Çiftçi-SEN’in ev sahipliğini yaptığı, Via Campesina Ortadoğu ve Kuzey Afrika toplantısına (MENA) gelen Hindistan Kırsal liderlerinden arkadaşımız Yudvir Singh ile Hindistan’daki çiftçi intiharlarını konuştuk. Hergün gazetelerden okuduğumuz Hindistan çiftçi intiharlarının buyurun birinci ağızdan dinleyin. Keyifli okumala!.
RÖPORTAJ: Abdullah Aysu
ÇEVİRİ: Tarık Nejat dinç
Adım Yudhvir Singh. Çiftçiyim. Meyve bahçelerim var. Portakal ve limon yetiştiriyorum, ayrıca ağaçların arasında baklagil üretiyorum. Baklagiller insana ve toprağa besin olarak kullanılıyor.
Örgütünüzü biraz tanıyabilir miyiz?
Bağlı olduğum örgütün sekreteriyim. Örgütümüzün adı; Bhartiya Kisan Union (BKU), Hindistan Çiftçi Örgütü. Hindistan’da 29 devlet var. örgüt olarak ülke genelinde ortak politikalarımız var. Her devlet ölçeğinde ise bağımsız temsilliyetimiz var. Sorunlar bazında örgütleniyoruz.
Devlet bazındaki sorunlar devletlerle, ulusal ve uluslar arası sorunlar ise uluslar arası koordinatörlükle çözülüyor. 1999’dan beri La Via Campesina üyesiyiz. Uluslararası sorunların çözümü ve mücadeleler La Via Campesina tarafından belirleniyor ve uygulanıyor. Biz Güney Asya Via Campesina bölgesine dahiliz. Via Campesina Güney Asya Bölgesi Nepal, Srilanka, Hindistan ve Bengaldeş’den oluşuyor.
Örgütümüzün bir Ulusal Koordinasyon Komitesi var, beş kişiden oluşuyor. Bu komite beş bölgeyi temsil ediyor. Bölgelerde 5 eyalet var. Burada eyalet bazında örgütleniyoruz. Eyaletlerin içinde de ufak bölgeler var. Her ufak bölge içinde 6 blok var.
Ulusal düzeyde toplantılar Via Campesina toplantılarından üç ay sonra yapılıyor. Ulusal koordinatörlük Via Campesina tarafından alınan kararları adapte ediliyor. Eyalet bazında ayda bir toplantı oluyor. Sonra Eyalet içindeki bölgeler toplantı yapıyor. Bölgelerden sonra da bloklar seviyesinde toplantılar gerçekleştiriliyor.
Şu anda süren bir mücadeleniz var mı?
Evet var. Şu anda kimyasala karşı bir kampanya yürütüyoruz.
Bu kampanyadan biraz söz eder misin?
Hükümet şirketlerin etkisinde. Onlarla birlikte davranıyor. Kimyasal kullanımını teşvik ediyor. Biz de buna karşı seminerler veriyoruz. Ulusal düzeyde bilgilendirme yöntemlerini anlatıyoruz. Bu konuda ayın başında 500 çiftçi ile eğitim yaptık. Onlar da kendi bölgelerinde yapacaklar.
GDO’lu tohumlarla üretim ne durumda sizde?
Bizde GDO’lu pamuk meselesi var. Bu mesele bizde 2003 yılında başladı. Biz başından beri karşıydık. Şimdi GDO’lu pamuk projesinin başarısızlığı ispatlandı. Başarısızlığı şu; verimlilik düşüyor. Kimyasal kullanımı sonucunda her sene yeni zararlılar ortaya çıkıyor. Süper dayanıklılık gösteren böcekler oluşuyor. Örneğin dayanıklılığı artan beyaz arı zararlısı yüzünden bütün mahsuller yok oldu.
