Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısı’nın yarın mecliste oylamaya sunulması bekleniyor. Paket kamuoyuna sunulduğunda yürürlükte bulunan zeytinlikleri koruma kanunuyla ilgili 3 maddede değişiklik önerisi içeriyordu. Zeytin sektörü temsilcileri düzenlemenin zeytinliklerin idam fermanı anlamına geldiğini ifade ederek bu 3 maddenin de tasarıdan geri çekilmesini talep ettiler. Muhalefet partileri temsilcilerinin ve zeytincilerin itiraz sonucunda bu 3 maddenden 2’si koruma mevzuatını genişletecek nitelikte yeniden düzenlense de; koruma mevzuatın omurgasını oluşturan 20. Maddeyi değiştirecek olan madde tasarıda korunarak komisyondan geçti.
3573 sayılı kanunun 20. Maddesi
Madde 20- Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevî atik bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının iznine bağlıdır.
Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının fennî gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüsü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir.
İlk önerilen ve geri çekilen maddelerde hiçbir bilimsel ve kültürel dayanağı olmayan zeytinlik saha tanımı yapılmaktaydı ve mevcut yasada bulunan zeytinlikler içinde zeytine zarar verecek şekilde hayvan otlatanlara uygulanacak olan hapis cezası para cezasına çevriliyordu. Evet, gelen itirazlar sonucunda bu maddeler geri çekildi. Hatta hayvan otlatanlara uygulanacak olan hapis cezası korunarak arttırıldı. İzinsiz zeytin ağacı kesenlere verilecek ceza ilk öneride 2 bin lirayken 4 bin liraya çekildi. Paketin mimarı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü bir de tasarıda olmayan zeytinlik sahalara konut ve turistik saha yapılamaz diye bir hüküm eklendiğini ifade etti. Böylelikle paketin hazırlanış sürecinde hiçbir görüş alma gereği duymadıkları zeytincilerin sesini dinlediklerini ve müzakere yoluyla zeytinlikleri koruma mevzuatını koruyarak, toplum refahını arttıracak sanayi tesislerinin ve nice kamu yararı güdecek yatırımların önünü açtıklarını ifade ettiler.
Gerçi bu Bakanın bu açıklamaları yaparken, Zeytincilerin sözlerinin dinlenmediğini ileterek toplantıyı terk ettiği görüntüler basına çoktan yansımıştı. Zeytinciler bunun bir kandırmaca olduğunu iddia ediyorlar, çünkü koruma mevzuatının dayanağı olan 20. Maddedeki değişiklik tasarıda korunarak komisyondan alelacele geçirildi.
Komisyondan geçen bu değişiklikler Meclis Genel Kurulu’nda da kabul edilirse milyonlarca zeytin ağacının ve o ağaçların yer aldığı ve ilişki içinde olduğu doğal hayatın büyük zarar göreceği ortadadır. Zeytinciler bunu bu düzenlemenin bir bakanlık yönetmeliği ile yapılmak istendiği zamanda yaşanan tahribattan biliyorlar. Zeytinciler, köylüler, çevreciler bunu daha önce benzer şekillerde başka mevzuatlarda yapılan değişiklikler sonuncunda yaşadıklarından biliyorlar!
20. maddede yapılan değişiklik ile zeytinlikleri koruyan karara şöyle bir madde ekleniyor “ Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir…” devamında ise yatırım taleplerini değerlendirip görüş bildirmekle yükümlü bir Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu ndan bahsediyor.
Yapılmak istenen bu değişikliğe aşinayız, sadece bu değişikliğin daha önce 6 defa yapılmak istenip geri çekilmek durumunda olmasından değil, başka koruma mevzuatlarında daha önce yapılan düzenlemelerden aşinayız. Doğal varlıkları ve tarımsal değerleri koruyan mevzuatların birçoğu bu gibi torba yasalarla eklenmiş istisna maddeleri ile dolu.
