Hayır’ı nasıl çoğaltabiliriz? (2)
16 Nisan Anayasa Referandumunun hileli sonuçlarına ilişkin değerlendirme ve tartışmalar sürüyor. Bu tartışmalardan birisi de kentte yaşayanların çoğunluğunun Hayır, kırda yaşayanların büyük bir çoğunluğunun Evet dediği üzerine. Bunun böyle olmadığını, tarımsal politikalara tepkinin nasıl Hayır’da buluştuğunu kent kent anlatmaya çalışacağım.
Kır denilince akla hemen köylülük yani tarımsal üretimde bulunanlar gelir.
Acaba gerçekten köylüler Evet mi dedi? Seçim sonuçlarının bölgesel dağılımına bakıldığında ilk başta doğru gibi gelen bu yaklaşım acaba doğru mu? Ülkenin batısını ve kıyı şeritlerinde oturanları kentliler olarak Bayburt ilinde yaşayanları ise tarımla uğraşan, kırsal kesimde oturan köylüler olarak düşünürsek böylesine bir tasniflendirme akla yakın geliyor. Veya bölgelerin tarımsal nüfus yoğunluğuna bakarak karar verirsek de gene akla yakın geliyor. Ama tarımsal nüfus yoğunluğu denilen gösterge de bizi yanıltır.
Çünkü bir bölgede tarım yapılabilen arazinin yüzölçümü düşükse o bölgede tarımla uğraşanların sayısı az olsa bile bu sayı tarım arazisinin yüzölçümüne bölündüğünde tarımsal nüfus yoğunluğu çok çıkabilir, nitekim “tarımsal nüfus yoğunluğu” dağlık arazilerde yüksek, geniş tarımsal ovalarda ise düşüktür. Yani tarımsal nüfus yoğunluğu denilen hesaplama yöntemi bize tarımla uğraşan nüfusun toplam sayısını vermemektedir. Bu nedenle “kırsal nüfus/köylüler Evet dedi” bakışı yanıltıcıdır.
Çünkü hem batıda, hem de kıyı şeritlerinde yoğun bir tarımsal üretim ve bu üretimi yapan büyük bir köylü nüfusu vardır. Bu analiz ve tartışmalara kolaycılığa kaçmadan irdelemek, araştırmak ve Hayır’cıları çoğaltmak için politikalar üretmek gerekir.
Konuya dönersek; Hayır’ın önde olduğu bölgeler aynı zamanda çeşitli tarımsal ürünlerin yoğun yetiştirildiği, tarımsal nüfus/köylü sayısının da yüksek olduğu bölgelerdir.
Edirne: Buğday, pirinç, ayçiçeği, şekerpancarı, buğday, susam, kolza domates, patlıcan, kavun, üzüm gibi ürünlerin yetiştirildiği bir bölgedir.
Şeker yasasından ve tarım politikalarından doğrudan olumsuz etkilenen Tekirdağ, buğday, arpa, yulaf, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, kolza, soğan, domates, sebze ve üzüm önemli geçim kaynaklarındandır. Şarap fabrikaları ve rakı fabrikası vardır. Şeker yasasının olumsuz sonuçlarını şekerpancarı üreticileri, TEKEL’in özelleştirilmesinin olumsuz sonuçlarını üzüm üreticileri, buğday politikalarının sonuçlarını buğday üreticileri yakından görmüşlerdir.
Kırklareli: Faal nüfusun büyük bir çoğunluğu bitkisel üretim, hayvancılık, balıkçılık, ormancılık ve avcılıkla uğraşır. Başlıca tarım ürünleri buğday, yulaf, mısır, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği ve kozadır. Türkiye’nin 1926 yılında kurulan ilk şeker fabrikalarından olan Alpullu şeker fabrikası Kırklareli’ndedir. Şeker politikalarının sonucunu fabrikalarının kapatılmasıyla da yakından görmüşlerdir.
Çanakkale: Ekilen arazi 200 bin hektara yakındır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, çavdar, susam, tütün, baklagiller (fasulye, nohut, bezelye ve börülce) dir. Zeytin ve zeytinyağının önemli üretim merkezlerinden birisidir. Sofralık üzüm üretimi de oldukça çeşitlidir. Ayçiçeği üretiminde Türkiye’nin ikinci ilidir. Çanakkale pembe domatesi tüketicilerin aradığı bir üründür. Hayvan yetiştiriciliği de önemli bir gelir kaynağıdır. Ezine peyniri piyasada aranan bir peynirdir. Bu ilimizde uygulanan tarım politikalarının olumsuz sonuçlarından nasibini almıştır.
