksulluğun at koşturduğu ülkelerde, halkların yaşam koşullarının daha da kötüleşmesi pahasına, biyoyakıt üretimi için her yıl 10 milyon hektar dolayında ekilebilecek toprağı ve beraberinde su kaynaklarını da ele geçirmeyi ihmal etmiyor (72). Yeşil ekonomi kavramıyla, kapitalizm, varlığını sanki insan emeği ve doğanın sömürülmesi ile büyüyen sermayenin kâr beklentisi içinde değil de, insan ve doğayı daha iyi koşullara taşıma amacında olduğu izlenimi yaratılmaktadır. Yani aldatmacadan başka bir şey değildir. Yeşil Ekonomi ile, doğayı sermaye olarak kullanabileceği bir mal olarak gören anlayış, doğadaki canlı ve cansız herşeye ve bunlara yönelik her hizmete bir fiyat koyuyor. Hepsini paraya çevirmek için yeni pazar mekanizmaları geliştiriyor. Bu çerçevede kamu yönetcilerinin de desteği ile, ekosistemlerin korunması adına doğaya ilişkin ne varsa mallaştırılarak sermayenin kâr arayışına terkediliyor. Zaten argodaki anlamıyla “yeşillenmiş” olan sermaye daha da yeşilleniyor.
Küresel büyük şirketler, insan ve doğanın haklarının değil, kendi çıkarlarının peşindeler. Aralarında en çok kirletenlerin de bulunduğu bu şirketler, çıkarlarını desteklemeleri için devlet yöneticilerinden, politikacılara, Sivil Toplum Çevre örgütlerinden ( STÇK) reklam şirketlerine, parasal destek verdikleri pek çok kurum ve kişiyi lobi gruplarına katıyorlar (**). Gelişmiş ülkelerin yöneticileri ile ekonomik olarak küresel sermayeyenin boyunduruğu altına girmiş gelişmekte olan ülkelerin yöneticileri, iklim değişikliği toplantılarında STÇK’ların desteğini de alarak (73,74,75,76,77), küresel şirketlerin mal ve hizmetlerini satacakları pazarlar oluşturmanın yolunu açıyorlar. STÇK’lar, kendilerinden desteklerini esirgemeyen şirketlerin istekleri doğrultusunda politika oluşturdukları gibi, gerçek ekolojik hareketleri de zayıflatıyorlar. Karşı duruş potansiyeli olan çoğu insanın, sokakta veya internette imza kampanyalarına katılarak – çoğu kez destek verdikleri örgütleri araştırmadan ve imzalayarak ya da tuşlayarak onayladıkları yazıyı sorgulamadan- önemli bir karşı duruş gösterdiklerini düşünmelerinde ve bir şeyler yapmış olmanın huzuru içinde passif bir hale gelmelerinde etkili oluyorlar. “Tıklama ile izleme takıntısı, kliktivizm içinde ‘dijital aktivizm’e döner… Bir dizi güncel olaydan yararlanan dilekçe serisi aktivizmin bozulması ile sonuçlanır. Siyasi katılım birkaç linke tıklamanın maddesi haline gelir. İnternet sörfünün dünyayı değiştirebileceği yanılsaması…
Dijital aktivistler, kampanyalar ve hikayeler arkasına saklanarak 24 saatte bir kaç milyon şişirilmiş dilekçenin arkasına gizlenirler. Gerçek şu ki önceden sosyal uğraş veren, aktivizmin tüm biçimlerinin iktidarsızlığına inanarak ayrılıp gelen, dijital kuruluşlara güvenen bireylerin milyonlarcasını online aktivizmin yeniliği yıpratır. Kanıksanır, motivasyonları azalır. Kliktivistlerin etkisiz pazarlama kampanyalarıyla bir nesil yabancılaştırılır.
Toplumsal değişim pazarlamasını eleştirmeden kabul eden herhangi bir aktivizm, reddedilmelidir. Dijital aktivizm, sol için bir tehlikedir… Bu durum reklam mantığını benimseyen siyasi passifliğin, siyasi eleştirinin yerini alışının sonucudur… ”(78).
