Bergama Ovacık’ta halen siyanürlü altın araması yapan Koza Altın Madencilik Şirketi çalışanlarının, 2005 yılında Dünya Çevre Günü’nde köylülere taşla saldırması sebebiyle açılan davanın 2. duruşması dün (23 Temmuz) görüldü. Davanın ancak olaydan 5 yıl sonra açılabilmesi ve davanın başladığı tarihten itibaren gerçek hâkiminin davaya bak(a)maması, şirketin nasıl kollandığının en açık örneği
2005 yılının Dünya Çevre Günü’nde yaşananlar, bir şirketin çıkarları için neler yapabileceğinin en iyi göstergelerinden biri olmuştu. Ne olmuştu 2005 haziranında biraz hatırlayalım; İzmir, Bergama ve Uşak’tan hareket eden çevre dostları, Çamköyü’nde düzenlenen Dünya Çevre Günü etkinliğine katılmak için yola çıktı. Koza altın Şirketi de aynı tarihte Çamköyü yolu üzerinde bir “dünya çevre günü kutlaması“ yapıyordu. Altın şirketinin kutlamasına şirket çalışanları, yöneticileri, aileleri ve “yakın yerlerden gelen insanlar” katılmıştı. Şirketin etkinliği için kurulan kutlama düzeneği, Çamköy’e girişi engelliyordu. Çamköy’e girmeye çalışan çevreciler duruma tepki gösterince, şirket çalışanları taş atarak çevrecilere saldırdı. Çevrecilerin deyimiyle 5 Haziran 2005’te “Koza Altın ve Maden Arama Şirketi sahibi Akın İpek, bir komutan edasıyla çalışanlardan oluşan ordusunu” yönetmişti. Ve Koza Altın ve Maden Arama Şirketi’nin çevrecilerin yapacağı etkinlikten haberi vardı.
Olay günü Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel ile şirket sahibi Akın İpek arasında geçen diyalog ise şirket yetkililerinin pervasızlığını gözler önüne seriyor. Erol Engel’in yolun açılmasını istemesi üzerine Akın İpek veriyor: “Başka bir yol daha var oradan gidin. Hem bizim iznimiz var sizin var mı?”. Taşlama olayı öncesi ise şirketin halkla ilişkiler müdürü Hayri Öğüt çalışanlara sesleniyor: “Öndeki araçlara bir şey yapmayın arkadaki araçları taşlayın”.
Taraflı mahkeme davayı nereye kadar götürebilir?
Dün, 2005 yılında yaşanan olayın davası görülmeye başladı. Ancak
Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel
mahkemenin hızı, zaman aşımı süresinin dolacağı 2013 yılına kadar bir karar çıkamayabileceğinin işareti oldu. Duruşma saatinin daha önce 10.00 olarak belirlenmesine karşın 14.30’da başladı. Hatta mahkeme öncesi Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel’i telefonla arayan bir mübaşir, “hakim hastalındı, siz yarın gelmeyin” dedi. Ancak çevreciler bu gerekçeyi ikna edici bulmayarak duruşmada hazır bulundular. İki kişinin savunma yaptığı dava, 8 Ekim’e ertelendi.
Duruşma 14.30’a sarkınca, davayı izlemek için çeşitli illerden gelen kitle örgütleri ve meslek odaları temsilcileri Ilıca Mesire Alanı’na giderek mini bir toplantı yaptı. Burada yaşananlarla ilgili bilgi veren Erol Engel, Koza Altın Arama Şirketi’nin köylüleri nasıl kendi tarafına çekmeye çalıştığından bahsetti. Engel’in anlattıklarına göre; şirket önce köylülerin kendi çabalarıyla Çamova’da kurduğu süt işleme tesisini satın almış. Sütün birim fiyatını köylülerin desteğini almak için indiren şirket bununla da yetinmeyerek; rüşvet ve tehditle köylülerin kendi taraflarında yer almasını sağlamaya çalışmış. Birçok köylüyü bu yöntemlerle destekçisi haline getiren şirket köylüleri ikna edemediği durumlarda tehdit için civarda ülkücü olarak bilinenleri köylülere göndermiş.
Çevrecilerin mücadelesi sürecek
Duruşmada avukatların da belirttiği gibi, “şirketlerin yargılanamaması, yargılandığı halde hükümlerin işlememesi kamuoyunda yargıya güvenin azalmasına ve şirketlerin istedikleri gibi davranmasına sebep oluyor.” Ekolojistler, yaşadıkları yeri savunanlar, doğasına sahip çıkanlar eylemleriyle mücadelelerini sürdürecek, her türlü tehdidi ve hukuksuzluğu göğüsleyecektir elbet. Ancak sermaye ve yargı ilişkilerinin bu denli sıkı fıkı olduğu bir bölgede, şirketlere açılan davaların halkın lehine sonuçlanıp sonuçlanamayacağı da bir muamma.
Kaynak: Sendika.org