Mesela 2005 yılında çıkartılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda tarım topraklarını koruma hükümlerine göz atalım
Kanunun 1. Maddesi kanunun oluşturma amacını ortaya koyuyor:
Bu Kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemektir.
2. Maddede ise kapsama yar veriliyor:
“arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usûl ve esaslar…”
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun’unun maddelerini incelediğimizde, üretim reformu paketinde zeytinlik yasasına dair düzenlemelerin -zeytinlik sahalara getirilmek istenen tanımı, koruma ve ceza hükümleri ve zeytinlikleri korumakla yükümlü kurulların oluşturulması- bu yasal çerçevenin ve hukuki jargonun örnek alınarak yapıldığını görüyoruz.
Mesela, tarım arazilerinin amaç dışında kullanılamayacağını hükmeden 13. Madde, zeytinlik yasasında değiştirilmesi istenen 20. Maddeyle benzerlik taşıdığını görüyoruz:
“Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla;
a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,
b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,
c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri,
d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar,
e) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar,
f) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımlar1ı,
g) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,
için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.”
Bu kanunun uygulamaya geçmesiyle birlikte, zeytinlik kanununda yapılması istenen değişiklikler sonrası kurulması planlanan Zeytinlik Koruma Kurulu’nun yapısı ve işlevine benzer her ilde Toprak Koruma Kurulları oluşturulmuştur.
Toprak koruma kanunun yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana tarım arazilerinin seyrini incelediğimizde koruma kanununda ortaya konan hükümlerin ne ölçüde yerine getirilebildiğine dair bir yargıda bulunabiliriz.
TÜİK 2016 verileri, Türkiye’nin 769 milyon 632 bin dekarlık karasal büyüklüğünün yaklaşık %30,8’ini tarım alanları oluşturduğunu gösteriyor. Bu oran 2000’lerin başında %34’tü. Türkiye, Toprak Koruma Kanunu ve Arazi Kullanımı Kanununun çıktığı 2005 yılından bugüne yaklaşım 30 milyon dekar işlenen tarım alanını kaybetmiştir. Her gün artmakta olan çevre tahribatları ve ekolojik yıkımlarla ilgili haberler ve yukarıda alıntılanan toprak koruma kanunun 13. Maddesindeki istisna hükümleri tarım arazisi vasfını kaybeden toprakların hangi amaç dışı kullanımlara konu olduğunu bizlere söylemektedir. Ve tüm bu yaşananlar yine valilerin başkanlığındaki toprak koruma kurullarının şahitliğinde oldu.
Dünyada gıda fiyatları 2008 gıda krizi sonrası düşme eğilimine girmişken, Türkiye’de son yıllarda tarımsal ürünlerdeki rekor fiyat artışları yaşanıyor. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların, üretici gelirlerine ve ya vatandaşın bütçesine değil de enflasyonun çift haneli sayılara çıkmasına olan etkisi daha vahim olmalı ki merkez bankası dahilinde gıda ve tarımsal ürün piyasaları izleme komitesi kurulup bir erken uyarı sistemi geliştirme çalışmalarına başlanmış. Meraların kaybının hayvancılığa etkisini, tarım arazilerin kaybının gıda üretimine etkisine, yıkıcı tarım politikalarının küçük üreticiye etkisini anlamadığınız sürece gıda ve tarım ürünlerindeki fiyat dalgalanmalarını izler durursunuz. İşte zeytincilik için size erken uyarı! Eğer koruma mevzuatının özünü zedeleyen bu maddeleri geri çekmezseniz, zeytincilikte de yaşayacağımız kader böyle olacaktır. Şimdiden, Zeytincilik Koruma Kurulunun ismini Zeytinlik Tahribatlarını İzleme kurulu olarak değiştirebilirsiniz.
1 Bu kanunun d) bendinden sonraki maddeler 2007 ve 2008 yıllarında bu kanunda yapılan değişikliklerle yürürlüğe girmiştir.