Afrika’lıların, “Umunthu, Ubuntu” olarak bilinen kişilerin birbirleriyle ve doğayla birlikteliğini vurgulayan ekolojik inanç anlayışlarına göre: “ Doğadaki tüm canlılar, diğerlerinin parçasıdır. İnsanlar, doğa ile ortak bir kaderi paylaştıklarının ve doğayla zengin ilişkiler kurmalarının yaşama anlam verdiğinin; topluluğun, insanlar, bitkiler ve diğer hayvanlar için yaşamın doluluğuna adandığının ve yaşamın korunmasının her şeyin önünde olduğunun bilincinde olmalıdır. Biz, hepimiz olduğumuz için insan olmak, başkalarının insanlığını tanıyarak kişinin insanlığını doğrulamasıdır.”. Bu anlayış aslında, uygar oldukları iddiasındaki “teknolojik olarak” gelişmiş ülkelerin insanlarına uygarlık dersidir. Çünkü tüm canlı varlıkların doğup büyüdüğü, beslenip barındığı ve soyunu sürdürdüğü ana kucağı olan doğanın bütünlüğünü korumak ve aralarında kopmaz bir bağ olan tüm canlı varlıkların haklarına saygı göstermek uygarlığın ön koşullarındandır.
Uygarlık, geçmişin toplumsal ve kültürel mirasına sahip çıkmak, tüm insanlığın hak ve özgürlüklerine, toplumsal dayanışma duygusu, ilişkilerde saygı, açıklık, içtenlik ve sevecenlik ve yine aynı duygularla doğanın ve içinde barındırdığı tüm canlı varlıkların korunmasına gösterilecek özen ve gelecek kuşaklara, daha yaşanılır bir dünya bırakma ideallerine sımsıkı bağlıdır. Kâr mantığı ile, doğadaki tüm varlıkları pazarlanacak ticari mal olarak sahiplenen ve insanları köleleştiren bir ekonomik sistemin hüküm sürdüğü bir dünyada, gerçek anlamda bir uygarlıktan söz etmek mümkün değildir. “ Her varlık, işkence ya da baskı ve zulümden uzak, gönenç içinde ve özgür olarak yaşama hakkına sahiptir… Milyonlarca insan, dünyanın en yoksul bölgelerinde açlıktan ölürken, dünya kaynaklarının sözde gelişmiş ülkelerdeki aşırı tüketimini azaltmak gerekir… Bu üretim ve tüketim rejimi, insanı doğadan ayırma ve doğaya baskı mantığı ile her şeyi mala dönüştürerek, sınırsız kâr istiyor: su, toprak, insan genomu, ataların kültürleri, biyoçeşitlilik, adalet, ahlak, halkların hakları ve yaşamın kendisi… Kapitalizm altında, toprak ana hammadde kaynağı haline, insan varlığı üretim aracı ve tüketici haline ve insanlar, kendileri için değil ne oldukları için değerli olarak görülenler haline dönüştürülmüştür… Küresel kapitalist üretim ve pazar için gıda üretimi, teknolojik, ticari ve politik yaklaşımı, yalnızca iklim değişikliği krizini derinleştirmeye ve dünyanın açlığını artırmaya hizmet etmektedir.”(79)
İnsanın, insanı ve doğayı boyunduruk altına alması aynı tarihsel süreç içinde gelişti. Sanayi devriminden beri, doğanın yıkımı yalnızca doğayı ve doğadaki diğer canlı türlerini değil, aynı zamanda kendi türümüzün geleceğini de yok edercesine acımasızca sürdürülüyor. Yani hepimiz, hak etmediğimiz aynı ortak kötü kaderi paylaşmaya mahkum ediliyoruz.
Bu ortamda, küresel ısınmayı durdurmak, doğayı koruyup onarmak ve milyonlarca aç ve yoksul insanı insanca yaşayabilir hale getirebilmek olanaksız. Tüm bunlar, insanın, insan olduğu için değerli, eşit ve özgür olduğu; zor yerini gönüllülüğün, kin, öfke ve saldırının yerini sevginin, savaş ve şiddetin yerini dostluk ve barışın aldığı; doğanın, insanın ve insan emeğinin saygı gördüğü uygar bir toplumda sağlanabilir.
Her şeyden önce, tüm canlı varlıklarla birlikte içinde yaşadığımız doğanın korunması ve tüm insanların temel yaşamsal gereksinimlerinin karşılanması gerekir. Ayırım gözetmeksizin her birey, insan olmanın gereklerine uygun koşullara kavuşturulmalıdır. Herkes, yaratıcılığını, toplumsal bilincini, özgür ve bağımsız birey olarak kendisini geliştirebilmeli ve çok yönlü bilgi ve beceriler edinebilmelidir. İnsanların birbirlerine gereksinimi ve birilerinin diğerlerine gönülden desteği ile toplumsal dayanışma duygusu oluşur. İnsan, toplumsal, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılarak, katkıda bulunarak ve yaratıcılığını ortaya koyarak gelişir. Uygar toplum, eleştiren, sorgulayan ve araştıran, toplumsallığı ve toplumsal dayanışmayı özümsemiş; kendisini yeniden üretebilen; içinde yaşadığı doğaya ve canlı varlıkların haklarına saygılı insanların yaşadığı; duvarları yıkan ve halkları kaynaştıran, yarattıkları ortak kültürü ve kültürel çeşitliliği yaşatan toplumdur.
