Öncelikle haberimizi okuyalım: Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 5. Dünya Su Forumu Bakanlar Bildirgesi’nde “Suyun temel insan hakkı” maddesinin neden yer almadığını “Biz temel ihtiyaç maddesidir” dedik. Arada nüans farkı var. Eğer “su insan hakkıdır” derseniz herkese bedava vermek zorundasınız. O zaman da insanlar istediği gibi kullanır ve israfa yol açar” yorumunu getirdi. Eroğlu, suyu bir bedelle insanlara sumanın da özelleştirme anlamına gelmeyeceğini belirtti. (TARAF Gazetesi 5 Nisan 2009)
Bakan burada kendine göre bir değerlendirme yapmış. Maksat elbette suyun ticarileştirilmesi konusunu meşrulaştırmak. Suyun ihtiyaç maddesi olması ile insan hakkı olması arasında sahiden “nüans farkı” var.
Peki suyun hayatın kendisi olması ile bütün bunlar arasında ne gibi bir fark var?
Akarsuların, denizlerin, göllerin, yeraltı sularının bütün canlılara ait olmadığını mı düşünüyorsunuz ?
Sayın bakan siz tasavvuftan da habersiz misiniz?
Zannedersem Süleymaniye Camii’nde bir çeşme yapmış Mimar Sinan. Çeşmeden insanlar su içiyor. Yalak devam ediyor hayvanlar su içsin diye. Yalak daha da devam ediyor kuşlar su içsin diye. Yalak arıların da su içebileceği bir çıkıntı ile sonra eriyor.
“Muhafazakar demokrat” bakan geçmişteki bu bilgeliği hiç görmüyor mu?