Çay-Sen 17 Nisan Dünya Çiftçi Mücadeleleri Günü’nde eylemdeydi. Rize Çay-Kur binası önünde çay fiyatlarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Bu yıla ait açıkladıkları referans fiyatın 1,75 lira olduğunu belirtilen açıklamada, çay fiyatlarının nasıl belirlenmesi gerektiği de ayrıntılı olarak belirtildi. Açıklama Şöyle:
2011 yılında gübre fiyatları yüzde 35, bu yıl (2012) ise yüzde 25 artırılmıştır. Bu yıl Nitrat gübre 745, Kompoze ise 1075 Liradan satılmaktadır. Biz gübre hammaddesinde dışa bağımlı olduğumuzu biliyoruz. Fakat buradaki asıl mesele, dövizin artmaması, hatta yerinde saymasına rağmen bu zamlar neden bu kadar yüksek tutulduğudur. Devletin yapmış olduğu diğer zamlara (elektrik, doğalgaz, akaryakıt vs) bakılacak olursa açıklarını dolaylı vergiler ve zamlarla kapatmaya çalıştığı aşikardır.
Ayrıca, devletin Sünni gübreden vaz geçen, dışa bağımlılığı azaltmayı düşünün bir politikası yoktur. Biz buradan yıllarca söylediğimizi bir kez daha haykıralım; ülkemizde hayvancılık desteklensin, geliştirilsin ve doğal gübrelemeye dönelim. Geri dönüşümü olmayacak şekilde topraklarımız elimizden çıkmaktadır, çoraklaşmaktadır.
Yaş çay sezonu geldikçe ilgili, ilgisiz bazı kuruluşlar kendi çaplarınca istedikleri zamları açıkladıklarını görmekteyiz. Bu açıklanan zamanların hiç biri maliyet hesabına göre olmadığı gibi, sadece yapılması gereken zorunlu bir görev açıklaması olarak görüyoruz. Bugün yaş çay üreticilerinin yüzde 85’i, beş dönüm çaylıkta tarım yapmaktadır. Masraflar çıktıktan sonra sezon boyunca gelirinin karşılığı, aile yevmiyesini hesabın içerisine koymadığımız halde tüm yıl geliri 6.850 liradır. Bu parayı on iki aya bölersek aylığa düşen 570 lira olacaktır. Bugün asgari ücretin bile 700 lira olduğu bir ülkede çiftçinin sefalet ücretinin ne kadar olduğunun gerçeği anlaşılmaktadır.
Çay üreticileri Sendikası olarak her yıl ‘Referans Taban Fiyatı’ açıklamaktayız. Geçen yıl ki referans fiyatımız 1,54 liraydı. Bu yıl bu fiyatın üzerine en az enflasyon miktarı ve refah payını eklersek, elde edeceğimiz rakam 1,75 lira olacaktır. Devlet her yıl büyüme rakamları açıklamaktadır. Bu rakamlar yüzde 6-7-8 gibi küçümsenmeyecek rakamlardır. Oysa çalışanlarına, emeklilerine ve üretenlerine bu büyüme rakamlarından payına düşeni vermemektedir. Bu yüzdendir ki, bu ülkede emeği ile geçinenlerin ücretleri her geçen yıl erimekte sefalet ve açlık sınırına dayanmaktadır.
Bizim hesaplamalarımıza göre, aynı masraflar çıktıktan sonra yaş çay üreticisinin eline geçecek para 2012 yılı için 11.900 liradır. Bununda aylık karşılığı 990 lira olacaktır. Bu bile Türkiye standartlarında, sendikaların hesaplamalarına göre açlık sınırı rakamıdır. Çünkü bu gelir kişiye göre değil, aileye göre hesap edilmiştir. Demek ki, Türkiye de çiftçiler iyi paralar kazanmıyorlar. İyiden öte çok daha kötü ve zor şartlarda geçimlerini idame ettiriyorlar.
Yaş çay üreticisi bankaların kredi aldatmacası ile pençelerinin altındadır. Üretici daha toplamadığı çayın parasını bankaya, esnafa ve kooperatife borçlanmıştır. Yaşamak için yemek zorunda, yaşamını bir şekilde idame ettirmek durumundadır. Oysa bu yaşam kısır bir döngüdür. Yani sürekli borçla dönen, sürdürülmeye çalışılan bir hayattır. Ama bu nereye kadar sürecek.