Herkes için, yaşanabilecek tek ortam olan ve büyük bir çoğunluk için insanca yaşanabilir olmaktan çıkmış olan dünyamızda, yaşamın kendisi de yitirilmek üzere. Koşullar acil olarak tüm toplumsal güçlerin, hızlı ve büyük adımlarla uygar toplum için harekete geçmesini gerektiriyor. Bu hareket, amacından ödün vermeyen, ama her adımda insan ve doğa adına önemli kazanımlar elde etmeyi de göz ardı etmeyen uzun soluklu bir yürüyüş olmalıdır. İnsanlığa ve doğaya karşı sorumluluk duyan her birey, yaşanacak güzel bir dünya için, insan ve doğanın sömürüsüne karşı durmalıdır. Sorgulamaksızın, nereden beslendiği ve kimin yanında durduğu bilinmeyen örgütlenmelerin çekim alanında, onların doğrularını benimsemek, doğrularıyla hareket etmek ve kampanyalarıyla yetinmek akıl ve bedeni edilgenleştirir. Karşı duruş, araştırıcı ve sorgulayıcı, katılımcı demokratik toplumsal dayanışmayı ve siyasal iktidar talebi olan aktif hareketi gerektirir. Doğa ve insanlığın kurtuluşu,, toplumsal güçlerin ortak çabasıyla, ancak uygar toplumda olacaktır .
——————————————-
(*) Sonuç mu? Sözün bittiği yer mi? başlığın yorumunu okuyucuya bırakıyorum
(**) Kanada’lı iklim adaleti aktivisti Cory Morningstar: “Eyes Wide Shut | tcktcktck exposé from activist insider” başlıklı yazısında: Uluslararası STÇK’larının dünyanın en güçlü şirketlerinin ellerinden beslendiğini ve reklam şirketleri tarafından düzenlenen kampanyalar yürüttüklerini; çok uluslu şirketlerin pek çoğunun STÇK’ların ortağı olduğunu ve Dünyanın 1000’den fazla en büyük çok uluslu şirketinin TckTckTck’yı desteklediğini; STÇK’larda herkesin ‘İç çemberde’ olmak istediği bir güç hiyerarşisinin olduğunu belirtiyor. Kimin kim olduğunu anlamak için ‘lobi kılavuzları’ indirilmesini öneriyor. TckTckTck (Küresel İklim Adaleti Eylem Kampanyası), kendi web sitesinde, kampanyanın, Dünyanın dört bir yanından 350’den fazla kuruluşun ittifakıyla oluştuğu; misyonlarının, insan ve doğa için güvenli bir ortamı sağlamak için ekonomilerin düşük karbon geçişini teşvik etmek; iklim değişikliğinden etkilenen toplulukların uyum çabalarını hızlandırmak için kamu desteğini harekete geçirmek olduğu belirtiliyor.
Doğanın yıkımı ve kirlenmesinde önemli katkıları olan şirketleri de içeren TckTckTck’nın ortak listesinde, pek çok küresel dev şirket ve STÇK’nın bulunması, aralarındaki ilişki açısından dikkat çekici. STÇK’ların web sitelerinde de, ortak veya sponsor olarak pek çok küresel şirketin adı geçiyor::
http://tcktcktck.org/about
http://www.theclimategroup.org/who-we-are/our-members/
http://www.cpsl.cam.ac.uk/About-Us/Corporate-Sponsors.aspx
http://wwf.panda.org/what_we_do/how_we_work/businesses/corporate_support/business_partners/
KAYNAKLAR
1. http://www.eia.gov/cfapps/ipdbproject/iedindex3.cfm?tid=90&pid=44&aid=8&cid=ww, &syid=1990&eyid=2010&unit=MMTCD
2. http://en.wikipedia.org/wiki/World_energy_consumption
3. http://www.eia.gov/cfapps/ipdbproject/iedindex3.cfm?tid=90&pid=45&aid=8&cid=ww,&syid=2006&eyid=2010&unit=MTCDPP
4. http://en.wikipedia.org/wiki/Global_warming
5. http://www.lenntech.com/greenhouse-effect/global-warming-history.htm
6. http://www.ipcc.ch/publications_and_data/publications_and_data_reports.shtml
7. http://www.nicolasnierenberg.com/uploads/1/1/6/6/1166378/hsns4003_02.pdf,
8. http://www.livescience.com/1292-history-climate-change-science.html
9. http://www.aip.org/history/climate/timeline.htm/
10. http://swedish.wunderground.com/blog/Desertphile1/show.html
11. http://en.wikipedia.org/wiki/History_of_climate_change_science
12. http://en.wikipedia.org/wiki/Gilbert_Plass
13. http://www.sourcewatch.org/index.php?title=Global_Climate_Coalition
14. Klein N.: Capitalism vs. the Climate The Nation | November 9, 2011
http://www.thenation.com/article/164497/capitalism-vs-climate
15. http://www.ucsusa.org/global_warming/science_and_impacts/global_warming_contrarians/global-warming-skeptic.html
