Paris'te Genel Kurul için bir araya gelen Via Campesina Avrupa Koordinasyonu üyeleri, tüm dünyada artan baskı ve şiddet durumu değerlendiren bir bildiri yayınladı.
Brüksel, 18 Mart 2016
Tüm dünyada sosyal hareketlere karşı zulümlerle dolu dehşet verici bir hafta:
taban örgütlenmelerinin uluslararası dayanışmasına her zamankinden çok ihtiyacımız var
(çeviren: Ekin Kurtiç)
Genel Kurul için Fransa Bagnolet’te biraraya gelen Via Campesina Avrupa Koordinasyonu geçtiğimiz hafta tüm dünyada sosyal hareketlere karşı yapılan ölümcül saldırılar ve baskılar sebebiyle derinden sarsılmıştır.
Honduras’ta halk örgütlenmesi liderlerinden Berta Caceres’in öldürülmesi ve Yeryüzünün Dostları (Friends of the Earth) aktivisti Gustavo Castro Soto’nun gerekçesiz şekilde alıkonmasından dolayı hala derinden etkilenmiş haldeyken, salı akşamı aktivist ve mücadele yoldaşımız, Berta ile aynı yerli halk hakları grubu üyesi Nelson Garcia’nın katledildiğine dair acı haberi aldık. Nelson’a yapılan saldırı, 150 ailenin işgal ettikleri topraklardan Honduras ordusu tarafından zorla çıkarılmalarının ardından gerçekleşti. Şiddet burada bitmiyor. Nelson’ın öldürülmesinden sadece birkaç saat önce, ağır silahlı bir grup, Cristian Alegria’yı vurdu ve ağır yaraladı. Cristian Alegria, Honduras’taki La Via Campesina Ulusal Genel Koordinatörü Rafael Alegria’nın yeğenidir ve örgütün ofisine girerken vurulmuştur. Bu, ülkede 2009’dan beri süren askeri darbede döneminde La Via Campesina ofisine karşı düzenlenen altıncı saldırıdır.
CLOC (Latin Amerika Kırsal Örgütler Koordinasyonu) ve La Via Campesina’dan mücadele yoldaşlarımızın belirttiği gibi, bu son katliamlar ve bu senenin başlangıcından itibaren 12 köylü ve yerli halk mücadelesi liderlerinin öldürülmesi Honduras hükümetinin, haklarını savunan kadın ve erkeklere karşı uyguladığı gözdağı verme kampanyasının bir parçasıdır.
Bu acımasız baskı haftası aynı zamanda Türkiye’deki yoldaşlarımıza da değdi. Salı günü, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı ve hükümetin Kürt meselesindeki şiddete dayalı tutumunu eleştiren imza kampanyasına katıldıkları için 3 akademisyen tutuklandı. Tutuklanan akademisyenler, haklarında “terör örgütünü destekleme” iddasıyla açılan cezai soruşturma tamamlanana kadar cezaevinde tutulacaklar. İmza kampanyasına katılan 37 akademisyen işlerinden kovulurken, 669 akademisyen de yasal soruşturmalar ve üniversite yönetimi soruşturmalarıyla karşı karşıya kaldı.
Bunun yanında, Türkiye’deki üyemiz köylü örgütü Çiftçi-SEN, köylüleri topraklarından ayırarak onları mülksüzleştiren kalkınma ve yatırım projelerine karşı mücadele etmeyi sürdürüyor. Türkiye’deki mevcut durumda, köylülere, öğrencilere, akademisyenlere, aktivistlere ve çevrecilere hükümetin piyasa odaklı sosyal ve ekonomik politikalarına karşı gösterdikleri muhalif duruş sebebiyle ağır bir bedel ödetiliyor.
Konuyu burada sonlandırmak adil olmaz. Türkiye ve Honduras’a benzer vakalar oldukça yaygın ama ülkelerin kendi ulusal medyalarında yayınlanmıyor. Sadece geçtiğimiz hafta Kolombiya’da 6 köylü lideri öldürüldü. Kolombiya’nın en büyük tarım işçileri sendikası FENSUAGRO, üyelerine ve ülkedeki diğer sosyal hareketlere karşı devam eden tehditler, insan kaçırma eylemleri, cinayetler, işkenceler ve zulümler olduğunu duyurdu. Sonuç olarak, toprak, su, tohum gibi müştereklerin ticarileşmesine ya da savaş çığırtkanlığı politikalarına karşı gelişen taban örgütlenmeleri, ulusötesi şirketlerin süregiden sermaye ve iktidar birikimine karşı ve insanları kaynaklardan mahrum edilmelerini ve toplulukların haklarının ellerinden alınmasını kolaylaştıran hükümetlere karşı bir tehdit oluşturuyor.
Fakat bütün bunlar Birleşik Devletleri ya da Küresel Kuzey’i ilgilendirmiyor gibi gözüküyor. Avrupa’nın olağan şüphelilerine karşı mobilize edilen yaptırım ve deklarasyonlar, ticaret partnerlerine uygulanmıyor gibi görünüyor. Aksine, ana merkezleri Avrupa’da olan şirketler, diğer ülkelerdeki serbest piyasa politikalarına ve endüstriyel metalara karşı oluşan alternatifler üzerinde baskı oluşturan ve dahası kuzeyli şirketlerin ucuz doğal kaynak tedarik etmelerini sağlayan politikalardan büyük ölçüde faydalanıyorlar.
Kuzey’deki ve Güney’deki ulusötesi sermaye tarafından kışkırtılan, toplumları sistemik olarak insanlıktan uzaklaştırma politikaları, suçlulaştırma, köylüler, yerli halk liderleri, sendikacılar, akademisyenler, gazeteciler, çevreciler, aktivistler ve adalet için ayağa kalkan herkesin üzerindeki baskı ve katliamlar karşısında bizlerin taban örgütlenmelerimizi ve ittifaklarımızı her zamankinden daha çok güçlendirmemiz gerekiyor. La Via Campesina’nın parçası olarak, Via Campesina Avrupa Koordinasyonu olarak Avrupa’da ve tüm dünyada toprak, sağlık, gıda, su ve yaşamlarımızı yok edenlere karşı mücadele için uluslararası dayanışmamızı tekrar ileri sürüyor ve kararlılığımızı yineliyoruz.
Mücadeleyi küreselleştir! Umudu küreselleştir!
Yitirdiklerimiz için bir dakikalık sessizlik değil; bir ömür boyu mücadele!