Balıkesir: Kıyı alanlarda yoğun olarak zeytin yetiştirilmekte ve Türkiye’nin en kaliteli zeytinyağlarını üretmektedir. Zeytini narenciye, incir, pamuk, elma, armut, ayva ve üzüm takip etmektedir. Ayrıca iç bölgelerinde, baklagil, pancar, tütün, ayçiçeği, susam ve pirinç üretimi hakimdir. Balıkesir’de buğday, arpa, mısır, taze fasulye ,börülce, şeftali, domates, kavun, mandalina yetiştirilen diğer tarım ürünleri arasında yer alır. Türkiye’nin kuşkonmaz üretiminin neredeyse tamamı burada üretilmekte baklagil üretiminde de ilk sıralardadır. Hayvan yetiştiriciliğinin yapıldığı ilçeleri de vardır.
Manisa: Tahıl, baklagiller, sanâyi ürünleri, sebze ve meyvenin en çok yetiştiği illerden biridir. İl topraklarının yüzde 90’ına yakını tarımsal üretime uygundur. Türkiye’de kereviz ve karnabahar en çok Manisa’da yetişirilmektedir. Domates, patlıcan, pırasa, kabak, biber, fasülye, ıspanak ve bol miktarda lahana yetiştirilmektedir. Çekirdeksiz üzümün en çok yetiştirildiği yerdir. Manisa Türkiye’de bütün üzüm, tütün ve pamuk üretiminin dörtte birine, zeytin üretiminin sekizde birine, zeytinyağı üretiminin onda birine sâhiptir. TEKEL’in Alaşehir’deki Suma fabrikası özelleştirilmiş ve bunun olumsuz sonuçlarını üzüm üreticileri yakından yaşamışlardır. Jeotermal enerji santrallerinin ve madencilik yatırımlarının suları, toprağı ve havayı nasıl kirlettiğini ve üzüm üretimini nasıl olumsuz etkilediğini de yakından görmekte ve yaşamaktadırlar. Ayrıca AKP hükümetinin uyguladığı dış politikaların da olumsuz sonuçlarından da uzak değiller. Komşu ülkelerle yaşanan siyasal krizler nedeniyle yaş ve kuru üzüm ihracatı yapılamaz hale gelmiş, bir yıl önce 4,5- 5 TL’ye sattığı kuru üzümü bu yıl 2,5- 3 TL’ye satmak zorunda kalmışlardır. Üzüm-Sen’in 2016 Ekim ayında yaptığı “Üzüm üreticilerinin sorunları ve gıda egemenliği forumu”nda üreticiler bu sorunlarını masaya yatırmıştır.
Soma ve Kırkağaç: Manisa’nın üzüm üretiminin yoğun olduğu ilçelerinde Hayır oyu yüksek çıkarken “Tütün Yasası” nedeniyle tütün üretimini bırakıp madenlerde çalışmak zorunda bırakılan ve kapitalizmin doğrudan düşük ücretli işçileri haline getirilen ve 301 madencinin katledilmesinin yakın tanığı ve mağduru olan Soma ve Kırkağaç ilçelerinde ise Evet oyu fazla çıkmıştır.
Denizli: Başlıca tarım ürünleri; buğday, arpa, mısır, nohut, tütün, haşhaş, üzüm, zeytindir. Üzümden sonra, kavun, karpuz, elma, armut, vişne, kiraz, şeftali, bâdem ve nar bol miktarda yetişir. Sebze üretimi ise 250 bin tondur. “Tütün Yasası”nın olumsuz sonuçlarını en çok yaşayan illerimizden birisidir. Tütün üreticileri ise ürün desenlerini değiştirmişler bir çoğu üzüm üretimine başlamışlardır. Üzüm üretiminde yaşanılan problemleri ise yukarıda anlattım. Bu ilimizde de Hayır öndedir.
Uşak: Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, nohut, fasulye, burçak, fiğ, tütün ve haşhaştır. Tütün ve şeker yasalarının en fazla etkilediği illerden birisidir. Özelleştirme kapsamına alınan Uşak şeker fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikalarındandır ve köylülerin verdiği sermayelerle kurulmuştur. Referandumdan 1.5 ay önce de AKP hükümeti daha önce ton başına 210 TL olarak belirlediği şeker pancarı fiyatını 140 TL’ye düşürmüştür. Tütün Yasası nedeniyle binlerce üretici de tütün üretimini bırakmış, üretimi devam ettirenler de fiyat konusunda tütün alım şirketlerinin insafına bırakılmıştır.