16. http://www.sourcewatch.org/index.php?title=Global_Climate_Coalition
17. http://en.wikipedia.org/wiki/Information_Council_on_the_Environment
18. Global Warming Skeptic Organizations Global Climate Coalition http://www.heatisonline.org/weather.cfm.
19. http://www.unep.org/Documents.Multilingual/Default.asp?documentid=78&articleid=116
20. http://unfccc.int/essential_background/kyoto_protocol/items/1678.php
21. http://en.wikipedia.org/wiki/Leipzig_Declaration
22. http://www.sourcewatch.org/index.php?title=Leipzig_Declaration_on_Global_Climate_ Change
23. Robinson, A B., Baliunas, S L., Soon, W., Robinson, ZW. Environmental Effects of Increased Atmospheric Carbon Dioxide (1998) Journal of American Physicians and Surgeons 3, 171-178
24. http://www.petitionproject.org/
25. National Academy of Sciences. April 20, 1998. http://www8.nationalacademies.org/onpinews/newsitem.aspx?RecordID=s04201998. Retrieved 2010-03-04
26. Malakoff D.: climate change: advocacy mailing draws fire. Science Vol:280, no: 5361, p: 195, 1998
27. http://www.oism.org/pproject/GWReview_OISM150.pdf
28. http://regserver.unfccc.int/seors/reports/archive.html?session_id
29. Thomas CD, Cameron A., Green RE.: Extinction risk from climate change, Nature 427, 145, 2004
30. IPCC Special report, Carbon dioxide Capture and Storage, 2005
http://www.ipcc.ch/pdf/reports-nonUN-translations/turkish/capture-dioxide-storage-r/c5-underground-geo-sto-tr.pdf
31. Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC), Contribution of Working Group II1
to the Fourth Assessment Report
http://www.ipcc.ch/publications_and_data/ar4/wg3/en/contents.html
32. http://www.unep.org/greeneconomy/greeneconomyreport/tabid/29846/default.aspx
33. Respiratory Health Effects of Passive Smoking EPA Document Number http://www.epa.gov/smokefree/pubs/etsfs.html) EPA/600/6-90/006F December 1992;
34. G. Monbiot: denial industry,
http://www.guardian.co.uk/environment/2006/sep/19/ethicalliving.g2
35. .http://www.ucsusa.org/global_warming/science_and_impacts/global_warming_contrarians/ exxonmobil-report-smoke.html
36. http://www.greenpeace.org/international/en/news/features/dirty-money-climate-30032010/
37. http://point4counterpoint.wordpress.com/tag/koch-industries
38. 38. Clifford K.: Exxon Chief Cautions Against Rapid Action to Cut Carbon Emissions, NY.Times. 14.02.2007
39. http://en.wikipedia.org/wiki/Natural_gas
40. Water and Shale Gas,
http//spectrum.ieee.org/energy/fossil-fuels/water-and-shale-gas
41. http://en.wikipedia.org/wiki/Shale_gas
42. Stevens P.: “The ‘Shale Gas Revolution’: Developments and Changes, 2012 http://www.chathamhouse.org/publications/papers/view/185311
43. http://www.ucsusa.org/news/press_release/ExxonMobil-GlobalWarming-tobacco.html. Retrieved January 4, Exposing the dirty money behind fake climate science
44. Monbiot G: climate-change-deniers-top-10
http://www.guardian.co.uk/environment/georgemonbiot/2009/mar/06/climate-change-deniers-top-10
45. http://www.scribd.com/doc/78620189/4-Degrees-Hotter
46. http://www.thecornerhouse.org.uk/resource/democracy-or-carbocracy
47. Baer, P., Harte, J. Haya, B.: Equity and Greenhouse Gas Responsibility, Science, 289, p.2287, 2000
48. Stern Review: The Economics of Climate Change. http://www.hm-treasury.gov.uk/d/Executive_Summary.pdf
49. Tanuro D.: Kyoto: climate of fear, Monday 5 April 2004,
http://www.internationalviewpoint.org/spip.php?article80
50. http://www.morganstanley.com/views/perspectives/print/0fbc1272-41a0-11de-a1b3-c771ef8db296.html
