Türkiye gibi ekmek temelli beslenen ülkelerde buğday fiyatları geçen yıla göre % 50-100 oranında artıyor.
Son aylarda dünya genelinde temel gıda ürünlerinin fiyatlarında bir artış yaşanıyor. Asya ülkelerinde pirinç, Latin Amerika ülkelerinde mısır ve fasulye, Türkiye gibi ekmek temelli beslenen ülkelerde buğday fiyatları geçen yıla göre % 50-100 oranında artıyor.
Bu fiyat artışları her ülkenin beslenme kültürüne göre yoksul tüketicileri, ücretli çalışanları, halkı olumsuz etkiliyor. Çok uluslu büyük tarım şirketleri, tüccarlar ise fırsatları değerlendirerek kazançlarına kazanç katıyor. Türkiye’de son günlerde yaşanan pirinç sorunu da bu sürecin bir parçasıdır.
Dünyada açlık ve kıtlığın ürkütücü boyutlara ulaşmasının, tarım alanında ciddi krizlerin baş göstermesinin başta gelen nedeni de uluslararası finans kuruluşlarının büyük tarım ve gıda şirketlerinin çıkarlarını koruyan politikalarıdır. Ülkemizde de tarımın bu duruma gelmesinin sorumluları, yıllardan bu yana tarımsal politikaların dümenini IMF, Dünya Bankası ve AB Ortak Tarım Politikasına bırakan hükümetlerdir.
AKP Hükümeti de IMF ve Dünya Bankası’nın buyruğu ile,
· Tarımdaki tüm destekleri kaldırırken, üretimden kopuk verilen Doğrudan Gelir Destek oranlarını düşürüyor;
· Tarımdaki destekleme kuruluşlarını birer birer özelleştiriyor;
· Tarımsal kredi faizlerini piyasa oranlarına endeksleyerek küçük üreticileri, çiftçileri mağdur ediyor,
· Tarımsal ürün fiyatlarını maliyetin altında belirliyor,
· Çiftçilerin tarımsal üretimde kullandığı suyu ücretlendiriyor.
Bu IMF güdümlü neo liberal tarım politikaları sonucunda, Türkiye’de neredeyse her 50 saniyede bir küçük üretici, çiftçi mesleğini terk etmek zorunda kalıyor. Yani çiftçi üretici iken, sadece tüketici konumuna getiriliyor ve işsizler ordusuna katılıyor.
Uygulanan IMF politikaları nedeniyle çiftçiler yoksullaşıyor. Üretimden vazgeçiyor. Türkiye her yıl buğday üretimi için 9 milyon hektar arazi ayırıyordu. Uygulanan yanlış fiyat politikaları nedeniyle son yıllarda 2 milyon hektara yakın arazi üretimden çekildi, yani üretim dışına düştü.
AKP hükümeti tarımsal üretimi desteklemiyor. TMO aracılığıyla piyasada üretici ve tüketici lehine yeterli alım yapmıyor. TMO’nun olmadığı piyasada tüccar ürünlerin alım fiyatını düşük belirleyerek çiftçiyi, satış fiyatını yüksek belirleyerek tüketiciyi sömürüyor, sıkıntıların artmasına yol açıyor.
Şu çok açık ki, açlık ve kıtlık çeken bir ülke durumuna gelmek istemiyorsak, bu politikalardan vazgeçmek ve tarım alanındaki köklü tahribat daha fazla artmadan önlemler almak gerekiyor.
– Çiftçiliği ve küçük üreticiliği tüketen, tarım alanında çalışan emekçileri yoksul ve mağdur eden IMF, Dünya Bankası, AB politikaları yerine Türkiye gerçekliğine uygun sosyal bir tarım programı uygulamaya konulmalı,
– TMO, görevini yerine layıkıyla getirmeli; bu kuruma piyasayı şirketler değil, üretici ve tüketici lehine düzenleyebilecek uygunlukta yöneticiler atanmalı,
– Doğayla barışık organik tarım teşvik edilmeli; çiftçiye ve küçük üreticiye destek verilerek çağdaş ve modern tarıma aşamalı bir dönüş yapılmalı,
– Çiftçileri üretimden pazarlamaya kadar olan zincire egemen kılacak örgütlenmeler, kooperatifler teşvik edilmeli, çiftçi sendikalarına koyulan yasal engeller kaldırılmalıdır.
Kaynak:20 Nisan 2008 / ayrıntılıhaber.com