İzmir: İzmir’de sadece kent merkezinde değil tarımsal üretimle geçinen bütün ilçelerinde Hayır oyu ezici bir farkla önde çıkmıştır.
Aydın: Aydın, potansiyeli ve ürün çeşitliliği bakımından tarımsal üretimin en önemli merkezlerinden biridir. Dünya incir üretiminde ilk sırada yer alan Aydın, kestane ve zeytin üretiminde Türkiye birincisidir. Meyvecilik ve sebzecilik oldukça önemli yer tutar. Tarıma elverişli olan arazinin neredeyse yarısı meyve ve sebzecilik tarımı amaçlı olarak ayrılmıştır . 2,5 milyon incir, 15 milyon zeytin, 1 milyona yakın turunçgil ağacıyla meyvecilik çok ileridir. Senede 110 bin ton incir, 110 bin ton zeytin ve 45 bin ton üzüm elde edilir. Sebzecilik, seracılık ve turfanda sebzecilik birçok gelişmiştir. Tarımsal üretim son dönemde yaygınlaşan Jeotermal Elektrik Santralları (JES) yüzünden problem yaşayan ilk illerden birisidir. Özellikle incir üretimi JES’ler çalışmaya başladığından bu yana hastalıklardan kurtulamamakta ve incir kurutulamama problemi yaşamaya başlamıştır. Jeotermal enerji ile seracılık yapılan Karpuzlu ilçesi ve Köşk ilçesi dışında Aydın ilinin diğer ilçelerinde Hayır ezici bir çoğunlukla öndedir.
Muğla: Dağlık bir arazi yapısına sahip olmasına ve ekime müsait arazi yapısı bulunmasına rağmen önemli ülkenin tarım üretim merkezlerinden birisidir. Tahıl, turunçgiller ve sanayi ürünleri tütün ve pamuk üretimi başta gelir. Yetiştirilen lahana, ıspanak, patlıcan, hıyar, domates, faulye, biber, soğan, bakla ve karnabahar başta İzmir ve İstanbul olmak üzere diğer illere sevk edilir. Ülkenin önemli zeytin ve zeytinyağı üretim merkezlerinden de birisidir. 2015 rakamlarına göre keçi yetiştiriciliğinde de 14. sıradadır. Muğla ilinde de ezici bir çoğunlukla Hayır çıkmıştır.
Antalya: Toprakları çok verimlidir ve çeşitli tarım ürünleri yetişir. Seracılıkta en ileri bölgemizdir. Ülkemizin çeşitli illerine ve yurt dışına satış yapılmaktadır. Keçi yetiştiriciliğinde 2. sıradadır. Komşu ülkelerle yaşanan siyasal krizler nedeniyle sebze ve meyve ihracatı yapılamaz hale gelince en fazla zarar gören illerimizden birisi olmuştur. Antalya’da da ezici bir çoğunlukla Hayır çıkmıştır.
‘Hayır’ı nasıl çoğaltabiliriz?
Mersin: Faal nüfusun çoğunluğu tarım sektöründe çalışmaktadır. Buğday, arpa, çavdar, pirinç, nohut, mercimek, domates, biber, patlıcan gibi birçok sebze ve pamuk yetiştilmektedir. Antalya’dan sonra sera alanı en fazla bu ilimizdedir. Turunçgiller bakımından da önemli üretim merkezidir. Sebze ve meyve ihracatı bakımından önemli merkezlerdendir.Keçi yetiştiriciliğinde 1. sıradadır. Türkiye’nin turfanda sebze ve meyve tedarikçisi olan bir ilimizdir. Komşu ülkelerle yaşanan siyasal krizler ve savaş nedeniyle tarımsal ürünlerin ihraç edilememesi nedeniyle önemli zararlar gören bölgelerden birisidir. Mersin ilinde de ezici bir çoğunlukla Hayır çıkmıştır.
Adana: Pamuk başta olmak üzere, buğday, ayçiçeği, zeytin, nar, mısır, narenciye (portakal, turunç, mandalina ve limon), muz, kivi, baklagiller, şekerkamışı, patates, domates, biber, marul, lahana, soğan, pirinç, soya, pamuk, üzüm, yerfıstığı, bakla, börülce, fasulye, hıyar, badem, karpuz, kavun, yenidünya gibi birçok ürün üretilir. Gerek ülke içindeki pazarlara gönderilir, gerekse de ihracatı yapılır. Komşu ülkelerle yaşanan siyasal krizler ve savaş nedeniyle tarımsal ürünlerin ihraç edilememesi Adana üreticilerine de mağdur etmiştir ve Adana’da da ezici bir çoğunluk Hayır çıkmıştır.
