İnsan evladı, başına bir felaket geldiğinde panikliyor. O ana kadar farkında olmadığı tehlikeleri algılıyor. Bu sorgulama, zamanla “Amaan boşver, ne olduysa oldu”ya kendini bırakıyor.
Hele felaket uzaktaysa, daha da çabuk unutuluyor…
Japonya’daki deprem de böyle olacak. Dayanıksız binalar, ne kadar hazırlıklı olduğumuz gibi konular, birkaç gün tartışılacak. Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki patlamadan yola çıkarak, Türkiye’de yapılması planlanan santraller akla gelecek.
Malum, Rusya’ya ihalesiz verilen Akkuyu, Ecemiş fay hattına çok yakın!
Neyse ki Enerji Bakanı Yıldız, Japonya’daki depremin “bir nevi test” olduğunu söyleyerek içimize su serpti… Ne de olsa memleketin çok, daha çok enerjiye ihtiyacı var… Nükleer enerji ise en “temiz” ve “güvenli” alternatif!
Acaba hakikaten öyle mi?
Akkuyu lisansı yenilensin
Türkiye, 2023’e kadar iki veya üç nükleer santral yapmaya kararlı. Mersin-Akkuyu ve Sinop, belirlenen yerler. Üçüncüsü için, Bulgaristan yakınlarındaki İğneada telaffuz ediliyor…
Enerji uzmanları, “lisans yeniden gözden geçirilmeli” diyor. Akkuyu’ya 38 yıl önce lisans veren profesör, bu koroya dahil… Mesele deprem riskinden ibaret değil! Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, “Deniz kenarında elektrik üreten nükleer reaktörler yüzünden balıkların ölüm oranı, yüzde 46 daha fazla” diyor.
Nükleer enerjinin en sıkı savunucularından, Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü eski başkanı Prof Dr. Osman Kemal Kadiroğlu bile Türkiye’deki santraller konusunda kaygılı.
“EKO IQ” dergisine verdiği röportajda Kadiroğlu, Akkuyu’da santral kurmak için hiçbir engel olmadığını ancak lisansının yenilenmesi gerektiğini… Sinop’ta ise TAEK’in (Türkiye Atom ve Enerji Kurumu) lisans hazırladığını… Lisans veren kuruluşun, lisans hazırlayamayacağını vurguluyor.
Sadece elektrik üretiyor
Greenpeace’e göreyse nükleer enerji “pahalı, kirli, verimsiz, gelişmeye müsait olmayan eski, hantal ve tehlikeli bir teknoloji”. İşte nedenleri:
* Bir nükleer santralin kurulmasına karar verildikten sonra tamamlanması ortalama 10 yıl sürüyor.
* Üretime başladıktan ortalama 23 yıl sonra tükeniyor. Bu defa masraflı olan kapanma ve söküm süreci başlıyor.
* Üretim maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen elde edilen enerji, toplam enerji ihtiyacının ancak %6.5’ini karşılayabiliyor.
* Nükleer enerji sadece elektrik üretebiliyor. Isınma ve ulaşım gibi taleplere cevap veremiyor…
Son olarak, nükleer enerji “temiz ve güvenilir” diyenlere sorum şu: Hanginiz bir nükleer santralin yakınında yaşamak, tatile gitmek veya çalışmak istersiniz? Sanırım cevap çok açık.
AKKUYU’DAKİ RİSKLER
Greenpeace Yunanistan ve Greenpeace Akdeniz, geçen Mayıs ayında Akkuyu’daki santral yapımına karşı bir deklarasyon yayınladı:
* Akkuyu Körfezi’nde, aktif bir fay hattı geçen bir bölgede santral inşaası, güvenlik kriterine aykırıdır.
* Akkuyu’da kurulacak bir santral bölgenin hassas ekosistemi, türü tehlike altında olan Akdeniz foku gibi canlıların yaşam alanları için bir tehdit oluşturuyor.
* Akkuyu santrali, Doğu Akdeniz’in geniş bir bölümünün nükleer atık ve yakıt taşımacılığında bir geçit olmasına yol açacak.
* Nükleer santral, sabotaj tehlikesini artıracağı için çevre, toplum ve bölgenin ekonomisi için hesaplanamayacak sonuçlar doğuracak.
* Akkuyu’da bir nükleer santral kurmak, Türk insanının ekonomik ve çevresel kaygılarını hiçe sayan bir uygulama.
* Akkuyu nükleer santrali, AB üyesi adayı Türkiye açısından AB direktiflerine aykırı bir durum.
Kaynak : Milliyet – 14 Mart 2011