Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türk tarım sektörünün 70 milyon insanı beslediğini, 30 milyon turistin karnını doyurduğunu, üstüne 11,5 milyar dolarlık gıda maddesi ve tarım ürünü ihraç ettiğini belirterek, çalışan 100 kişinin 24-25 tanesinin de tarımda çalıştığını söyledi.
Eker, Türkiye dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğunu ama tarımsal üretim değeri açısından ise dünyanın 8. büyük ekonomik gücü olduğunu kaydetti.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa düzenlenen ”Tarım Teknik Liseleri, Tarım Teknolojileri, Hayvan Sağlığı, Laboratuvar Hizmetleri Alanlarında Sektörle İşbirliği Çalıştayı”na katıldı. Çalıştaya, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukcu da katıldı.
Bakan Eker, çalıştayda yaptığı konuşmada, dünyanın giderek tarımın ve tarımla ilişkili sektörlerin daha çok ağırlığını hissettirdiği dönemlere gittiğini belirterek, kentleşme, sanayileşme ve onun yarattığı çevre problemleriyle, bunların yol açtığı küresel ısınma ve bunun ortaya çıkardığı ekolojik dengeyle ilgili problemlerin beraberinde gıda endişesini getirdiğini anlattı.
Tarımın artık sadece insanların kendileri için üretim yaptığı bir sektör olmaktan çıkıp, başkaları için üretim yaptığı bir sektöre döndüğünü belirten Eker, bu nedenle tarımın sadece insanların belli bir bölgede sadece karınlarını doyurmak için yaptıkları bir faaliyetin adı olmadığını, tarımın giderek ekolojik dengeyi de dikkate alması gereken iktisadi bir faaliyet alanı olduğunu söyledi.
Bakan Eker, tarımda maliyet, pazar, fiyat, rekabet, standart, kalite gibi kavramların dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
”Çünkü dünyada artık bütün üreticiler sizin rakibinizdir ve artık bütün tüketicilerde sizin potansiyel müşterinizdir. Dünya böyle günlere geldi . Şimdi bütün bu girdilerin dikkate alınması gereken faktörlerin üstüne ilave edilmesi gereken çok önemli bir faktör daha var tarımsal üretim söz konusu olduğunda. Nedir bu? Bilgi ve teknoloji. Artık bilgi ve teknolojinin içine katılmadığı üretim prosesinde, sürecinde değerlendirilmediği bir iktisadi faaliyetten söz etmek mümkün değil. Hele hele multi disiplinel bir üretim faaliyeti olan tarımsal üretim söz konusu olduğunda bunun çok daha yüksek derecede önemli olduğunu akılda tutmamız gerekiyor. Bu çalıştay, bu sorunun cevabını arıyor. Onun için bütün sektör paydaşlarının meslek kuruluşlarının bu çalıştayda bulunması, katkı sağlaması tarımda bilgi ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması bunun tabana yayılması, bunun eğitim sisteminin tesis edilmesi çok önemli.”
-”POTANSİYELİMİZ, BİOÇEŞİTLİLİĞİMİZ”-
Bakan Eker, Türk tarım sektörünün 70 milyon insanı beslediğini, 30 milyon turistin karnını doyurduğunu, üstüne 11,5 milyar dolarlık gıda maddesi ve tarım ürünü ihraç ettiğini belirterek, Türkiye’nin dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğunu, tarımsal üretim değeri açısından ise dünyanın 8. büyük ekonomik gücü olduğunu kaydetti.
Çalışan 100 kişinin bugün 24-25 tanesinin tarımda çalıştığını ifade eden Eker, şöyle konuştu:
”Nüfusun önemli bir kısmının istihdamını bu sektör karşılıyor ve çok büyük bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyel, bizim bioçeşitliliğimizdir.
Bütün dünyada 12 bin civarında endemik bitki türü vardır. Türkiye’de 3 bin 905’i mevcut. Bütün Avrupa kıtasında 2 bin 400. Üretimin sürekliliği için yeni çeşitler gerekir, çünkü her biyolojik varlık bir süre sonra genetik özellikleri kaybeder doğal olarak, verimden düşer. Bizim elimizdeki endemik bitki zenginliği, bize sürekli yeni türleri yeni ırkları, yeni çeşitleri geliştirmeye imkan veriyor.
Bilgi ve teknoloji artık biz daha çok tarımda kullanmak mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla tarımsal eğitimi de daha çok önem vermek zorundayız.
13 tane okul var, 5’i ziraat, 4’ü veteriner sağlık liseleri, 2’si laborant, 2’si de gıda ile ilgili okul. Orta tahsil düzeyinde çok önemli bir ihtiyacı giderdiğini ve çok önemli bir boşluğu dolduruyorlar. Zaman içinde sürekli yenilenen bir alandır. Sadece eğitim ihtiyacının sürekliliğinden bahsetmiyorum. Bunu ne kadar formal hale getirirsek, ne kadar profesyonel anlayışla bunu yaparsak o kadar başarılı oluruz. Bunun tatbikattaki, sahadaki karşılığında o kadar yüksek düzeyde alınır. Bu anlayışla meseleye yaklaşmamız gerekiyor. Özellikle orta düzeydeki eğitimin teknolojinin geldiği aşamayı, sahanın taleplerini ve sorunlarını dikkate alacak şekilde güncellenmesi, pratikle ilişkisinin kurulması bizim için verimli çalışmalara konu olacaktır. Böylece tarım sektörünün temel problemlerinden biri olan verimliliği artırma imkanımızda olmuş olacak.”
Kaynak : Ekotrent