Hatay: Tarımsal ürün üretiminde buğday ve pamuk başta gelmektedir. Arpa, pirinç ,mercimek, sebze yetiştirilmekte gerek iç pazara gerekse de dış pazara satışı yapılarak gelir elde edilmektedir. Turunçgil, üzüm vb. meyve üretimi de yaygındır. Tarım ürünleri üretiminde seracılık ta yaygınlaşmaya başlamıştır. Suriye politikalarından da en fazla etkilenen illerin başında gelmektedir. Hayır bu kentimizde de önde çıkmıştır.
Eskişehir: Şekerpancarı, buğday, arpa üretilir, İl yüzölçümünün yüzde 24’ünü çayır ve meralar kaplar.Küçük baş hayvan yetiştiriciliği oldukça yoğundur.Özellikle Merinos koyunu üretiminde 2. sıradadır. Ve bu ilimizde de Hayır büyük bir oranda önde çıkmıştır.
Bilecik: Nüfusun büyük bir çoğunluğu tarımla geçinir. Buğday, baklagiller, arpa, mısır, nohut, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği, soğan, barbunya, havuç, sivri biber, domates, patlıcan, kıvırcık marul vb. üretilir. Ve bu ilimizde de Hayır önde çıkmıştır.
Referandumda Hayır ‘ın önde çıktığı Tunceli, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak, Bitlis, Hakkari, Van, Ağrı, Ardahan, Iğdır, Artvin gibi illerle ilgili ise kısaca şunları söyleyebilirim; farklı siyasal süreçlerden etkilendiklerinden ve büyük bir kısmında yıllardır süren çatışmalı bir ortamın tercihlerinin belirleyici olduğu aşikardır. Ancak devletin uyguladığı şiddet ve güvenlik politikaları nedeniyle hayvan yetiştiricilerinin otlak, mera ve yaylaklara çıkamadığı geçmişte Ortadoğu’ya canlı hayvan ve karkas et ihraç eden bir ülke iken şimdi canlı hayvan ve et ithal eden bir ülke konumuna geldiğimiz unutulmamalıdır.
Sonuçta; buğday, mercimek vb. ürün ihraç eden, canlı hayvan, karkas et ihraç eden bir ülke iken ithal eden bir ülke haline geldik. Bu durumun referandumda etkisinin olmadığı düşünülebilir mi? Kırsal kesim yani “köylüler Evet dedi, kentler Hayır dedi” denilebilir mi? Ayrıca Hayır oylarının çok çıktığı bu illerden Uşak, Bilecik, Kırklareli, Çanakkale hariç hepsi AKP’nin çıkarttığı Büyükşehir/Bütünşehir yasası sonucunda, köylerinin, belde belediyelerinin, il genel meclislerinin tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırıldığı, mal varlıklarının, otlak ve meralarının merkezi idareye devredilip özelleştirilmelerinin önünün açıldığı illerdir.
Sonuç iyi değerlendirilmelidir
Sol ve sol akademisyenler “Kentler Hayır dedi, kırsal kesim/köylüler Evet dedi” kolaycılığına kaçmadan referandumda Hayır oyu verenlerin sosyal, siyasal ve ekonomik gerekçelerini iyi araştırarak referandum sonuçlarını değerlendirmelidirler. Bir önceki yazımdan tekrarlarsam “Uygulanan enerji, su ve gıda politikalarıyla tohumunu, suyunu, toprağını ve üretme hakkını kaybetmeye başlayan ve toplumsal mücadelenin en önemli dinamiklerinden birisi olacak olan küçük üreticilerle nasıl buluşulacağına dönük çabalar ve politikalar söz konusu olamazsa başarı şansımız yoktur.”
Onlara ulaşmamız onların sorunları üzerinden gerçekçi politikalar üretmemiz, onlarda farkındalık yaratarak onlarla birlikte mücadeleyi örgütlememiz gerekir. Kırsal nüfusla/köylülerle nasıl buluşuruz, Hayır’ı nasıl büyütürüz, onlarla birlikte mücadeleyi nasıl örgütleyebiliriz? Sorusuna cevap arayışım bir dahaki yazıya kaldı.
Kaynak : Birgün – 10 Mayıs 2017