Ahmet Atalık*
Sebze ve meyve tüketiminin sağlığımız açısında önemi kuşkusuz çok büyük. Sağlıklı bir hayat için küçük yaşlardan itibaren sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmak gerekiyor. Sebze ve meyveler iyi bir karbonhidrat ve posa kaynağı olmalarının yanında vitamin ve minerallerce de çok zengindirler.
Bu gıdalar sağlığımız, büyümemiz, kanser, kalp, hiperyansiyon, obezite ve diyabet gibi hastalıklardan bizi korurlar. Yaş sebze ve meyveler düşük kalorili olsuklarında birçoğu diyet uygulamalarında rahatlıkla yenebilir.
Bitkisel üretim arazilerimizin %3’ünde sebze üretim alanları, %5’i meyve üretim alanları, %2’si zeytin üretim alanları ve %2’si de bağ alanlarından oluşuyor.
Türkiye 40 milyon tonun üzerinde gerçekleştirdiği yaş meyve ve sebze üretimiyle dünyanın önemli üreticileri arasında yer alıyor. Ülkemiz portakal, elma, üzüm, domates, biber, kavun, karpuz, hıyar, soğan ve patates üretiminde dünyada önemli bir yere sahiptir.
Üretimde önemli ülkeler arasında olmamıza karşın, üretimimizin ancak %5’e yakın bir bölümünü ihraç edilebiliyoruz. Meyve ve sebze ihracatımızın %60’lık bölümünü Avrupa Birliği’ne (AB) yapıyoruz. AB’ye yapılan ihracat içinde %40’lık pay sebzenin, %60’lık pay ise meyvenindir.
Meyve ve sebzenin ihracat içindeki paylarının düşük olmasının nedenleri arasında, üretilen yaş meyve ve sebzenin daha çok gıda sanayinde hammadde olarak yurtiçinde değerlendirilmesi ve üretimimizin uluslararası piyasalardaki taleplerin istediği kalitede olmaması sayılabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Aralık 2007’de açıkladığı verilere göre sebze üretimimizde %2,7 oranında bir düşüşle 25 milyon ton, meyve üretiminde de %3,9 oranında bir düşüşle 14 milyon ton üretim beklenmektedir. Dolayısıyla 2007 yaş meyve ve sebze üretimimiz 39 milyon ton civarında olacak.
Tüm dünyada meteorolojik koşullarda yaşanan olumsuzluklar, 2007 yılında Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracat miktarında %4, ihracat değerinde ise %28’lik bir artış oldu.
Taze sebze ihracatımız %45 artışla 1 milyon tona ulaştı. Bu yolla ülkemize giren döviz miktarı da 340 milyon dolardan 553 milyon dolara yükselerek %62’lik bir artış gösterdi.
Taze meyve ihracatımızda geçen yıla oranla 2007’de %1’lik azalma görüldü. Miktar olarak azalma olsa da ihracat geliri 356 milyon dolardan 403 milyon dolara yükseldi.
Narenciye ihracatında miktar olarak %21’lik azalma olurken, elde edilen dövizde %8’lik bir artış oldu.
İhracatımız miktar olarak azalsa da ihracatçı, doların değerinde yaşanan düşme nedeniyle elde ettiği dövize sevinemiyor.
Türkiye, yaş meyve ve sebze üretimini ve kalitesini arttırıcı yönde tedbirler alması durumunda dünya pazarlarında çok hızlı bir şekilde ilerleyecektir. Bu imkan değerlendirilmelidir.
*Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı