İran Riyali yüzde 60’a yakın değer kaybetti. Ama bunun ikinci ve büyük etkisi enflasyon yoluyla İran halkının cebine olacak.
ABD ve AB’nin yürürlüğe soktuğu ambargo ve mali blokaj İran üzerinde etkili olmaya başladı. Ekonomik kuşatma altındaki İran’da, önce mali kesimde sonuçlar ortaya çıkıyor. İran Riyali’nde ağustos ayından itibaren başlayan değer kaybı, son bir haftada daha hızlı bir biçimde seyrediyor.
Aralık 2011’de dolara karşı kuru 15 bin olan riyal, önceki gün 37 bin seviyesine kadar çıktı. Döviz kurunda bir yılda iki kattan fazla değer artışının (Riyalde değer kaybı) birçok sonucu ortaya çıkacak.
Ülkemizde de 1994 ve 2001 krizlerinde tanık olunduğu gibi, döviz kurunda kayda değer bir artış en başta ekonomik birimlerin zihninde ‘ne oluyoruz?’ sorusunun belirmesine yol açar. Malum ambargo ve blokaj nedeniyle İran döviz varlıklarını esnek ve akışkan biçimde kullanamıyor. Kimi kaynaklara göre, ambargolar öncesinde kabaca 110 milyar dolar döviz rezervi bulunan İran’ın, 60 milyar dolarlık bir kullanılabilir rezerve gerilediği belirtilerek bunun ithalatı karşılama oranı da 13 ay olarak hesaplanıyor. Petrol ithalatı ambargo nedeniyle gerilediği için gelirleri de hızla gerilemiş durumda.
İran’ın, ekonomideki günlük akışı yürütebilmek için, en azından gıda ihtiyacı için ithalat yapmak zorunda olduğu sır değil. Eldeki döviz rezervinin asıl işlevi de bu olacak. Ama olası bir savaş durumunda askeri amaçlı olarak da bu rezervlere ihtiyacı olacak. Altınların çeşitli hesaplardan Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden İran’a gitmesinin ana nedeni de el altında kullanılabilir biçimde hazır tutma kaygısı.
Rezerv durumu böyle iken, bir de İran yurttaşlarının döviz tutma tercihindeki artış ortaya çıkınca, kurun fırlaması sürpriz değil. Bunu ‘üç-beş spekülatörün işi” diye görme hatası da siyasetçilere özgü olsa gerek; Ahmedinecad’ın yaptığı gibi. Döviz spekülasyonu yaptığı iddia edilen kişiler tutuklanırken, daha sıkı kambiyo kontrolleri de devreye sokuldu.
İran Riyali yüzde 60’a yakın değer kaybetti. Ama bunun ikinci ve büyük etkisi enflasyon yolu ile hanehalkının cebine olacak. İlk çeyrekte yüzde 22 seviyesine çıkan enflasyonun yüzde 50’lerin üzerine çıkması kaçınılmaz.
İşin kötü tarafı, mevcut durumun iyi yönetilememesine ilave olarak, polisiye önlemler nedeniyle de serbest piyasada oluşan fiyatların oluşmasına engel konulmuş oldu.
Şimdiden, bu tablo toplumsal kıpırdanmayı da başlattı. İran’da 1979 devriminin ilk hareketlerinin ortaya çıktığı Tahran Çarşısı, dün kepenk kapattı. Gösteriler oldu.
Mısır’daki Arap Baharı başkaldırısının ardındaki nedenlerden biri de, 2008 yılında zirveye ulaşan genel gıda fiyatları idi. Hanehalkının harcama sepetinde yüzde 40 gibi yüksek bir oranda yer tutan gıda harcamaları, bu yüzden Mısır’da her yerde olduğundan daha fazla etkili olmuştu. Şimdi benzer bir tablo ambargo ve mali blokaj altındaki İran üzerinde de kendini göstermeye aday. Döviz kuru artışı, yüksek enflasyon getireceği gibi ekonomik ve ticari yaşama da getireceği belirsizlik nedeniyle olumsuz etkileyecek. İranlılar, karşı karşıya bulundukları bu duruma ‘Batılıların kıskacı’ nedeniyle geldiklerini düşünecekler belki; ama rejimin katı yapısından ve asgari reformları yaşama geçirememenin de sonucu olduğunu kabul etmek zorundalar.
Kaynak: Gazeteler.com – 5 Ekim 2012