2002 yılında 3300 pamuk çeşidimiz vardı. 2015 yılına geldiğimizde yerel çeşitlerin hepsi gitti. Kalmadı. Piyasada tek kalan GDO’lu (BT) pamuk çeşidi. Çiftçilerin de bu nedenle tohum konusunda herhangi bir seçim şansı kalmadı. Bu tohuma mahkûm kaldı. Bu sadece tek bir ürün çeşidinde başımıza gelen bir durum. Diğer uygulanan çeşitlerde de hiç yerel tohumuz kalmadı. Kalan ürünlerde de yapılırsa hiç yerel tohumumuz kalmayacak. Şu an hükümet GDO’lu hardalın önünü açıyor. Biz de buna karşıyız.
Biz burada Hindistan’daki çiftçi intiharlarını basın ve medyadan sıkça duyuyoruz. Çiftçi intiharları konusunda neler söylemek istersiniz?
Evet, çiftçi intiharları hep oluyor. Hindistan genelinde 17 yılda 300 bin çiftçi intihar etti. Çoğunluğu pamuk üreticisi. Andra Presh’te sulu tarım yapılmıyor. Bu bölgedeki üretim yağmura bağlı. GDO’lu pamuğun özelliği daha fazla su istemesi. Bu nedenle intiharların çoğunluğu bu bölgelerde oldu.
İntiharların bir diğer sebebi; şeker yetiştiren çiftçilerin yaptığı sözleşmeli üretim. Çoğu sözleşme yaptıkları şirketlerden paralarını alamadılar. Son iki yılda uluslar arası piyasalarında şeker fiyatı düştü. Şirketler çiftçilere iki sene önce az bir para verdiler. Bu sene hiç vermediler. İntiharların bir kısmı şeker kamışı üreticileri arasında yeni oldu.
Çiftçiler genellikle mahsule istinaden tefecilerden yüksek faizle borç alıyorlar. Bu borçları üretim sürecinde kullanmak zorunda oldukları girdileri satın almak ve geçimlerini, yaşamlarını sürdürebilmek için alıyorlar. Çiftçiler, hasat zamanında mahsulleri az çıktığında veya ürünlerine iyi fiyat alamadığından ya da paralarını şirketlerden alamadığında intihar ediyorlar.
Peki, çiftçiler ne şekilde intihar ediyorlar?
Ya pestisit (zehirli tarım ilacı) içiyorlar ya da kendilerini asıyorlar.
İntiharları önlemek için örgütünüz ne gibi çalışmalar yapıyor?
Bizim örgütümüzün güçlü olduğu yerlerde intihar az oluyor. Çiftçinin üretim aracı olan toprağını elinden alınmasını dayanışmayla engelliyoruz. İntiharların çok olduğu bölgelerde örgütlü olmadığımız bölgelerdir.
Karnaktika’da (şeker bölgesinde) arabalarla dolaşıyor, anons yapıyoruz. Örgüte başvurmalarını, dayanışma içine girmelerini sesleniyoruz. Eyaletlerde hükümete baskı yapıyor, geçici krediler vermesini sağlıyoruz.
Bir çiftçinin asgari geçimi devletin sorumluluğunda olmalıdır. Onu sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca merkezi hükümetten etkin bir ürün sigortası talep ediyoruz. Tabii afet halinde sigorta sistemi ile garanti talep ediyoruz. Belli bir sigorta var. Bölgeler bazındaydı sadece. O bölgede uygulanıyordu. Onu bloklara çektik. Ama biz şimdi onu tarla bazına çekmek istiyoruz.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
-
Serbest piyasa tamamen şirketlerin kontrolünde. Piyasa çiftçileri sömürme üzerine kurgulu, şirketler üretici ve tüketiciyi birlikte sömürüyor. Piyasayı regüle edecek kurumlar oluşturulmalı.
-
Hükümetler kimyasal meselesini çözmeleri lazım.
-
Uluslar arası bağlamda GDO’lu tohumlar yasaklanmalı. DTÖ, İkili Anlaşmalar ve Serbest Ticaret Bölgeleri anlaşmalarında tarım çıkarılsın.
-
AB ve gelişmiş ülkeler damping yapabilecek güçteler ve yapıyorlar. Yapmasınlar.
Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.