Fındık-Sen son dönemdeki gelişmeler ilişkin bir basın açıklaması yaptı:
2009 yılı fındık hasadına sayılı günler kala fındık da karmaşa ve belirsizlik devam ediyor.Ortaya atılan öneriler bir yandan bilgi kirliliği yaratırken diğer yandan fındık üreticisinin kafasını iyice karıştırıyor. Depolarında 600 bin tonun üzerinde stok bulunan TMO’ sinin bu yıl fındık almayacağı kimi çevrelerce dillendirilirken ilgililer tarafından fındık alımı konusunda olumlu yada olumsuz bir açıklama yapılmıyor.
Depoları ve kasaları iyice boşaltılan içi boş bir kurum haline getirilen,çalışan personelinin dahi maaşını ödeyemeyecek kadar aciz bir duruma düşürülen Fiskobirlik’inde bu yıl fındık alması mümkün görünmüyor.
Bu olumsuz gelişmeler devam ederken çözüm olarak sunulan ilginç gelişmeler de yaşanıyor.Bu gelişmelerden bir tanesi geçen günlerde Ordu Valiliği tarafından kamu oyuna sunulan alıcıya fiyat ve stok garantisi getirdiği ve üreticinin de kazanacağı iddia edilen “5+5 “formülü, bir diğeri de yıllardır fındıkları ucuza alıp satmaya çalışan ihracatçı ve tüccarlar grubunun “Fındık değil,fındıkçı desteklesin” yaklaşımı.Bu her iki önerinin ortak olduğu nokta her ikisinin de işverenler tarafından hazırlanması ve mutlak çözümmüş gibi sunulmaları.Kısacası birileri üreticinin yokluğunda üreticiyi çok düşünmüş ve bu önerileri hazırlamış.
Ordu Valiliği adına hazırlanan rapor fındık üreticisi için başlangıçta olumlu izlenimler yaratsa da basit ekonomi kuralları ile dahi açıklanamayacak çelişkilerle dolu.”5+5”formülünden kast edilen 5 yıl süre ile fındık fiyatlarının 5,00 TL den satılmasını öngören bir yaklaşım.Sermaye hareketlerini,para hareketlerini,girdi fiyatlarını sabitlemeniz mümkün olmadığına göre bu yaklaşımın artan işgücü,ilaç ve gübre fiyatları ve artan döviz kurları karşısında yaşama sansı yoktur.Daha açık bir dille ifade etmek gerekirse fındık fiyatlarını 5 yıl süre ile 5,00 TL ye sabitleyenlerin işgücü,ilaç ve gübre fiyatlarını da sabitleme önerileri var mıdır? Varsa bu ne kadar gerçekçidir?
İhracatçı ve tüccarlar grubu tarafından desteklenen asıl sahibinin çok uluslu yerli ve yabancı tarım ve gıda şirketlerinin olduğu bilinen “Fındık değil,fındıkçı desteklensin” önerisi de aslında sürdürülebilir bir sömürüyü hedeflemektedir.Var olan koşullar aslında ihracatçılar ve tüccarlar için biçilmiş kaftandır.İhracatçılar ve tüccarlar özellikle son yıllarda fındığı istediği ucuz fiyattan alıp kararlına kar katarak satmaktadırlar.Onların tek isteği fındık üreticisinin kendilerine ucuz fındık temin etmesidir. Bu yaklaşımla üreticiler kamu tarafından toprakları baz alınarak sadakalarla desteklenecek yani fındık üreticisi üretim yapmasa da toprak üzerinden sadakasını alacak fındığını ucuza çok uluslu yerli ve yabancı tarım ve gıda şirketlerine verecektir. Önümüzdeki fındık toplama döneminin Ramazan Ayına gelmesi de Sadakaya devam izlenimlerini güçlendirmektedir.
Böylelikle fındık tarımında fiyatından girdisine her şeyi ile fındık üreticisi şirketlere bağımlı hale getirilerek ırgatlaştırılacaktır.
Oysa ki Fındık Üreticileri Sendikası olarak kurulduğumuz günden bu yana ısrarla arz fazlası ürünlerde kamunun ağırlıklı görev aldığı lisanslı depoculuğu,üretim alanlarını sınırlandırılan yasaların derhal uygulanmasını ve stoklarda bulunan arz fazlası fındığın yağlık olarak tüketilmesinde bölge insanının ve fındık üreticisinin üzerine düşenleri yapacağını defalarca söyledik.
Fındık Üreticileri Sendikası olarak Fındığın desteklenmesinin aynı zamanda fındıkçının da desteklenmesi anlamına geleceği gerçeği ile “Fındıkçıyı değil,fındığı destekleyim”sözü ile bütün fındık üreticilerini fındığımıza,alın terimize ve kooperatiflerimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Kutsi YAŞAR
Fındık-SEN Gn.Bşk.