Hakkını arayanın bu ülkede terörist ve vatan haini ilan edildiğini biliyoruz. Parasız, bilimsel, çağdaş ve nitelikli öğrenim isteyen öğrenci ve öğretmenlerin baskı ve zorla taleplerinin bastırıldığı, göz altıların yaşandığı, gazlandığı, yıllarca hapis cezasının istendiğini biliyoruz. Bu şiddet ve baskılanma içerisinde tarımla uğraşan üreticilerin seslerini çıkartamamasını çok da yadırgamamak gerekir. Üreticinin örgütlenmesindeki engelleri kaldırmayan, hatta engeller çıkartan AKP iktidarından beklediğimiz fazlada bir şey yoktur. Üretici tüm bu olumsuzluklara rağmen örgütlenmesine ve hakkını aramasına devam edecektir. 2012 yılında tüm yaş çay üreticisine sağlık ve esenlikler diliyoruz.
ÇAY ÜRECİCİLERİ SENDİKASİ adına Gen. Bşk. Recep MEMİŞOĞLU
ÇAY FİYATI BİZCE NASIL HESAP EDİLMELİDİR
Çay Üreticileri Sendikası olarak yaş çay fiyatı hesaplanırken aldığımız kriterleri basınla paylaşmak istiyoruz. Kamuoyunun bu açıkladığımız ‘Referans Fiyatın’ nasıl elde edildiğinin bilinmesini ve görünür kılınmasını sağlamaktır amacımız.
1. Geçmişte olduğu gibi çay tarlasının başlangıç ekiminden, hasat dönemine kadar ki masrafların hesap edilmesi yetmemektedir. Bu yöntem bizce gerçekçi değildir.
2. Devletin bir asgari ücret politikası ve olması yanında, işçi sendikalarının yaptıkları bilimsel çalışmalar sonucu dört kişilik bir ailenin yaşamsal zorunluluklarını yerine getirebilmeleri için açlık ve yoksulluk sınırlarını belirledikleri rakamlar vardır. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.047 lira, yoksulluk sınırı ise, 3.312 liradır.
3. Hal böyle olunca, bizim de yaş çay üreticilerinin ortalama üretim alanı ile ele geçen miktarı bulmak gereği vardır.
4. Yaş çay üreticilerinin yüzde 85’i 5 dönüm çaylıkta üretim yapmaktadır. 5 dönüm çaylıkta bir yılda ortalama elde edilecek çay miktarı 8 tondur. 8 ton çayın 2011 yılı karşılığı 8.800 lira olmaktadır.
5. Çayın toplatılması + taşınması(nakliye) + gübrelenmesi + budanması, bu masrafların toplam karşılığı 1.950 liradır( bu rakamın içerisinde aile içerisindeki yevmiye hesap edilmemiştir).
6. 8.800 – 1.950 = 6.850 lira üreticinin tüm yıl toplam geliridir. Toplam gelirin 12 aya bölünmesi durumunda elde edilen rakam 570 lira olacaktır.
7. Bu miktarın devletin açıkladığı asgari ücretten bile aşağıda olduğu görülmektedir. Zaten sendikaların açıkladıkları açlık ve yoksulluk rakamları ile kıyaslamak mümkün gözükmüyor.
8. Bizim açıklamış olduğumuz 2012 yılı yaş çay referans fiyatına göre üreticinin eline geçecek rakam aylık olarak 990 liradır. Diğer hesaplamalarla kıyaslamayı kamuoyuna bırakmaktayız.
Özellikle 12 Eylül 1980’den sonra gerek çalışanlar, gerekse çiftçi sürekli kaybetmektedir. Verilen zamların hiçbiri kayıplarını telafi etmemektedir. Devlet sürekli her yıl büyüme rakamları açıklamasına rağmen çalışanlarına, emeklisine ve çiftçisine bundan pay vermemektedir. Bu ise, emeği ile yaşamını idame ettirenlerin sürekli yoksullaşmasına, aç ve muhtaç kalmasına neden olmaktadır. Oysa her yıl milyonları olanların saflarına binlerce kişi eklenmektedir. Demek ki, açlık, yoksulluk ve geçim derdi sadece bizim gibiler için vardır, kazananlar sürekli kazanmaya devam etmektedirler. AKP iktidarı geçmiş diğer iktidarlardan hiçbir farkı yoktur. Onunda varlık nedeni zenginler ve sermaye sınıfıdır. Burada bize düşen tüm yoksulluğumuza rağmen onurlu, şerefli ve başı dik durmayı becerebilmektir. Onlar bize örgütsüzlüğü dayatacaklar, önümüze sürekli engeller çıkartacaklar. Bizler ise, bu engelleri aşma konusunda ki kararlılığımızı ve moralimiz muhkem tutmasını becermeliyiz. Bir yol bulacağız ya da yeni bir yol açacağız, başka çaremiz yoktur.