Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, iklim değişikliği 16. Taraflar konferansında, Türkiye’nin diğer ülkelerden farklı şartlara sahip olduğunun bütün ülkeler nezdinde tanındığını, finansman ve teknoloji yardımı yapma yükümlülüğünün söz konusu olmadığını bildirdi.
Eroğlu, Bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında Meksika’nın Cancun kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı’na ilişkin bilgi verdi.
Türkiye’nin güçlü bir ekiple katıldığı toplantıda 194 ülke temsilcisinin hazır bulunduğunu belirten Eroğlu, toplantı sonrasında imzalanan Cancun Anlaşması’nın karbon emisyonlarında daha ciddi azaltımlar öngördüğünü söyledi.
Eroğlu, ’’Cancun Zirvesi’nde, iklim değişikliği ile mücadele tedbirleri, zengin ekonomilerden yoksul ülkelere temiz teknolojilerin transferi ve orman kaybından kaynaklanan karbon emisyonlarının azaltılması konularında eyleme geçilmesi için anlaşmaya varıldı’’ dedi.
Bakan Eroğlu, Cancun Anlaşması’nda öne çıkan konuları şöyle sıraladı:
’’Gelişmiş ülkelerin ’azaltım hedefleri’ daha tartışılırken bu ülkelerin düşük karbonlu büyüme planları ve stratejileri geliştirmeleri ve raporlama yükümlülüklerinin devam etmesine karar verildi.
Gelişmekte olan ülkelerin azatlım faaliyetleri resmi olarak tanındı ve bu ülkelerin ulusal programlara uygun azatlım tedbirlerinin ve gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere sağlanan destekler için kayıt sistemi kurulmasına ve gelişmekte olan ülkelerin yılda bir ilerleme raporu hazırlamalarına karar verildi. Kyoto Protokolü altında yürütülen müzakerelerin devam etmesine ve küresel sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılmasının küresel bir hedef olarak belirlenmesine karar verildi.
Teknoloji İcra Komitesi ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı kurulması konusunda anlaşmaya varıldı. 2011 yılında 17. Taraflar Konferansı’nın Güney Afrika’da yapılması kararlaştırıldı.’’
Yeşil İklim Fonu
Toplantının en önemli sonuçlarından birinin de yoksul ülkeleri sanayi kaynaklı emisyonlarda azaltım sağlamaya teşvik etmek için yeni bir fon kurulmasına karar verilmesi olduğunu anlatan Eroğlu, taşkın ve kıtlıklarla boğuşan yoksul ülkelere yapılacak yardımları yönlendirmek üzere kurulacak ’’Yeşil İklim Fonu’’nun gelişmiş ve yoksul ülkelerden eşit sayıda seçilecek 24 üyeli bir kurul tarafından yönetileceğini belirtti.
Eroğlu, ayrıca AB, Japonya ve ABD’nin acil yardım olarak verecekleri 30 milyar dolar ile birlikte 2020 yılına kadar 100 milyar dolar daha yardım taahhüdünde bulunduklarını söyledi.
Türkiye’nin tarihi küresel sera gazı emisyonları arasındaki payının sadece binde 4 olduğunu, daha fazla sera gazı salan ülkelerin emisyonların azaltılması için finansman ve teknoloji transferinde öncülük etmeleri gerektiğini dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti:
’’Bizim temel talebimiz uzun dönemli azaltım ve uyum faaliyetlerinde ekonomik ve sosyal kalkınma konuları başta olmak üzere milli ve bölgesel şartların göz önünde bulundurulmasıdır.
Türkiye hızlı bir büyüme süreci içerisindedir. Yıllık ortalama enerji ihtiyacımızdaki artış halihazırda yüzde 7 mertebesinde. Kalkınma sürecinde ülkemizin uzun vadeli enerji ihtiyacının da artması normaldir. Bu sebeple, ülkemizin herhangi bir yıl baz alınarak emisyon azatlım hedefi alması gerçekçi değildir. Biz bu çerçevede özgün şartlarımızı ortaya koyan bir bildirimde bulunduk.
Türkiye ile benzer kişi başı sera gazı emisyonları profiline, ekonomik ve sosyal göstergelere sahip gelişmekte olan diğer ülke taraflarına sağlanmış olan esneklik ve desteklerden faydalanma talebimizi bildirdik.
İlk defa Cancun’da sadece Türkiye’nin adının geçtiği bir metni kabul ettirdik. Bolivya dışında bütün ülkeler alkışlayarak kabul etti.
Cancun Anlaşması ile Türkiye’nin diğer EK-I ülkelerinden farklı şartlara sahip olduğu bütün ülkeler nezdinde tanınmıştır. Ülkemizin finansman ve teknoloji yardımı yapma yükümlülüğü söz konusu değildir.’’
Kaynak : TRT – 14 Aralık 2010