Gerek Tabiat Parklarıyla ilgil düzenlemenin meclis gündemine gelmesi, gerekse Gezi Parkı’yla başlayan direniş 5 Haziran Çevre Günü^nü daha nlamlı hale getirdi.
Çiftçi-Sen 5 Haziran Çevre Günü’ne ilişkin bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamayı paylaşıyoruz:
BASIN AÇIKLAMASI
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü.
On yıllardan bu yana çevre konusunda halk ayrı, resmi devlet ayrı yere düşmüş durumdadır.
Bir tarafta doğayı kaynak olarak gören resmi devlet ve şirketler, diğer yanda doğayı varlık olarak gören çiftçiler, ekolojistler, bilim insanları, hukukçular, meslek örgütleri gibi yapılar yer almaktadır.
Resmi devlet, doğanın dolayısıyla yaşam alanlarının tahrip olmasına aldırmadan ekonomik kalkınmayı yaşama yeğlemekte, “şirketler doğal kaynakları kullansın, semirsin, bu şekilde kalkınırız” demektedir.
Tüm örgütlü, örgütsüz halk da, “doğa, toplumsal varlıktır; canlı ve cansız varlıkların doğadan özgürce yararlanması halinde doğal denge korunur. Dünya yaşanılır olur. Asıl zenginlik yaşamdır, yaşamı var etmektir” demektedirler.
Bu ayrı bakış açıları ve duruş, resmi devlet ile yaşam savunucularını zaman zaman karşı karşıya getirmekte, çetin bir mücadelenin yaşanmasına neden olmaktadır.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
Yıllardır nehirler özgür akarak gezegenimizi şekillendirebilmişlerdir. Taşıdıkları, kaya, kum ve tortuların birikimiyle zengin tarım toprakların oluşturmuş, oluşturmaya devam etmektedir. Halen doğayı şekillendiren, tarım toprağı oluşturmayı sağlayan nehirlere şimdilerde, “siz özgür akmayın” diyerek üzerine nehir tipi hidro elektrik santraller (HES) inşa ederek kement vurulmaktadır.
Yüz binlerce yılda oluşmuş en verimli tarım topraklarına sahip ovalara şirketlerin kurdukları/kuracakları termik santrallerle kullanılmaz hale sokulmaktadır.
Yer altı ve yerüstü sularımızı ve topraklarımızı kirleterek kullanılamaz hale sokan maden aramaları ve işletmeleri için şirketlere ruhsatlar verilmektedir. Ruhsatı alan şirketler gözlerini kırpmadan yüz yılda meydana gelmiş ağaçları kesebilmekte, bir şirketin kazanacağı para için tüm toplumun yararlandığı ve canlıların yaşam alanlarını yok edilebilmektedir.
Rüzgâr Enerji Santralleri (RES) için on binlerce ağaç kesilmekte, meralar kullanılamaz kılınmakta, doğanın ekolojik dengesi bozulmaktadır.
Rant için icat edilen Kanal İstanbul, 3. Hava Alanı ve 3. Boğaz Köprüsü gibi çılgın projelerle sermayedarlar inanılmaz biçimde semirecek, doğa geri dönüşümsüz biçimde tahrip olacaktır. Bu rant alanlarını açmak için 4 milyona yakın ağacı kesmeyi göze alarak ormanlar rantiyecilerin talanına açılmak istenmekte, doğa ve ekolojiyi geri dönüşümsüz biçimde tahrip etmenin önünü açmak için torba yasaların içine gizleyerek “ÇED’lere gerek yoktur!” kılıflı yasalar çıkardılar.
Evet, gerçekler bu. Ancak şirketlere ekolojiyi tahrip yetkisi veren çevreyi korumakla görevli bakanlık(lar) bugün kutlanacak olan Dünya Çevre Günü’nde çevreyi, doğayı nasıl koruduklarını gözümüzün içine bakarak anlatacaklar.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonları olarak, Dünya Çevre Günü vesilesiyle gerçekleri sizlerle paylaşmak istedik. Saygılarımızla.
ÇİFTÇİ-SEN
Genel Başkan Abdullah Aysu
Genel Sekreter Ali Bülent Erdem