51. Anderson D.: Positive & Negative Effects of Solar Energy
http://greenliving.nationalgeographic.com/positive-negative-effects-solar-energy-2684.html
52. Environmental Impacts of Renewable Energy Technologies 10/26/02
http://www.ucsusa.org/clean_energy/our-energy-choices/renewable-energy/environmental-impacts-of.html
53. http://www.ewea.org/fileadmin/ewea_documents/documents/publications /WETF/Facts _Volum_4.pdf
54. http://www.doganaydal.com/nesneler/imajlar/dergimakalepdf/17-sabah%20gazetesı-18%20ekım%202010-hıdroelektrık%20santralları.pdf
55. http://www.amity.edu/aigwes/3.pdf,
56. http://www.fao.org/forestry/11280-03f2112412b94f8ca5f9797c7558e9bc.pdf )
57. http://www.oxfam.org/en/grow/pressroom/pressrelease/2012-09-17/europes-thirst-biofuels-spells-hunger-millions-food-prices-shoot-up
58. Agrofuels,Towards a reality check in nine key areas www.biofuelwatch.org.uk
59. IPCC Special report, Carbon dioxide Capture and Storage, 2005
http://www.ipcc.ch/pdf/reports-nonUN -translations/turkish/capture-dioxide-storage-r/c5-underground-geo-sto-tr.pdf
60. http://en.wikipedia.org/wiki/Ecotourism
61. Environmental Impacts of Ecotourism
http://foris.fao.org/static/pdf/foph/ecotour.pdf
62. Forman J.,Silverstein J.:Organic Foods, Health and Environmental Advantages and disadvantages http://pediatrics.aappublications.org/content/early/2012/10/15/peds.2012-2579.full.pdf
63. The State of Food Insecurity in the World
http://www.fao.org/docrep/016/i2845e/i2845e00.pdf
64. Gimenez EH.: We Already Grow Enough Food For 10 Billion People – and Still Can’t End Hunger The Huffington Post, May 2, 2012
65. Small Scale Sustainable Farmers Are Cooling Down The Earth
http://viacampesina.net/downloads/PAPER5/EN/paper5-EN.pdf
66. Altieri M.: Agroecology, Small Farms, and Food Sovereignty.
http://monthlyreview.org/2009/07/01/agroecology-small-farms-and-food-sovereignty
67. Sustainable Peasant and Family Farm Agriculture Can Feed the World http://viacampesina.org/downloads/pdf/en/paper6-EN-FINAL.pdf
68. Final Declaration of the World People’s Conference on Climate Change and the Rights of Mother Earth, Cochabamba, Bolivia, 26 April 2010 http://liveearth.org/en/liveearthblog/kk-cochabamba
69. Solon P.: Bolivia’s Pablo Solon on Why the Green Economy is a wrong path to restore the equilibrium with nature and what alternatives do we have?
http://boliviarising.blogspot.com/2012_05_01_archive.html
70. http://www.unep.org/pdf/2012gapreport.pdf
71. Başoğlu .M.: Aklın Çöküşü, Su y. 2011 s:127
72. Angus I., If Socialism Fails. Socialist Voice, July 27, 2008
73. http://www.grain.org/article/entries/4576-slideshow-who-s-behind-the-land-grabs
74. Morningstar C.:H:\January 11, 2010 Eyes Wide Shut | tcktcktck exposé from activist insider http://climatejusticelinks.wordpress.com/2010/01/06/eyes-wide-shut-tcktcktck-expose-from-activist-insider/
75. 74.
76. http://tcktcktck.org/about
77. http://www.theclimategroup.org/who-we-are/our-members/
78. http://www.cpsl.cam.ac.uk/About-Us/Corporate-Sponsors.aspx
79. http://wwf.panda.org/what_we_do/how_we_work/businesses/corporate_support/business_partners/
80. white M.: Clicktivism is ruining leftist activism the guardian , 12 August 2010
http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2010/aug/12/clicktivism-ruining-leftist-activism
81. Universal Declaration of the Rights of Mother Earth, 22 April 2010
http://celdf.org/downloads/final%20universal%20declaration%20of%20the%20rights%20of%20mother%20earth%20april%2022%202010.pdf