‘Artık Türkiye’de öyle bir noktaya geldik ki, gökte uçan kuşu kızarmış piliç, ormandaki ağacı odun, denizdeki balığı da sofrada meze olarak görüyoruz”
Bu sözler, günümüzde düşünmenin bile suç olduğu, ‘darbeci’ damgasını yediği bir süreçte, düşündüklerini korkmadan, çekinmeden söyleyen mangal gibi yürek taşıyanlar arasında bulunan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’e ait..
Acı ama gerçek, ülkede inanılmaz bir sindirme, tehdit, yıldırma ortamı var.
Bireyler üzerinde tarifi imkansız bir baskı oluşturulmuş durumda.
Tıpkı askeri darbe dönemlerinde olduğu gibi herkes birbirine şüphe ile bakıyor.
İhbar müessesesi çok hızlı çalışıyor.
İki kişi bir araya gelmeye korkar, düşündüklerini söylemekten çekinir, bazı kesimlerle görüşmekten kaçınır oldu.
İşte böyle bir ortamda Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’in Antalya’nın incisi konumunda olan Çıralı’daki imar sorunlarıyla, çarpık yapılaşmayla ilgili görüşleri ve bu çarpık düzeni anlatmak için verdiği örnekleri yabana etmemek gerekli.
Hükümetten destek alarak, sırtını iktidar partisini dayayarak Antalya’nın kaynaklarını talan eden, dağı taşı, ormanı, sulak alanları, meraları delik deşik eden rantçılar, yargı kararlarına rağmen kaçak yapıların yıkılmadığı Adrasan’a komşu Çıralı’ya diktiler şimdi de gözlerini.
Çivi çakmanın bile yasak olduğu, koruma altında bulunan Çıralı’nın imar sorunları bilinçli olarak çözümlenmiyor yıllardır.
Antalya ile ilgili kararları Başkent Ankara’dan, Bakanlıkların bürokratları veriyor.
İşte o cici bürokratlar, Çıralı’nın deniz kaplumbağalarının yaşam alanı olmasını da, Çıralı’da zengin kuş çeşitliği olmasını umursamıyorlar.
Çıralı’yı rant cennetine çevirmek, betona teslim etmek için çabalıyorlar.
Koltuğunun altına klasörünü alan Ankara’nın yolunu tutuyor.
İlk adres AKP Genel Merkezi, ardından görevini yapmadığı gibi, yanlışlara karşı çıkanları ‘rüşvetçi’ diye karalayan Çevre ve Orman Bakanlığı..
Diğer adres Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tutumunu anlatmaya gerek yok.
Korkulan o ki Adrasan gibi Çıralı’ya da kıyacaklar.
Orayı da cehenneme çevirecekler.
Yaşanmaz hale getirip, yıllardır beldelerini gözü gibi koruyan Çıralı halkını bezdirecekler, yıldıracaklar, kaçıracaklar.
Kimilerine de “ iş ve aş “ bahanesiyle yapımına çanak tutacakları çok yıldızlı tesislerde bekçilik, bahçıvanlık, çamaşırcılık, şoförlük, natırlık gibi işleri önerecekler.
Oysa Çıralı mutlak korunması gereken bir bölge.
Gelecek kuşaklara şimdiki haliyle miras bırakılması gereken eşsiz bir doğa harikası.
Çıralı’ya yolunuz düştü mü, konaklama şansı buldunuz mu bilmem ?
Bitki çeşitliğini, doğanın mis gibi kokusunu kuş sesleri destekler..
Sabahları hayal bile edemeyeceğiniz bir dingilikte uyanırsınız.
Çıralı’yı Çıralı olmaktan çıkarmak için organize bir çalışma yapılıyor son yıllarda.
Bir yandan vatandaşın zaten kısıtlı olan arazileri rantçılar ve Antalya’daki adamları tarafından satılın alınıyor.
Diğer yandan balık çiftlikleri ile denizi kirletilerek, kurtarılması gereken bir bölge konumuna düşürülmek isteniyor.
Çıralı’yı savunmasız bırakmak, hali hazır haliyle yaşanabilir olmadığını kanıtlamak, ya da öyle bir görüntü yaratmak için devlet eliyle bilinçli bir kötüleme kampanyası yürütülüyor.
Gözde bir turizm merkezi olmasına karşılık hala sağlık ocağı yok..
Dünyanın dört bir yanından turist çekmesine, bir gelenin bir daha vazgeçmesinin olanaksız olduğu cennet konumunda Çıralı’da bir PTT ofisi bile bulunmuyor.
Çıralı’da sergilenen bu tablo, aslında Antalya için biçilmiş bir rol olarak karşımıza çıkıyor.
Antalya’nın her yöresinde devam eden doğa talanı, tahribatı yarınlar için çok ciddi tehlikeler olarak karşımızda duruyor..
Gökte uçan kuşu kızarmış piliç, ormandaki ağacı odun, denizdeki balığa da sofrada meze olarak gören bir anlayış gerçekten hakim oldu kentimize ve ülkemize..
Dostlar yurdum insanına bir haller oldu.
Her şeyi paraya, kazanca göre yorumlayan, en yakınlarını bile çıkarı için bir çırpıda silen, kesesini doldurmak için kardeşini, yoldaşını bile satan bir anlayış ön plana çıktı..
Dindarlar kapitalizmi benimsediler.
Dinciler de bu karmaşa içinde Cumhuriyet rejimini, laik düzeni değiştirmek için fırsat kollar oldular..
Dün de yazdığım gibi hal ve gidiş kötü..
Hem de çok kötü..
Kaynak : http://www.haberantalya.com / 3 Mart 2011