HES’lere karşı çıkan çevreci gruplar, Bölge İdare Mahkemelerine açtıkları davalarla, HES’lerin yapılmasını engellemeye çalışırken, son olarak açılan davada Giresun’un Bulancak ve Piraziz ilçesi sınırları içerisinde yar alan Pazarsuyu Havzasına kurulması planlanan 7 HES inşaatı Ordu Bölge İdare Mahkemesi kararınca durduruldu.
Giresun Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ali Dursun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin enerji gereksinimi bahane edilerek Doğu Karadeniz yöresinin adeta bir sarmal altına alan HES projelerinin bölgenin doğal yaşam alanlarına verdiği geri dönüşümsüz zararları nedeniyle bölge halkının bu projelere karşı verdiği tepki ve hukuki mücadelenin devam ettiğini söyledi.
Giresun’un Çanakçı, Çömlekçi, Harşıt, Gelevera, Keşap ve Pazarsuyu dereleri üzerine 94 HES inşaatı kurulmasının planladığını ve bunun 43’ünün yapımının devam ettiğini anlatan Dursun, “Bu 43 şirket su anlaşmasını yaparak inşaat çalışmalarına başladı. Bizler ülkemizin enerji ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ancak bu ihtiyacın bu şekilde karşılanmasına karşı çıkıyoruz. Su gibi hayati konunun asla ticareti olamaz. Su sadece insanın değil, tüm canlının ve doğal yaşamın ihtiyacıdır. Bir şirkete bir derenin ve akarsuyun 49 yıllığına verilmesi ne kadar doğrudur? Su asla bir ticari ‘meta’ olamaz. Bunun için tüm Karadenizli de HES’lere karşı büyük alerji oluştu. Bu katmerleşerek de oluşmaya devam ediyor” diye konuştu.
“HES’LER EKOSİSTEMİN ZİNCİRİNİ KOPARACAK”
Doğu Karadeniz’in birçok vadisinin dünyada eşi benzeri bulunmayan doğal güzellikleri, endemik bitki örtüsü, jeolojik yapısı, fauna ve florası ile bütünleşik bir yapıda, tarihi ve coğrafi konumu gereği dünya genelinde korumada öncelikli 200 ekolojik alan arasında yer aldığını vurgulayan Dursun, şunları söyledi:
“Bu vadilerde sadece insanlar yaşamamaktadır. Bu vadilere ve insana su hayat vermekte ve buralarda binlerce canlı yaşam bulmaktadır. Su sadece insanların hakkı değil, tüm ekosistemin hakkıdır. HES’ler ekosistemin zincirini koparacaktır. İş işten geçmeden, yöre halkı başına gelecekleri görerek suyuna, deresine, vadisine ve geleceğine sahip çıkmak için var gücü ile mücadele etmelidir. Biz buna öncülük yapmaktayız. Bu topraklarda yüz yıllardır yaşayan insanlar olarak doğal yaşam alanlarımızdan göç etmek istemiyoruz. Bizler, vadilerimizde HES istemiyoruz.”
“SU AKAR TÜRK BAKAR”
HES inşaatları yapan şirket sahiplerinin, bundan yıllar önce yöreye gelen bir Alman mühendisin latifeli olarak “Su akar Türk bakar” sözünü meşru kılmak istemeye çalıştığını ifade eden Dursun “Alman mühendis bizi müsrif gibi anlatmaya çalışmış. İşin gerçeği bu değil. Evet, su akar, bizler de diğer canlılar gibi bunun zevkine varırız ve de mutlu oluruz. Yaşam kaynağımızı hep birlikte karınca kararınca paylaşırız. Tüm mücadelemiz de budur” diye konuştu.
Kaynak : Yeni Tirebolu – 19 Mart 2011