Uzun ömürlü ambalajlı gıdalardan uzak durulması gerektiği konusunda tüketicileri uyaran İstanbul Üniversitesi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Dizdar, “En iyi süt güğüm sütüdür. Geleneksel Türk yoğurdu diye bir şey ancak köylerde bulunabilir. Endüstriyel yoğurtlar geleneksel yoğurdu ortadan kaldırmıştır. Paket sütlerin UHT işleminden geçenleri (ve homojenize yoğurtlar) kesinlikle sağlıksızdır” şeklinde konuştu.
UHT işleminden geçen paket sütlerin ticari amaçla piyasaya sürüldüğüne ilişkin iddiaların gündeme gelmesiyle birlikte İstanbul Üniversitesi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Dizdar, tüketicilerin merak ettiği soruları Türkiye’nin En Büyük Şikayet Portalı Şikayetvar’a yaptığı açıklama ile yanıtladı.
Yoğurtların Kaymakları “Çakma” Ya Da “Peçete”
Sütün raf ömrü diye bir kavramın olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Dizdar, “Süt buzdolabında saklandığında bile 2-3 gün bir ömre sahiptir, sonrasında ekşir. Bu ekşime işlemi sütün zaten doğasında var olan (faydalı mikrop olarak adlandırılan) doğal flora sayesinde gerçekleşir. Paket sütlerin UHT olanlarında bu özellik yoktur. UHT “ultra high temperature” (çok yüksek sıcaklık) anlamına gelir ve 140 dereceye çıkar. Süt bu sıcaklığa çıkamayacağından, işlem ancak basınç altında yapılabilir. Süt daha öncesinde ayrıca homojenize de edilmek durumundadır. Kaymağı oluşturacak tabaka yüksek basınç (yaklaşık 150 bar, 1500 metre su basıncı) ve 85 derecede sıcaklıkta altında çok ince bir delikten geçirilir. Bu işlemler sonrasında sütte ekşime özelliği kalmaz. Homojenize edilmiş yoğurtta kaymak olmaz, piyasadaki ‘homojenize sütten üretilmiştir’ etiketli ve buna rağmen kaymaklı olan yoğurtların kaymakları sonradan ilave edilmektedir (çakma kaymak). Bunda daha çok margarin vb. yağlar kullanılır, kağıt peçete serildiğini söyleyenler de vardır” diyerek piyasadaki süt ürünleri konusunda uyardı.
Güğüm Sütüyle Büyüdük!
Tüketicilerin en fazla merak ettiği “Paket sütler ticari amaçla mı piyasaya sürüldü, bu sütler sağlıklı mı, en sağlıklı süt hangisidir?” gibi sorunları Prof. Dr. Dizdar şu şekilde yanıtladı:
“Paket sütlerin UHT işleminden geçenleri (ve homojenize yoğurtlar) kesinlikle sağlıksızdır. Bu sağlıksızlık sadece besleyici değerin olmaması anlamında değildir, hastalıklara da neden olabilirler. Endüstri doğal süt kaynaklarını uzun raf ömrü amacıyla doğalın dışına bozmaktadır. Paket sütlerin geliştirilmesi elbette ticaridir. Tarihi gelişim incelendiğinde 1950’lere kadar geriye giden bu sürecin çıkış noktası ABD’dir. Bu işlemin yapılmasındaki temel dürtü, artan şehir nüfusuna karşılık, tarım alanlarının uzak kalması, ülkenin büyük olması nedeniyle, dağıtımın doğanın izin verdiği sürede gerçekleştirilememesidir. Şehirlerde yaşayan tüketici için en sağlıklı süt ‘homojenize edilmemiş, pastörize günlük süttür’. Bu, Süt Endüstrisi Kurumu’nun özelleştirilmesinden önce piyasada bulunana üzeri kaymaklı şişe sütlere karşılık gelir. Ne var ki bugün homojenize edilmemeiş süt güğüm sütü dışında bulunmamaktadır. Güğüm sütü endüstriyel süt üreticilerinin pompalamaya çalıştığı gibi ‘illa ki mikroplu’ değildir. Belli, bir yaşın üzeri zaten güğüm sütüyle büyümüştür, o zaman salgından kırılıyorduk da şimdi mi çok sağlıklıyız? Bu nedenle süt kaynağı ve satıcı iyi tanınıyorsa aslında en iyi süt güğüm sütüdür. Bir taşım kaynatıldıktan sonra güvenle tüketilebilir. Bundan yapılan yoğurt en iyisidir.”
Dışarıda Kalsa Bile Bozulmayan Gıdalara Dikkat!
Gıdaların ambalajlarından artık son kullanma tarihinin kaldırıldığını kaydeden Prof. Dr. Dizdar, “Günlük yaşamımızda marketlerde satılan ürünleri hemen hemen hepsi işlemden geçtiğinden, uzun ömürlü ambalajlı gıdadan uzak durulmalıdır. Endüstri bu durumu bildiğinden gıdalardan üretim tarihi kaldırılmış, sadece son kullanma tarihi konulmuştur. Bu da yeterli olmamaktadır, zira mahalle bakkalım bile yoğurt dağıtımcılarının elde kalan yoğurdu geri almadıklarını, üzerinde tarih yazan yeni kapak getirip sadece kapağı değiştirdiklerini ifade etmektedir. Aynı basınç işlemi ete de uygulanmaktadır. Bu nedenle ‘hijyenik’ denen endüstriyel salam, sosis, sucuk vb. ürünlerin de bozulma özelliği yoktur. Aynı şey en çok tanınan hamburger zincirinin etleri için de geçerlidir. Bu nedenle hamburger dışarıda tutsanız da kokuşmaz, olduğu gibi kalır. Hazır kek, bisküvi vb endüstrilerinde nişasta bazlı şeker (früktozdan zengin mısır şurubu) kullanımı da bozulmayı önleyen bir diğer yaklaşımdır. Kekler açılsa bile asla bozulmamaktadır. Mısır şurubu meşrubatın da ana tatlandırma katkısıdır. Doğal pancar şekerinden daha ucuz olması nedeniyle yaygın kullanılmaktadır. Ancak aşırı früktozun iç organ yağlanması, kilo fazlası, dikkat dağınıklığı, hafıza zayıflaması ve bağımlılık yaptığı bilimsel araştırmalarla da gösterilmiştir” diyerek piyasaya sürülen ürünlerin tüketicilerin sağlığı açısından ne denli önemli olduğuna dikkat çekti.
İşte Güvenli Gıdalar
Bugünkü vardığımız noktada “güvenli” olarak tabir edilebilecek yiyeceklerin de bulunduğunu belirten Prof.Dr. Dizdar şu önerilerde bulundu:
“Bakliyat (nohut, kuru fasulye), hububat (bunlara dayanarak yapılan bir aşure örneğin, ayrıca bulgur pilavı vb.), yerli kaynaklardan ve bilinen kasaptan alınan kırmızı et (böylelikle pişirilebilen etli kuru fasulye, nohut), mevsiminde sebze ve meyvedir. Ekmek olabildiğince tam buğday ekmeği şeklinde tüketilmelidir. Otlayarak beslenmiş hayvanın tereyağı, işlemden geçmemiş zeytinyağı (marketlerde satılanlara ısıl işlem uygulanmaktadır) en iyi yağ kaynaklarıdır. “
Kaynak: Şikayetvar Tüketici Haber Merkezi-29 Aralık 2011