Necati Doğru
Tekel’in içki bölümünün büyüklü-küçüklü 17 fabrikası vardı. Hemen hepsi yenilenmişti. Devlet, Hazine’den destek vermiş, görev zararlarını kapatmıştı. O yıllarda bu 17 fabrikanın bağlı olduğu Tekel’in İçki Bölümü’nün başında genel müdür olarak Esen Ataay bulunuyordu.
30 yıldır çalışıyordu.
Esen Ataay biliyordu.
Her şeyin farkındaydı.
Fabrikalar en yeni teknoloji ile donatılırken yenileme işini genellikle LİMAK, NUROL, ÖZALTIN gibi özel sektör şirketleri yapıyordu. Çok değerliydi fabrikalar. Sözgelimi Bilecik fabrikası Avrupa’nın en yeni teknolojiye sahip tek başına ederi en az 100 milyon dolar olan bir fabrikaydı. Tekel’in içki bölümünde stoklarındaki işlemeye hazır hammaddeler kuru üzüm, üzüm alkölü, anason, şişe, etiketin para olarak değeri de 100 milyon doları geçiyordu. TEKEL’in 81 ildeki Başmüdürlüklerinin depolarında üretilmiş, şişelenmiş, etiketlenmiş, tüketiciye satışa hazır, içki stoklarının değeri de 30-35 milyon doları bulmaktaydı.
***
TEKEL satılacaktı.
İçki bölümünün müdürü Esen Ataay, yatırımları yıldırım hızıyla tamamlıyordu. Sanki TEKEL’in fabrikalarını alacak olanlara fazla bir yük gelsin istenmiyordu. Maliye Bakanlığı ve Özelleştirme İdaresi de söz ve karar birliği yaptı,
17 fabrikada çalışan 5 bin TEKEL işçisinin birikmiş kıdem tazminatlarını, devletin sırtından ödedi.
İşçi kıdem yükü sıfırlandı.
İhale açıldı.
LİMAK-NUROL-ÖZALTIN ortaklaşa ihaleye girdiler ve en yüksek fiyat olan 292 milyon dolar ödeyerek TEKEL’in içki bölümünü aldılar.
Alana ballı börek olmuştu!
TEKEL satılırken soyulmuştu.
100 milyon dolar hammadde stoku, 30 milyon dolar içki stoku vardı. İşçilerin kıdem yükü sıfırlanmış, yeni sahiplerine istediği işçiyi işten çıkartıp istediği işçiyle çalışma imkanı hazırlanmıştı. Fabrikaların içinde tekinin değeri 100 milyon doları geçenler de vardı. Devletin bu değeri 292 milyon dolara satılmıştı.
***
Onu alan LİMAK- NUROL-ÖZALTIN ortaklığı kurdukları “MEY” adlı şirketin başına genel müdür olarak her şeyden haberli Esen Ataay’ı getirdiler. Bu yasalara ve iş ahlakına aykırıydı. Kimse yasa ve ahlak dinlemiyordu. Tekel’in o günlerdeki dünyasında Esen Ataay’ın çok yüksek bir maaş ve birkaç milyon dolar transfer parası aldığı söylendi. Esen Ataay, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Özelleştirme İdaresi Başkanı bu üç insan TEKEL’in bu 17 fabrikasının, hammadde stoklarının, içki stoklarının, kıdemi sıfırlanmış emek gücünün en az 1 milyar dolar edeceğini en iyi bilen kişilerdi.
Bilmezden geldiler.
Görmezden geldiler.
Duymazdan geldiler.
Devletin malı 292 milyon dolara gitti, onu alanlar şirketin başına “bilmezden-duymazdan-görmezden geleni” genel müdür yaptılar ve 292 milyon dolara aldıkları TEKEL’in 17 fabrikasını Amerikan şirketine 950 milyon dolara sattılar. Danıştay, geçen hafta işçilerin sendikası Tek-Gıda İş’in açtığı davayı görüştü ve “TEKEL’i satılırken soyduran bu kararı” bozdu. İdare Mahkemesi, davayı yeniden görüp kararını verecek. Bakalım kim hesap soracak? Soyduranların burnundan kim getirecek?
27 Temmuz 2008 – Vatan